Espionage traduction Turc
727 traduction parallèle
In the name of the French Republic, this court finds the accused, Mata Hari guilty of espionage and communicating military information to the enemy.
Fransa Cumhuriyeti adına, bu mahkeme, sanık Mata Hari'yi casusluk ve askeri bilgileri düşmana iletmekten suçlu bulmuştur.
Murder, espionage, assassination.
Cinayet, casusluk, adam öldürme!
F.B.I. officials saw more clearly... the pattern of German espionage in the United States.
Ve her gün, yeni araştìrma raporlarì geldikçe FBI yetkilileri Birleşik Devletler'deki Alman casusluk sistemini daha iyi anlìyorlardì.
By relentless surveillance of embassy officials... and all those with whom they associated... the F.B.I. learned that Germany was recruiting American Nazis for its espionage service.
Elçiliktekilerin görüştügü insanlarì izleyen FBI, Almanya'nìn Amerikan Nazilerini casusluk teşkilatìna katmaya çalìştìgìnì ögrendi.
Here would train hundreds of recruits for the Abwehr - Germany's supersecret espionage-and-sabotage service.
Burada yüzlerce gönüllü Almanya'nìn çok gizli casusluk ve sabotaj teşkilatì Abwehr için egitiliyordu.
Within a few days, Dietrich was in Lisbon, Portugal - communication center for international espionage.
Dietrich birkaç gün sonra Portekiz'e uluslararasì casusluk iletisş im merkezi Lizbon'a vardì.
Elsa Gebhardt, alias Mr. Christopher... was no more successful than other foreign espionage agents.
Elsa Gebhardt, namì diger Bay Christopher diger yabancì casuslar gibi başarìsìz oldu.
He's down here as part of the Washington espionage.
Burada Washington haber alma elemanı olrak bulunuyor.
This book purports to be a true account of espionage written by a former German military attaché it reveals the most astonishing details of a case occurred within His Majesty's Embassy in Turkey in 1944 and in which hundreds of top secrets including plans for the invasion of Normandy were stolen and transmitted to the Germans.
Gerçek bir casusluk olayını anlattığını iddia eden ve eski bir Alman askeri ataşesi tarafından yazılan bu kitap şaşırtıcı bir vakanın detaylarını ortaya koyuyor ve 1944 yılında Majestelerinin Türkiye Büyükelçiliği'nde Normandiya Çıkartması'nın planları da dahil yüzlerce gizli sırrın çalınarak Almanlara iletildiğini anlatıyor.
And your life work is espionage?
Ve hayatını böyle kazanıyorsun, casuslukla?
Colonel von Richter of the Gestapo Counter Espionage Service left Berlin by plane the same day.
Gestapo Karşı Casusluk Birimi'nden Albay von Richter aynı gün uçakla Berlin'den ayrıldı
Counter-espionage is the highest form of gossip.
Karşı istihbarat, dedikodunun en üst halidir.
General, as I've told you many times the only answer to their espionage is an espionage system of our own.
General, size defalarca söylediğim gibi onların istihbarat sistemine karşı en güzel cevap, kendi istihbarat sistemimizi kurmaktır.
Take him to Washington, confront the staff with the proof that the only way to fight espionage is with counterespionage.
Onu Wahington'a götürür, casuslukla savaşın tek yolunun karşı casusluk yapmak olduğunun ispatı olarak kabinedekilerle yüzleştirirsin.
The charges against you of espionage and bombing are both punishable by death.
- Casusluk ve bombalama suçları, ölümle cezalandırılır.
You know the penalty for espionage.
Casusluğun cezasını biliyorsunuz.
Under the king's rules and regulations he is guilty of espionage and subject to immediate execution.
Kralın kanun ve kuralları uyarınca casusluktan suçlu ve hemen idama tabidir. Vurmak mı?
In 1944, five members of the O.S.S. - the military espionage unit - were ordered behind the German lines... for the purpose of delivering $ 250,000 in gold... to the French underground.
1944'te, O.S.S'in beş üyesi.- - Askeri Casusluk Örgütü- - Alman mezvilerinin arkasında görevlendirildiler... 250000 dolarlık altını götürmek için.
The nominal leader of the Tokugawa espionage network was Munenori Yagyu, but in reality the network was run by somebody else.
Tokugawa buyruğundaki, casus şebekesinin sözde lideri, Munenori Yagyu'ydu. Ama aslında, şebekeyi başka biri yönetiyordu.
He's head of espionage for your enemy, the Tokugawa shogunate.
O, Tokugawa shogunu'nun, düşman casuslarının lideri.
I've never forgiven you as chief of espionage.
Bir casus örgütünün başı olarak yaptıklarını asla affetmeyeceğim.
The same man who was uniquely placed to shield Riemeck in his espionage activities...
