Erratic traduction Turc
638 traduction parallèle
Herr Frankenstein is a most brilliant young man, yet so erratic.
Herr Frankenstein çok parlak bir genç, ve çok da değişken.
She's been ill, erratic, but I've never known of anything like that.
Rahatsızdı ama bu boyutta değildi.
Who could march to that erratic beat?
Kim bu kadar düzensiz çalabilir?
Perhaps he's conceited and erratic, even childish, but he's real.
Belki kendini beğenmiş, tutarsız ve hatta çocuksu, ama gerçek biri.
an erratic, violent man.
tutarsız ve saldırgan bir kişilik.
An erratic, violent man.
Tutarsız ve saldırgan bir kişilik.
Under pressure, you became erratic and couldn't understand the captain.
Onca baskı altında kaptanın emirlerini anlamamış olabilirsiniz.
Mr. Nakajima's erratic behavior did not end there.
Bay Nakajima'nın dengesiz davranışları bununla kalmamıştır.
You've been so erratic, so unreasonable... as if you'd been drinking.
Son zamanlarda o kadar dengesiz ve mantıksız oldun ki gören de seni içen biri zannedecek.
A little erratic, but I dare say he's learning.
Biraz dağınık, fakat sanırım öğreniyor.
Since the heat went over 139, radio contact is highly erratic.
Isı 59 derecenin üstünde olduğu için, radyo bağlantısı çok bozuk.
His speech and behavior had been somewhat erratic.
Konuşması ve davranışları tamamen dengesizdi.
- His lap times are awfully erratic.
- Tur zamanları son derece istikrarsız Jeff.
Listen, if you don't mind my saying so, you seem a little erratic.
Dinle, biraz düzensiz görünüyorsun.
Erratic, confused but definitely registering.
Garip, karışık fakat kesinlikle kaydediyor. Oraya gidelim.
This is the creator of Nomad. Perhaps the most brilliant, though erratic, scientist of his time.
Bu Nomad'ın yaratıcı işte, belki de dönemimin en dahi ama kararsız bir bilim adamıydı.
I assumed it was simply erratic behavior, individual behavior.
Bunların sadece bireysel, hatalı davranışlar olduğunu düşünmüştüm.
Although behaviour appears erratic, possesses high IQ.
Davranışı dengeli olmasa da yüksek IQ'ya sahip.
See how erratic your movements are?
Hareketlerinin ne kadar dengesiz olduğunu görüyor musun?
- Blood pressure erratic — up and down.
- Tansiyon değişken. İnip çıkıyor.
Following an erratic course.
Çok kararsız bir rota izliyor.
Development of emotional instability and erratic mental attitudes since returning from that planet.
Gezegenden döndüğünden beri duygusal istikrarsızlık ve tuhaf davranışlar yüzünden.
- Erratic visual behavior.
- Görme bozukluğu.
Every year, these energy cells have to be replaced or the pacemaker becomes erratic, causing the heart to malfunction.
Her sene bu enerji pillerinin değiştirilmesi gerekir. Yoksa cihaz düzgün çalışmaz, kalbin iş görmemesine yol açar.
Unpredictable and erratic.
Ne yapacağı kestirilemeyen ve dengesiz.
Does he have a record of erratic behavior?
Dengesiz davranış kaydı var mı?
You cling, grunting, to the machine, accompanying the erratic rebounds of the steal ball with exaggerated thrusts of your hips.
Hırlayarak, çelik topun ani sıçrayışlarına abartılı bel hareketlerine eşlik ederek yapışıyorsun makineye.
The Colonial viper craft reportedly flew in a peculiarly erratic fashion.
Koloni Viper'larının düzensiz tuhaf bir şekilde uçtukları rapor edildi.
Think of it as the whim of an erratic tea master.
Bunu aniden değişen bir çay ustasının aklına esen bir şey olarak kabul edin.
Will you tell him how well I'm doing, that my work is flourishing again, and that my mood swings are less erratic?
Ona iyiye gittiğimden söz et. Yeniden işime döndüğümü..... ve ruh halimin eskisi kadar değişmediğini anlat.
Feel how erratic his pulse is.
Nabzına bakın, ne kadar değişken.
Your altitude's too erratic.
İrtifanız çok kötü.
I told you, she's a very erratic person.
Size söyledim, O hareketleri düzensiz bir insan.
It's very erratic.
Çok ilginç.
The gods of Olympus are mysterious, and their motives are erratic.
Olimpos'un tanrılarının neyi niye yaptıkları bilinmez.
Sometimes quick, erratic.
Bazan hızlı, düzensiz.
We could try trading it to another zoo. I'm afraid with its erratic behavior, they just wouldn't take it.
Başka hayvanat bahçesine vermeye çalıştık ama almadılar.
[Erratic Breathing] Ramirez's right-hand man.
Ramirez'in sağ kolu.
Erratic.
- Düzensiz.
- Erratic.
- Düzensiz.
Why his pulse is erratic.
Neden nabzı yok?
- The schedules were erratic.
Çoğu zaman. - Peki.
I mean nervous tension, insomnia, nausea, any kind of erratic behavior?
- Aşırı sinir, uykusuzluk, bulantı, - herhangi bir dengesiz davranış?
- This is somewhat erratic, isn't it?
- Bu biraz dengesiz bir davranış.
Communications have been erratic, and there is some concern about their welfare.
Haberleşme düzensiz, ve onların sağlık durumlarından endişe edilmekte.
Right now I'm disturbed by the erratic power surges in several of the servomechanisms that control the hydraulic probes.
Şu anda, hidrolik sondaları kontrol eden servo mekanizmalarındaki... düzensiz güç dalgalanmalarıyla uğraşıyorum.
He's a man of somewhat erratic judgement.
Biraz kararsız bir adamdır.
The porter appears to be having a somewhat erratic evening.
Kapıcı pek hareketli bir gece geçirmiş olsa gerek.
Our lives are spent in perfect harmony improving our civilisation with none of the erratic highs and lows you have here.
Hayatımız büyük bir uyum içinde geçer. Uygarlığımız sürekli gelişir. Burada olduğu gibi iniş çıkışlar yoktur.
That's why our instruments are so erratic?
O nedenle mi cihazlarımız bu kadar istikrarsız davranıyor?
but expect the unexpected, wildly erratic behavior, personality shifts- - the main thing is that i'll do anything... to get out of that cage, and get my hands on a cat.
Alf! Alf! Ne?