English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Anglais → Turc / [ E ] / Embrace it

Embrace it traduction Turc

530 traduction parallèle
No woman leave a decent strange embrace it with everyone watching.
Hiç bir namuslu kadın, herkes ona bakarken hiç bir yabancı erkeğin kollarını kendine dolamasına izin vermez.
And you embrace it by speaking in the city.
Şehirde konuşursan ölüme kucak açmış olursun.
I embrace it freely... and will this brother's wager frankly play.
Çok iyi anlıyorum... İyi niyetle ve kardeşçe karşılaşabiliriz şimdi.
If you want to understand the universe, embrace it, the door is you.
Evreni anlamamı istiyorsanız, kabul edin, çıkış kapısı sizsiniz.
Unlike you, though, I have chosen to embrace it.
Sizden farkım, benim kucaklamayı tercih etmem.
We should embrace it.
Onu bağrımıza basmalıyız.
Embrace it!
Bunu kucakla!
Embrace it.
Kollayın.
Bob Rumson would embrace it.
Tam, Bob Rumson'a göre.
I do embrace it freely and will this brothers'wager frankly play.
Ben de candan razıyım buna. İyi niyetle ve kardeşçe karşılaşabiliriz şimdi.
I need to see what is before me... if I should escape it or embrace it... if there is any longer a choice.
Önümde uzanan yolu görmek ve hâlâ bir seçeneğim varsa kaçmam mı yoksa yürümem mi gerektiğini görmek istiyorum.
ALL of us have them. You use it. You embrace it.
Herkese olur.Kullanırız. Kucaklarız.
They come here to exploit it, not to embrace it.
Bu ulke azinliklarin umrunda bile degil.
Brutus is wise, and were he not in health, he would embrace the means to come by it.
Brutus akıllı insandır, rahatsız olsa iyi olmanın çaresini arar.
Only then does one remember having heard it while in an embrace.
Ancak o zaman bir kucaklaşma anında birisi bunu duyduğunu anımsar.
For I will embrace in my cause any man... Greek, Carian, Lydian, Ionian... who believes in it.
Davama inanan her kim olursa, onu kucaklarım Yunan, Karyan, Lidyalı, İyonyalı.
Whether it was an embrace of love or hatred, I don't know.
Birbirlerini sevdiklerinden mi, yoksa nefret ettiklerinden mi bilmiyorum.
Embrace your mommy, where you she / it didn't see so long.
Seni uzun zamandır görmedim, hadi annene bir sarıI bakalım.
It's the whole world that produces the image but the image does not embrace the whole world.
Görüntüyü oluşturan tüm dünyadır ama görüntü tüm dünyayı temsil etmiyor.
is it not better to embrace the living than to avenge the dead?
Yaşamı kucaklamak ölenlerin öcünü almaktan daha iyi değil mi?
They apply a pinch of color on each other's forehead from a plate embrace each other and that's it!
Tabaktan biraz renk alıp, birbirlerinin alnına sürerler kucaklaşırlar ve bitti. Kutladılar işte!
That it makes a brother and divides all with him of it, you all like brothers Embrace. "
Kendinize ait olanı kardeşinizle paylaşın,... sarılın birbirinize, bir bütün olun. "
If the Jamaican pirates don't get you it'll be the cold embrace of the sea.
Seni, Jamaikalı korsanlar kapmazsa, denizin soğuk suları kapar.
So Moishe, go embrace your father, even if it kills him.
Moishe gel babana sarıl! Bu onu öldürse bile, o hâlâ senin baban.
Curtsy, embrace, applause. It wasn't for her, it was for you.
Diz kırma, sarılma, sonra da alkış.
Were it not for vanity at this very moment I could embrace you in my arms my son.
O kibir olmasaydı... hemen şu anda... seni kucaklayabilirdim... oğlum.
It wasn't an overt embrace.
Öyle bir sarılma değildi.
