Enough is enough traduction Turc
14,477 traduction parallèle
Enough is enough, okay?
Yeter artık, tamam mı?
- Enough is enough!
- Yetti artık!
Enough is enough.
Geç bile kaldım.
Is it big enough?
Ağaç yeterli büyüklükte, değil mi?
Neither of us is drunk enough for this conversation. Okay?
Bunları konuşacak kadar sarhoş değiliz.
This is a lot, though. It's gonna be enough.
Burda çok var, bu yeterli olacaktır.
I'm not sure four of us is quite enough.
Dördümüzün yeterli olacağından pek emin değilim.
I'm supposed to have psychic abilities in order to protect the president from deviants like Jenkins, but when it comes to King, apparently no warning is strong enough.
Başkanı Jenkins gibi sapkınlardan korumak için müneccim olmam lazım, Ama King'e gelince ne kadar uyarsam faydasız.
After graduation, I had to get a job that paid enough to put a dent in my student loans.
Mezun olduktan sonra okul parasını ödeyebilecek bir iş bulmam gerekiyordu.
Piers Morgan was gracious enough to use me as an example on CNN in supporting his claim that our selfie generation is the demise of civilization as we know it.
Piers Morgan sağ olsun selfie neslinin bildiğimiz uygarlığın çöküşünü hazırladığı iddiasını desteklemek için beni örnek olarak gösterdi.
It is bad enough I gotta be trapped on this island. - You're gonna stick me with Mark, too?
Bu adada kalmam yetmiyormuş gibi bir de Mark'ı mı vereceksin yanıma?
- Enough! It is over.
Bitti artık, sana bunu çoktan söyledim.
Is this silly enough for you yet?
Yeterince saçma olmadı mı bu?
For a few days every year, a baby eaglet is strong enough to survive outside the nest without its mother.
Her yıl birkaç günlüğüne, kartal yavruları yuvada anneleri olmadan yaşar.
Is that enough?
Yeter mi?
So there's more than enough work for all of us.
Orda hepimiz için yeterince iş var.
Yeah, money is important to me but, only enough to take care of my mom and I don't have to put up with those Steinbrenner kids.
Evet, para tabii ki önemli, anneme bakabilmem için. Orada yönetici çocuklarıyla uğraşmak istemem.
After another year or two, it's clear the other kids are moving forward, but he is not making enough progress, the school tells us.
Bir-iki yıl sonra, diğerleri... bariz bir ilerleme kaydetmişti. Ama Owen, yeterince gelişim göstermemişti, okul öyle dedi.
My hope and dream, when Ron and I aren't here, is that he is independent enough to make it and be able to grow older on his own.
Umarım, Ron ve ben bu dünyadan ayrıldığımızda kendi başına ayakta duracak kadar bağımsız olur ve uzun bir ömür sürer.
One with a lot of moving parts that requires a man astute and hard-headed enough to pull it off.
Keskin zekali ve is bitirici bir adamin kolayca uygulayabilecegi bir plan diyebilirim.
Or is it enough to know that they're out there watching over us from the shadows?
Yoksa gölgelerin içinden bizi koruduklarını bilmek yeterli mi?
This protects Lallybroch and keeps the estate in the family, safe from the Crown, to be held in trust by Jenny and Ian until Wee Jamie is old enough.
- Evet. Bu, Lallybroch'un mülkiyetini ailede tutarak Kraliyetten koruyacak ve küçük Jamie yeterince büyüyünceye kadar mülkiyet Jenny ve Ian'ın himayesinde olacak.
The only way this ship'll pass for a freighter is if no one looks close enough.
Kimse yeterince yakından bakmazsa bu gemi bir şilep olarak kabul edilecektir.
We'll be on their doorstep in three days and that's not enough time for Fred Johnson to dismantle and hide an entire stealth tech program, is it?
