English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Anglais → Turc / [ E ] / Erm

Erm traduction Turc

3,703 traduction parallèle
Sorry, erm, have you got a menu I could take away?
Pardon, alabileceğim bir menün filan var mı?
Erm... sorry, it's a bit wet.
Kusura bakma, biraz ıslak.
Erm, is he fulfilling the basic functions of a slave - cooking, cleaning, etc?
Bir kölenin yapması gereken temek görevleri yapıyor mu? Yemek yapmak, temizlik ve benzeri?
- Erm, I've wrapped it up...
Onu iyice sardım- -
Erm... Mark's got wounds to the chest.
Mark'ın göğsünde yaralar var.
It's still got a bit of stuff left. OK, erm.
İçinde hâlâ biraz tıbbi malzemem vardı.
Can you give me, near as you can, specific times when those drops were made? Erm...
Paraları aşağı yukarı ne zaman bıraktığını söyleyebilir misin?
Erm, half past ten, quarter to 11, this Monday.
Pazartesi günü 10 buçuk veya 11'e çeyrek kala civarıydı.
Now that Jimmy, erm, James, has gone, do I take it that I am now first footman?
Şimdi Jimmy, yani James gittiğine göre ilk uşak ben mi oluyorum?
Yes. Erm...
Peki.
Erm, I don't like it when we're not on the same side.
Aynı tarafta olmamamızdan hoşlanmıyorum.
Erm...
Bizim...
We have, erm... Cordial.
likörümüz var.
It's, erm, olives.
Bu, zeytin.
Yeah. That's, erm, that's been going on.
Evet, aynen öyle.
And, erm... Geoff's been helping out in the meantime, but we, er...
O zamana kadar da Geoff ilgileniyor işlerle.
So, I took my, erm... my fishing rod, and we sat on the bank, and I showed him how to do a... a cast, you know, so the fly landed very delicately in the right place.
Ben de oltamı götürdüm ve sahile oturduk ve ona nasıl at çek yapılacağını öğrettim olta sineğini tam istenen yere indirmeyi falan...
Erm...! I manage very rich people's money.
Çok zengin insanların parasını yönetiyorum.
Erm, I just wishes everyone is safe and healthy.
Herkesin güvende ve sağlıklı olmasını isterim ben.
Oh, erm... Sheila?
Sheila?
Erm, we're doing interviews today, for the caretaker's job, so, erm... make a start, shall we?
Bugün hademelik için görüşmeleri yapacağız. - Başlayalım mı artık?
And, erm... why... why did you leave your last job?
Son işinizden niçin ayrılmıştınız?
And, erm... you got any references?
Hiç referansınız var mı?
And, erm... what are your strengths?
Güçlü yönleriniz nelerdir?
And, erm..... wh-why do you want this job?
Peki... Bu işi neden istiyorsunuz?
Erm, we've picked someone, so, got a new caretaker now.
Birisini seçtik. Artık bir hadememiz var.
Just got to, erm... tell the other candidates that they weren't successful.
Diğer adaylara olumsuz sonucu bildirmem gerekiyor.
Well, erm... You'll have to make enquiries.
Bunu soruşturmanız gerekli.
Erm... I'm looking forward to being a dad.
Baba olmayı iple çekiyorum.
Erm... I don't have a lot going on career-wise, so that makes sense.
İşimle ilgili çok bir gelişme yok, o iyi oldu.
And, erm, I think we're at the right age.
Ve sanırım doğru yaştayız.
Erm... Joe.
Joe.
Erm... nothing you would have seen, just, erm, I do theatre mostly.
Bildiğin şeyler değil, tiyatro oyunu genellikle.
All right, erm, are you on Twitter?
Süper, Twitter hesabın var mı?
No, erm, I'm in the phone book.
Yok. Telefon rehberinde varım ama.
She's, erm...
- Hannah...
What I don't want is to end up with the gallery... erm... producing things to the lowest common denominator of public taste, but I don't even want the average...
Galerinin halkın en düşük beğeni düzeyine göre üretim yapan bir yere dönüşmesini istemiyorum. Hatta ortalamayı dahi istemiyorum.
I mean, I'd rather have spectacular success followed by... erm, er... a sort of really interesting failure than have, kind of, average.
Ben... Görkemli bir başarının ardından gerçekten ilginç bir başarısızlığın gelmesini tercih ediyorum. Ortalamayı yakalamaktansa.
One problem with this is also, you know, the whole question of a charity - erm, which we are - using its facilities and everything, for another charity.
Buradaki sorunlardan biri şu : Biz de bir hayır kuruluşuyuz. Tesislerin ve diğer şeylerin başka bir hayır kuruluşu tarafından kullanılmasına Yönetim Kurulu itiraz edecektir.
Erm... And I...
Görüntüleri hayal edebiliriz.
But, in fact, none of the sort of guarantees we were talking about, erm, actually, could be effectively implemented at the time.
Konuşup durduğumuz güvencelerden hiçbiri fiilen, gerektiğinde etkili bir biçimde uygulanamadı.
Erm... certain symbols, certain objects are multivalent.
Bazı semboller, nesneler çokdeğerlidir.
And it's very important that people absolutely understand that a lot of the institutions - whether you're talking Tate, whether you're talking British Museum, erm - a lot of the big institutions are founded from money.
İnsanların bunu anlamaları bence çok önemli. İster Tate olsun ya da British Museum bu türden büyük kurumların pek çoğu bu tür paralarla kurulmuştur.
There are people that don't really know what's happening and go, "Oh, what's happening over there?" There's, erm...
Olan biteni bilmeyen insanlar vardır etrafta ; bakarlar "acaba orda ne oluyor" diye sorarlar.
That was, erm...
Bir şey vardı.
Erm... I'm doing both.
- Ben ikisini de yapıyorum.
He's got, erm...
Bir çeşit...
Erm...
Cynthia, bana biraz borç verme imkanın...
No, no, no.
Sadece, erm..... sırtın dönük kalsın.. istiyorsan. Hayır, hayır.
Erm, er... Done this.
Sergilerle ilgili olarak yaptığımız pek çok şey kesinlikle çok güzel.
Erm...
Bu olayı ilk duyduğumuzda Julie'yi destekledim.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]