Endow traduction Turc
46 traduction parallèle
Endow new generations with socialism!
Sosyalizm ile yeni bir nesil meydana geldi!
But now I'm going to turn that ray on that body, and endow it with life.
Ama şimdi bu ışını bu bedene yöneltecek ve onu yaşamla dolduracağım.
I'm greatly tempted to endow the venture.
O girişime bağış yapmayı çok istemiştim.
It's a pity it didn't endow you with a voice.
Sesine yetenek bahşetmemesi ne kötü.
Let us humbly beseech our leopard god to endow us with his own courage his own strength, his own cunning.
Leopar tanrımıza ; kendi cesaretini, kendi gücünü, kendi kurnazlığını bize bağışlaması için alçak gönüllülükle yalvaralım.
I endow you with them.
Bu vesile ile hepsini sana bağışlıyorum!
Endow our men with strength and vitality and our women with endless fruitfulness.
Erkeklerimize güç ve hayat,... kadınlarımıza sonsuz bereket ver.
Let me endow us.
Bize gelir bağlamama izin ver.
Such is the will of God, to endow and deprive.
Kimini düzgün kimini eksik yaratır.
It is my pleasure to acknowledge a gift to Rogers College from Mr. Theodore Crane for $ 500,000 to endow a dormitory for women.
Açiklamaktan zevk duyuyorum : Bay Theodore Crane Roberts Koleji'ne 500.000 dolar bagislamistir. Kizlar yurdunun yapimi için.
They endow authority with the primordial power of sex.
Otoriteyi, doğuştan gelen seks gücüyle sağlıyorlar.
You endow Data with human attributes because it looks human. It is not.
Data'ya insana benzediği için, insani nitelikler yakıştırıyorsunuz.
And all my worldly goods, I thee endow. "
Tüm dünya mallarımı sana bağışlıyorum.
And with all my worldly goods I do thee endow.
Ve dünyevi bütün eşyalarımı sana bağışIıyorum.
And with all my worldly goods I thee endow.
Ve dünyevi bütün eşyalarımı sana bağışIıyorum.
And "endow" is less brutal than "give."
Ayrıca "bulunmak" "vermek" ten daha yumuşak.
- I should like to endow- -
- Bir bağışta bulunmak...
Scott, uh, we sit on the board of this fraternity, and we endow it as well.
Scott, biz bu topluluğun kurulunda oturuyoruz ve bunu hak ediyoruz.
In order to extinguish all sorrow I implore you to please endow me with Escaflowne.
Tüm acılara son vermek için lütfen Escaflowne'yi bana bahşet.
Endow him, Larry.
Bağışla onu Larry.
I endow my character with a tribute to Gambini.
Hayranlığımın göstergesi olarak karakterimi Gambini'ye adıyorum.
Perhaps we can find another time to endow your grandchild's trust fund?
Belki de torununuzun güvenlik fonu bağışını başka bir zaman yatırabilirsiniz.
I endow it with the name, spring rain.
Bu ihsana, bahar yağmuru diyordum.
And with all my worldly goods, I thee endow.
Tüm mallarımla seninle evleniyorum.
While we may endow the penthouse as being the most powerful location in the building, the nerve centre is actually in the basement.
Binadaki en güçlü yer olan çatı katı bağışlanabiliyorken komuta merkezi aslında bodrumdadır.
With this ring, I thee wed, with my body, I thee worship, and with all my worldly goods, I thee endow.
Bu yüzükle seninle evleniyorum, tüm bedenimle sana tapıyorum, ve dünyevi tüm varlıklarımı sana bahşediyorum.
And the tribunes now endow you with the people's voice.
Tribünler halkın oylarını aldığını onaylıyor.
My dad would endow a cathouse if they put his name on a bronze plaque.
Adını bronz plağa yazdıracaklarını bilse evcil hayvan dükkanına bile bağış yapar.
And so he has this weird ability to kind of endow metal with a kind of life of its own.
Hayatın kendinin içinde olduğu bir çeşit metal bükme gibi tuhaf bir yeteneğe sahipti.
Your happiness is the reward of the happiness you endow to others.
Mutluluğunu başkalarıyla paylaşmanın karşılığı mutlu olmaktır.
And how your continual need to endow this creature with human traits has led to the laxness of its security protocols.
Bu yaratığa sürekli olarak insani vasıflar addetmen sonunda güvenlik açığı doğurdu.
Thinking does not endow us with the power to act.
Düşünmek bize eylem gücünü bahşetmez.
You can endow all the museums you want, but you're not fooling anybody.
İstediğin müzeyi bağışlayabilirsin ama, kimseyi aptal yerine koyamazsın.
Did our founding fathers also endow you with the inalienable right to have sex in other people's houses?
Kurucu babalarımız sana başkalarının evinde seks yapma hakkını da mı verdi?
Ms. Kelsey here has generously offered to endow a beta-tablet pilot program for our special-needs clients.
Bayan Kelsey ihtiyacı olan hastalarımız için beta tabletlerin deneme sürümlerini bağışlama nezaketini gösterdi.
You know what would please me, Vexy, if you were blue like real Smurfs, then your essence would endow me with real magic like that of a true-blue Smurf.
Beni ne memnun ederdi biliyor musun, Maxi? Gerçek Şirinler gibi mavi olmanız, böylece bana gerçek büyü gücünü verecek, gerçek Şirin özüne sahip olabilirdim.
Probably because we share a similar look so I endow you with an interest and an intelligence that you may not even possess.
Çünkü muhtemelen aynı ortak görüşü paylaşıyoruz. Bu yüzden sana ilgini ve zekâmı bağışlamam seni hiçbir zaman tutmaz.
Whoa, dad, you can't, like, endow a creature with sentience and then rip it away.
- Baba, bir canlıya bilinç verip... -... sonra onu kolayca söküp atamazsın.
Now, your husband was planning to endow a new wing for our facility. He actually tendered us a sum in advance.
Kocanız, tesisimizin yeni kanadı için bize bir miktar bağışta bulunmayı planlıyordu hatta önden bir miktar da sundu bize.
We did recently endow another facility. In Ojai.
Geçenlerde Ojai'deki bir başka tesise bağışta bulunduk.
This year, we're asking you as a group to endow two batons, mine and our new incoming conductor Mr. de Souza.
Bu sene, sizden bir grup olarak iki çubuk bağışlamanızı istiyoruz benimkini ve yeni şefimiz Bay De Souza'nınkini.
- Ladies, who would like to endow that baton?
- Bayanlar. O çubuğa kim bağış yapmak ister?
If you find it for me, I'll endow a chair for you here as full professor.
Kitabı bana bulursan sana burada profesör olarak yer ayıracağım.
Well, let's not endow me with superpowers.
Süper güçlerim varmış gibi davranmayalım.
And all my worldly goods, I thee endow.
Bütün dünyevi varlıklarımı sana bahşediyorum.