Enzyme traduction Turc
405 traduction parallèle
In particular, certain enzyme factors.
Özellikle, belirli enzim etkenlerini.
See, what I've done is withhold or add some of these different enzyme factors.
Bakın, yaptığım bu çeşitli enzim etkenlerinden bir kısmını eklemek ve çıkarmak.
- It's possible some enzyme was introduced into the body through the punctures.
- Bazı enzimlerin vücuda böyle küçük deliklerle girebilmesi mümkün.
Something came out or some organism producing an enzyme went in.
Ya bir şey geldi ya da enzim oluşturan bir tür organizma.
Then this enzyme, or whatever it is, seems to attack and break down the calcium phosphate.
Öyleyse bu enzim ya da her ne ise kalsiyum fosfata saldırıyor gibi görünüyor.
... resulted in a maverick enzyme... of the kind which induces... defective biochemical reaction and causes brain damage.
Kontrol edilemeyen enzimler bir çeşit kusurlu biyokimyasal reaksiyona... sebep olmakta ve beyin hasarı oluşturmaktadır.
One area for investigation is the doctors'hypothesis... that the mind can be permanently improved... through surgery and enzyme enrichment... thereby utilizing unused portions of the brain.
Doktorların ana araştırma alanı, ameliyat ve enzim zenginleştirme suretiyle beynin kullanılmayan bölümlerini kullanarak zekânın kalıcı olarak geliştirilebileceği hipoteziydi. Bunu programlayabilir misin?
You'll need readings on three light wavelengths from the enzyme recorder.
Enzim kaydından üç ölçüme ihtiyacın olacak.
Obviously the Chinese are developing an enzyme — some sort of growth regulator that completely erases... the effect of climate.
Belli ki Çinliler bir enzim geliştiriyorlar iklimin etkisini tamamıyla ortadan kaldıran bir tür büyüme düzenleyicisi.
Hathaway, all we want is a good sample of that enzyme.
Hathaway, o enzimin iyi bir örneğini istiyoruz.
A single molecule of that enzyme... may have as few as 3,000 atoms... or as many as 400,000.
O enzimin tek bir molekülünde en az 3.000 atom olabilir yahut en fazla 400.000 olur.
So they need some simple way of constructing their enzyme... out of common materials, and that's your business, isn't it?
Enzimlerini daha basit bir usulle elde etmek istiyorlar bu da sizin uzmanlık alanınız değil mi?
There's a rumor that China has developed a most miraculous enzyme.
Çin'in çok harika bir enzim geliştirdiği söyleniyor.
Yes, we have the enzyme.
Evet, enzim elimizde.
The same must be done for this enzyme because we need tons... and I am told you will know how to do it.
Aynı şey bu enzim için de yapılmalı çünkü tonlarcasına ihtiyaç var sizin bunu yapabileceğiniz söylendi.
I want a positive assurance that China will not keep the enzyme to herself... in order to blackmail a hungry world.
Aç bir dünyaya şantaj yapmak için Çin'in enzimi kendine ayırmayacağının bana kesin temin edilmesini isterim.
You're looking at one section of the enzyme.
Enzimin bir bölümünü görüyorsunuz.
The entire structure of the enzyme is not —
Fazla vaktim yok. Enzimin tüm yapısı elde değil...
Nobody could memorize that enzyme except an idiot.
Bu enzimi ancak bir budala ezberleyebilir.
And the little chairman would have had the enzyme all to himself... to dominate the world for the next terrible century.
Küçük Başkan da enzimi elinde bulunduracak ve önümüzdeki asır boyu dünyaya hükmedecekti.
I'd trade your life or my life or anybody else's... do anything — use any deception, any weapon — to get a fingernail sample of that enzyme.
O enzimden bir tırnak parçası kadar alabilmek için senin, benim veya herhangi birinin hayatını ortaya koyar her türlü kandırmacayı, her silahı kullanırdım.
Those mists out there are acting something like a macromorphase enzyme.
Bu alanýn dýþýna çýkmalýyýz. Bu sisin sarmaladýklarý... makro deðiþim enzimi gibi hareket ediyor.
There's an enzyme in avocado that's incompatible with your blood chemistry.
Avokadoda kan kimyana uyumsuz bir enzim var.
This is accomplished by an unwinding enzyme.
Bunu ise özel bir enzim ustalıkla yapar.
Like some precision tool, this enzyme, shown in blue breaks the chemical bonds that bind the two helices of DNA.
Maviyle gösterilen bu enzim tıpkı bir makas gibi, DNA çift sarmalındaki kimyasal bağları koparır.
The enzyme works its way down the molecule unzipping DNA as it goes.