And anyway, it's the same embrace.
Benimseme aynı olacak.
The dark can embrace the light, but never eclipse it.
Karanlık ışığı sarabilir ama onu asla karartamaz.
I denounce the system as I embrace it.
Sistemle sevişirken onu suçluyorum.
It would be nice to be standing well and strong when we next embrace.
Seninle karşılaştığımda güçlü ve sağlıklı görünmem güzel olur.
Do not err now by embracing it again or you only embrace death.
O adı tekrar kucaklayarak hata yapma, yoksa sadece ölümü kucaklarsın.
It wasn't an embrace.
Kucaklaşma değildi.
We shall all come together once more in God's gracious love and warm embrace, for it is promised that whoever liveth and believeth in me shall never die.
Tanrının merhametli ve sevgi dolu kucağında hepimiz bir araya gelelim, söz verildi ki, inanarak yaşayanlar asla ölmeyecek.
Just think of it as a walking embrace, all right?
Sarılarak yürümek gibi olduğunu düşün.
It's the custom of the Highlanders to embrace.
kucaklamak buralarda gelenektir
If we can somehow embrace our wisdom... instead of ignorance... this technology will free the mind of man... not enslave it.
Eğer bir şekilde cehaletimiz yerine... bilgeliğimizi kucaklayabilirsek,... bu teknoloji insan zihnini özgür kılacak. Köleleştirmeyecek onu.
In time, you will embrace this, think of it as a new chapter.
Zamanla bunu kabullenecek ve hayatında yeni bir bölüm olarak düşüneceksin.
Forget it! Come and embrace me!
Gel ve sarıl bana!
If it is not for your embrace my lady, then it shall be for your undoing and my complete revenge.
Eğer sizin kucaklamanız için değilse leydim, sizin yaptıklarını telafi edecek ve bana ait tam bir intikam olacak.
By the late'60s the gangster genre had proven so versatile... it could even embrace an avant-garde style.
60'ların sonlarına kadar gangster türü çok yönlülüğünü kanıtlamış,.. ... hatta yenilikçi bir tarzı bile benimsemişti. John Boorman'ın "Point Blank" inin yenilikçi kurgusuna bir bakalım.
The American industry, it seems, never failed to embrace new technological developments.
Amerikan endüstrisi, teknolojik gelişmeleri kucaklamaktan hiç çekinmedi anlayacağınız.
And, so, my attitude is to embrace technology as it comes...
Dolayısıyla benim düşüncem, sonuna kadar teknolojiyi kucaklamaktır.
You will embrace this rebellion. Support it from our lands in the North.
Bu isyanı benimse Kuzeydeki topraklarımızdan destek ver.
But it's only when you embrace your past that you truly move forward
Ama ancak geçmişi kucaklayarak gerçekten ileri bakabilirsiniz.
i promise i will not do it again if you embrace me.
Söz veriyorum bir daha yapmayacağım. Eğer beni kucaklarsan.
Embrace the pain, spank your inner moppet, whatever, but get over it.
Acıyı kabullen, içindeki çocuğu patakla, neyse artık ama aş bunları.
Is it your belief sitting here today in this courtroom that God would embrace your bloodletting?
İnancınız bugün burada bu mahkeme salonunda otururken Tanrının akıttığınız kandan hoşnut olduğu yönünde mi?
Guess what, guys? It's time to embrace the horror.
Şimdi felaketi karşılama zamanıdır, beyler.
It may be. If you would be prepared, in secret, to renounce heresy and embrace the true faith, then you might find many new and powerful friends
Belki de gizli bir şekilde din düşmanlığından vazgeçip gerçek inancı kabul edersen yeni ve güçlü dostlar edinebilirsin.
A village shouldn't embrace the idea of women as objects. But it's after-hours in a club.
Ama bu toplumun, kadının seks objesine dönüştürülmesi fikrine sarılması gerektiğini hiç sanmıyorum.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]