Üç gün içinde yakınlarında olacağız. Böylece Fred Johnson tüm görünmezlik teknolojisi programını saklayıp kaldırmaya yetecek zamanı bulamayacak değil mi?
Is that cause enough for a cotter to exchange his scythe for a sword, to leave his home, his crops, and charge into a cannon's blast?
Bir köylü için evini, ekinini bırakıp orak yerine kılıç kuşanarak top patlamasının içinde emir altında olmaya yeterli sebep mi?
Your friendship is service enough.
- Dostluğunuz yeterli.
Enough to say that someone is very unhappy.
Birinin çok mutsuz olduğunu söylemeye yetecek kadar.
But, no offense, Captain, I don't think that your department is skilled, equipped, or trained enough to deal with Colonel Sikes.
Alınmayın ama, başkomiserim departmanınızın Albay Sikes ile boy ölçüşecek kadar yetenekli, ekipmanlı ya da eğitimli olduğunu sanmıyorum.
That's all I got, but young is enough to drink to.
Tüm varlığım bu ama gençliğe içilir.
If the king's English is good enough for him, it's good enough for you.
Bu dil krala yetiyorsa sana da yeter.
I understand your anger, but I've lived long enough to know that any promise made beside the word "forever" is no more than a lie agreed upon.
Öfkeni anlıyorum ama "sonsuza kadar" lafından başka verilmiş her sözün önceden tarafların anlaştığı bir yalandan ibaret olduğunu bilecek kadar uzun yaşadım.
- Whatever it is, it's not good enough.
- Her neyse, yeterince iyi değil.
- Is that enough?
- Yetiyor mu?
I hate to piss on your party, ladies, but five dudes with M4s is not enough.
Partinizi mahvetmek istemem, ama M-4'lü 5 adam buraya yetmez.
If you love Alex, then I trust that that love is enough to stay your impulses with Mary.
Alex'i seviyorsan bu sevginin Mary ile kalma isteğin için de yeterli olduğuna inanıyorum.
Being hood famous is bad enough.
Varoşlarda nam salmak yeterince kötü.
One is enough.
Bir tanesi yeterli.
Now, I don't know what ideas is floating'around in your head, but I been around here long enough to know that the result of certain ideas is not gonna get you what you want.
Aklınızdan neler geçiriyorsunuz tahmin edemiyorum ama..... bazı şeyleri yaparak istediklerinizi..... elde edemeyeceğinizi bilecek kadar..... uzun zamandır burada çalışıyorum.
In order for the government capitulates, one win is not enough.
Yönetimi ikna etmek için kolay bir zaferden daha fazlası gerekiyor.
Little amount is not enough.
- Küçük bir miktar yeterli olmayacak.
You're smart enough to guess there's a bigger picture, but not smart enough to see what it is.
Daha büyük bir resim olduğunu tahmin edecek kadar akıllısın ama ne olduğunu anlayacak kadar akıllı değilsin.
That is enough.
Yeterli.
No, no. No, really. Once in an evening is enough.
Hayır olmaz, yeteri kadar dinledik.
It is not fuckin'good enough, Max!
Elinden gelen bir boka yaramadı, Max!
And, you know, it's... not like I see you every Tuesday at 10 : 00, so... 12 meetings in 5 years is enough to constitute a professional relationship.
Hem ayrıca biliyorsun her salı saat 10'da gelecek değilim ya. Profesyonel bir ilişki kurmak için 5 yılda 12 randevu yeterli.
- Apparently, this is close enough.
- Görünüşe göre, bu yeterince yakın.
Johnnie is here to make Gil nervous enough to cut us a deal.
Johnnie, Gil'in sinirlerini bozup anlaşma çıkarmak için burada.
You've done enough work for one day.
Bugünlük yeterince iş yaptın.
This has gone far enough.
Bu iş çok uzadı.
For me Marseille is enough.
Benim için ise Marsilya yeterliydi.
This ministry salary is not enough for us, eh?
- Bakanlık maaşı bize yetmiyor, değil mi?