Enzim tüm sarmal boyunca ilerleyerek, DNA'yı boydan boya açar.
The enzyme recognizes an approaching nucleotide and clicks it into place reproducing another rung in the double helix.
Yaklaşan bir nükleotidi enzim tanır ve yerine yerleştirerek çift sarmalı herbir dizisini baştan aşağı kopyalar.
When an arriving nucleotide doesn't fit the enzyme throws it away.
Eğer yaklaşan nükleotid yerine uymazsa, enzim onu söküp geri atar.
This enzyme is a pretty small molecule but it catches nucleotides, assembles them in the right order it knows how to proofread it's responsible in the most fundamental way for the reproduction of every cell and every being on Earth.
Bu minicik enzim ufak tefek olmasına rağmen, nükleotidleri yakalayıp doğru dizilişte yerlerine koyabiliyor, kontrol ederek okumayı biliyor, dünyada yaşayan tüm canlıların çoğalmalarında iş gören temel işlevden sorumludur.
That enzyme and DNA itself are molecular machines with awesome powers.
Bu DNA ve enzim birlikte olağanüstü güçlü bir sistemi ayakta tutarlar.
Amino acid synthesis, polypeptide chains transfer RNA, genetic code, enzyme expression enzyme phosphorylation.
Amino asit sentezi, polipeptit zincirleri RNA transferi, genetik kodlama, enzim salgılama enzim işleme. Daha yeni başlıyoruz.
So, like a fly Brundlefly breaks down solds wth a corrosve enzyme playfully called "vomt drop."
O yüzden, sinek gibi Brundlesineği de katı maddeleri bir enzimle eritiyor. İsmi "kusmuk damlası".
We'll need sharper focus on the thoracic polychromatics and verification of myocardial enzyme balance.
Göğse ait doku renkliliğine daha iyi odaklanmalı... ve kalp kası enzim dengesini tetkik etmeliyiz.
It is entirely possible that he was so fearful of the cancer that his brain froze up, stopped producing a vital chemical or enzyme that he needed.
Sanırım ancak şöyle mümkün olabilir : ... o kanserden çok korkuyordu beyni kendini dondurdu,... babanız için hayati önem taşıyan bir maddeyi veya enzimi üretmeyi durdurdu.
Somehow with that last variation of the IV mixture we got lucky and he replaced that enzyme.
Nasıl olduysa son verdiğimiz serum karışımında beyninin üretmediği enzimi ona verdik, ve bu konuda şanslıyız.
David discovered an enzyme that stimulated the brain and enhanced the senses.
David beyni teşvik eden ve duyuları arttıran bir enzim keşfetti.
So one night when he was alone he tried the enzyme on himself.
Yalnız olduğu bir gece o, enzimi kendi üzerinde denedi.
There is an enzyme that should metabolise these fats,... but in ALD boys it's defective.
Bu yağları eriten bir enzim vardır,..... ama ALD hastalarında bu enzim kusurludur.
Now, normally they are not harmful... because this enzyme eliminate the excess, right?
Normalde zararlı değiller..... çünkü bu enzim fazla kısmı atıyor, değil mi?
But in Lorenzo, this enzyme is defective from genetics.
Ama Lorenzo'da bu enzim genetik olarak kusurlu.
When we can clone the ALD gene, we can identify the deficient enzyme,... mass-produce the gene, implant it into ALD sufferers... and normalise their metabolism. - How long would that take?
ALD genini kopyalayabildiğimizde, kusurlu enzimi tanımlayayabilecek, yeniden üretebilecek, ALD hastalarına bu geni verebilecek ve metabolizmalarını normalleştirebileceğiz.
So, OK, I am the enzyme, right?
O zaman tamam, ben bir enzimim, tamam mı?
Now, here, you be the bad-guy enzyme, OK?
İşte oldu. Şimdi sen de kötü bir çocuk ol bakalım.
You be bad-guy enzyme, all right?
Sen kötü çocuk enzimisin, tamam mı?
Here's the stuff on enzyme complexes.
- Enzim kompleksleri hakkında bir yazı.
They are the same enzyme!
Aynı enzimler!
There is one enzyme for both chains.
İki zincir için de tek enzim var.
It's the same bloody enzyme!
Aynı lanet enzim!
So if we keep the enzyme busy making monounsaturates...
Öyleyse onu doymamış yağlar üretmek için oyalarsak...
After years of research in my lab I have developed this enzyme :
Laboratuvarımdaki yıllar süren araştırmalarımdan sonra bu enzimi geliştirdim : Demetrite.
We're chained, hand and foot, to an enzyme.
Ben Hathaway. Başka kim olsun? Projeksiyon hücresindeyim.