Enquirer traduction Turc
78 traduction parallèle
- There's an opening at the Enquirer.
- Philadelphia'daki Enquirer dergisinin kitap bölümünde boş bir pozisyon varmış.
Chief Enquirer Tarron has arranged for you to speak to your friend.
Şef soruşturmacı Tarron arkadaşınızla bir görüşme ayarladı.
Our decision on the report of Chief Enquirer Tarron is that the prisoner Ian Chesterton is guilty of murder and that his sentence is death.
Şef soruşturmacı Tarron'un raporana dayanarak mahkûm Ian Chesterton'un cinayetin zanlısı olduğuna ve infaz edilmesine karar verildi.
I read it in the Enquirer :
Enquirer'da okudum.
Now if you'll allow me to conclude on this note of levity... even a talk-show host knows when to leave them begging...
"Onların altında, gökyüzü mavisi, aşkının gözleri bulunuyordu." Geçen ay Enquirer fotoğrafında seni birlikte gördüğüm aynı adam mıydı?
We'll all wind up in The National Enquirer.
Sonunda National Enquirer'a manşet olacağız.
Looks more like The National Enquirer.
Ulusal söylenti daha uygun olurdu.
I read in the Enquirer this morning that marriage causes cancer.
Bu sabah Enquirer gazetesinde okudum ki evlilik kansere yol açıyor.
We'll make The National Enquirer.
The National Enquirer'a kapak oluruz.
They should give you intravenous feedings... of People magazine and National Enquirer headlines.
Seni'People've'National Enquirer'dergilerinin başlıklarıyla damardan beslemeliler.
National Enquirer?
National Enquirer'da mı?
Newsweek, Time, Cosmo National Enquirer, Dolly Parton wants to have my baby.
Newsweek, Time, Cosmo, National Enquirer. Dolly Parton benden çocuk yapmak istiyor.
National Enquirer,
NationaI Enquirer'i tekrar yazar...
"60 minutes," "the national enquirer,"
"60 dakika," dan mı ; yoksa "The National Araştırmacısın" dan mı?
But we gotta be competitive with the enquirer.
Fakat aralarında rekabet oluşturuyoruz.
The Enquirer is offering $ 50,000 for proof of life after death.
Enquirer dergisi ölümden sonra yaşam olduğunu kanıtlayana 50.000 dolar veriyor.
Don't you ever read the National Enquirer?
Hiç National Enquirer okumuyor musun?
Take your hand out of that bowl of Fritos, throw away your National Enquirer, and pick up the phone, hold it up to your face... and dial 555-TALK.
Elinizi çerezlerden çekin. National Enquirer'ı da bırakın ve telefonu alın. Yüzünüze yaklaştırın. 555-SOHBET'i tuşlayın ve bana bu ülkeyi içine düştüğü durumdan kurtarmak için ne yapacağımızı söyleyin!
I was going to call the National Enquirer.
Bulvar gazetelerini arayacaktım.
- In the The National Enquirer?
- The National Enquirer dergisinde mi?
- National Enquirer.
- National Enquirer.
- The National Enquirer and Star.
- Hayır, National Enquirer ve Star isterim.
Oh, The National Enquirer.
National Enquirer'a bakın.
Now imagine, sir, being ten years old and stepping out onto that ice... with old copies of the "Enquirer" taped to your shins instead of pads.
Şimdi, efendim düşünün ki 10 yaşındasınız ve buza çıktığınızda... bacaklarınızda pad ler yerine Enquirer dergisinin eski sayıları var.
The National Enquirer. Don't talk to them.
Ulusal Araştırma.
How will I get to the store to buy the double issue of the National Enquirer?
Evet, ben nasıl markete gidip dergi alacağım?
"Grandmother Has Baby." It was like a National Enquirer headline.
Büyük annenin bebeği oluyor. Gazete manşeti gibiydi.
Shannon Tweed is about to get bumped herself right on to the front page of the National Enquirer.
Shannon Tweed National Enquirer dergisinde yer alarak kendi kendine tekmeyi basacak.
- More company, Tom? - I won't tell The Enquirer.
- Gazetecilere bir şey demem.
How come a guy like you wastes his time reading The National Enquirer? .
Neden senin gibi biri... vaktini "National Enquirer" okuyarak harcar?
Do you think our vaudeville act today will merit the National Enquirer?
Sence bugün National Enquirer'e layık bir gösteri yaptık mı?
So no one like, maybe, the National Enquirer... or one of those silly television programs... - that show, um... Access...
Böylece ne bir, muhabir... ne de o bildiğimiz televizyon... programlarında gözükmeyecek ve senden... bilgi alamayacaklar.
The National Enquirer.
Ulusal Sorgucu
- l don't read the Enquirer.
- Onu okumuyorum. Ben bazen... bir keyif için okurum. - Şey.
- Oliver wants me to, but then I'd be just hand-feeding the story to the Enquirer, No, thanks.
- Oliver olaydan sonra istedi ama o zaman gazetelere kendi elimle bir hikaye vermiş olurdum. Hayır, sağol.
I'm an American reporter from "US Enquirer Monthly".
"Ben" "US Enquirer Monthly" "den Amerikalı bir gazeteciyim."
"THE ENQUIRER"
The Enquirer'da mı?
That's like getting turned down by The National Enquirer.
The National Enquirer'dan reddedilmek gibi bir şey bu.
- Smile for "The Enquirer."
'The Enquirer'için gülümseyin.
Apparently some joker from the Enquirer took pictures of you in a topless bar.
Enquirer dergisinden bir şakacı senin üstsüz fotoğraflarını çekmiş.
National Enquirer.
Ulusal Soruşturmacı.
It was the National Enquirer of the'50s.
- Bunlar büyük eser değil, 50'lerin National Enquierer'i
They're gonna plaster our faces all over the cover of The Enquirer.
Yüzlerimizi Enquirer'in tüm sayfalarına basacaklar.
We gotta dump this pony before there's a pictureof him in The Enquirer having drinks with Liza
- Ben hâlâ dava için çalışıyorum. - Ne? - Ben onun avukatıyım Grace.
I was just tryin'to make him cry so I could hug him
Bu midilliyi Liza'yla içki içerken çekilen fotoğrafları....... Enquirer'de yayınlamadan bir an önce atmalıyız. Tamam!
National Enquirer...
National Enquirer'i tekrar yazar...
It may be good for the Enquirer, but I've worked very hard to build this paper into a respectable news source.
Enquirer için iyi olabilir. Fakat bu gazeteyi saygın bir yere getirmek için çok çalıştım.
Will she still be a fan when the Enquirer flashes a stack of 50s in her face?
Enquirer'ın flaşları suratında patladığı zaman hayran olmayı sürdürecek mi?
I'm having a National Enquirer moment.
Ulusal soruşturmada hesap veriyor gibiyim.
- National Enquirer, Star.
- National Enquirer, Star *.
The Enquirer.
Enquirer.