Riemeck'in casusluk aktivitelerini gizlemek için yerleştirilmiş olan adam. Hans-Dieter Mundt.
Thanks to our colleague here, the first man ever to break the security of American Intelligence and Counter Espionage.
Amerikan İstihbarat ve Karşı Casusluk Örgütü'nün güvenliğini delmeyi başaran ilk kişi olan meslektaşımız sayesinde.
There has been complaint about espionage activities.
Casusluk suçlamaları var.
You're a safe-cracker, prisoner, private, second-class, and a potential member of the most successful espionage group in the army.
Kasa hırsızı, mahkum, 2. tertip asker ve ordunun en başarılı casusluk grubunun olası bir üyesi. Dienststelle Ast.
And I am told that Perregeaux, our most intelligent banker is in league with the English, and in his armoured vaults is organising a centre of espionage against us.
Ve bir de diyorlar ki, en zeki bankerimiz Perregeaux İngilizler'le anlaşmış ve kendi zırhlı kasa dairelerinde bize karşı bir casusluk merkezi hazırlıyormuş.
The Mata Hari School of Dancing is the only international school of espionage.
Mata Hari Dans Okulu tek uluslar arası casusluk okuludur.
We are even training animals as espionage agents.
Hatta biz hayvanları bile casus ajanları olarak eğitiriz.
Sabotage, espionage, unauthorised entry, burglary.
Sabotaj, casusluk, izinsiz giriş, meskende soygun.
But I doubt if it will clear you of espionage.
- Bu sizi casusluktan koruyamayacak.
The U.S.S. Enterprise, under command of Captain James T. Kirk is formally charged with espionage.
Kaptan James T. Kirk komutasındaki USS Enterprise resmi olarak, casuslukla suçlanmıştır.
Dad was arrested for espionage.
Babam casusluktan dolayı tutuklandı.
Espionage contacts.
Casusluk temasları.
Solicitor : "How many espionage letters did you deliver to Zilliacus?"
Savcı : "Zilliacus'a diplomatik kuryelik yoluyla kaç adet casusluk mektubunu götürdünüz?"
Nephew, I don't know what they taught you in the classroom... About intelligence and espionage.
Yeğen, istihbarat ve casusluk hakkında okulda sana ne öğrettiklerini bilmiyorum.
And during World War II, a remarkably effective espionage administrator.
İkinci Dünya Savaşında dikkate değer verimli casusluk faaliyeti yöneticisi.
What a shame. All that superb engineering, and all that cunning espionage, for naught.
Ne yazık, bütün bu süper teknik ve bütün o usta casusluk havaya uçtu.
Hundreds of spies and specialized provokers, a full special espionage unit.
Yüzlerce ajan ve uzman provokatör... Tam bir casusluk birimi.
engages in acts of espionage and repression using methods which include political assassination and torture.
Gizli örgütlenmelerin sorumlusudur. Casusluk ve baskı faaliyetleri ile uğraşmaktadır. Yöntemleri aracılığıyla bir çok
Was it some espionage job?
İspiyonculuk işi miydi?
My field is the estimation of enemy air operations, it's not espionage.
Uzmanlık alanım düşmana karşı hava operasyonları. Casusluk değil.
Comin'to land a couple of espionage agents, maybe?
Casusluk yapmaya mı geliyor sizce?
Did he mention any use of funds for espionage activity?
Fonun casusluk amaçlı kullanıldığından bahsetti mi?
This particular timing device was designated an NO9 at a 1958 NATO meeting of the counter-espionage agencies.
Bu ayrıntılı zamanlama cihazının bir No9 için tasarlandığı 1958'deki karşı casusluk amaçlı NATO toplantısında tanıtılmıştı..
And don't let yourself be influenced by those novelists that are always writing stories with an espionage theme.
Unutmadan, kendinizi sürekli casusluk üzerine hikâyeler yazan yazarlara pek kaptırmayın.
Number 2133 of the Anti-Insurgent Espionage Group.
İsyan Karşıtı Casusluk Grubunun 2133 Numaralı Ajanı.
Let us leave the development of dolphins and freaks as weapons of espionage to others.
Bu kaçıkların, diğerlerine karşı bir casusluk silahı olarak kullanılmasına bir son verelim artık.
Joss Beaumont, espionage and ass-kicking!
Joss Beaumont, ispiyon ve kıç tekmeleyici!
Talking about espionage and ass-kicking.
İspiyon ve kıç tekmeleme hakkında konuşan.
I don't have time to explain it all to you now, Tanya, but your boss's chief of security is up to his Bahamian bank accounts in industrial espionage.
Fakat patronunun güvenlik şefi Bahamadaki hesaplarını endüstri casusluğu ile dolduruyor.
I've got a mission for you, Ivanka... espionage. - Thank you, I knew you would.
Ama demiştiniz ki...