Estaba traduction Turc
19 traduction parallèle
.. Russel Price, un bien conocido foto-journalista que estaba viajando con Grazier.
Resimlerin, gazeteci Russel Price tarafından çekildiği öğrenildi.
los estaba regando en las plantas. la tierra es arenosa.
Ama buraya..... Şanslı'yı almaya gelmiştim.
Estaba willing to do anything.
Böyle olması için elimden gelen her şeyi yapardım.
Estaba un mensaje de una Carla Constanza?
Estaba un mensaje de una Carla Constanza?
No lo ví. Estaba trabajando.
- Adamı görmedim çalışıyordum.
Hace tiempo me dijo que estaba en el negocio de la limpieza
Bir zamanlar, bana temizlik işinde olduğunu söylemişti.
Yo estaba con mi grupo de amigos y fuimos a la monta – a, empecŽ a tomar fotos, cuando voltŽ mis amigos no estaban ah', ya estoy colgada aqu'.
İspanyolca : Bir grup arkadaşım ile ben dağa gitmiştik ve ben fotoğraf çekiyordum. Sonra arkamı döndüğüm zaman arkadaşlarım gitmişti, burada yanlız kaldım.
Sabes adónde estaba enterrada?
" "Nerede gömülüydü?" " " "Onu neden çıkardın?" "
Estaba en la frontera con Tecate.
Tecate sınırında...
Las fuerzas armadas y de orden sólo bajo la inspiración patriótica... de sacar al país del caos... que en forma aguda lo estaba precipitando el gobierno marxista de Salvador Allende.
Sadece, vatansever ve kolcu güçlerin ilhamı ile ülkeyi kaostan çıkarıp Salvador Allende'nin Marksist Hükümeti'ni yıktık.
Me estaba comiendo un helado deliciosa.
Dondurmanın tadı müthişti.
hey. su madre la estaba abusando.
Hey. Annesi istismar edildi.
Yo no estaba aquí esa día.
O gün burada değildim.
 ¿ a quià © n estaba atentiendo el dr.
Dr. Cole kimi tedavi ediyordu?
Estaba taking classes at the YMCA and my teacher caught gonorrhea and had to go back to Kansas.
Yüzme kursunda ders alıyordum, öğretmen ishale yakalanıp Kansas'a dönmek zorunda kaldı.
- Lo intentaron ; estaba preparado.
- Denediler ama buna hazırdım.
Espera, ¿ esto estaba en el suelo?
Bir dakika, yere mi düşmüş?
Había un agujero perforado en la cabeza del cilindro que estaba derramando el aceite.
İleride delinmiş variller var, yağ akıtıyorlar.
Estaba en centinela y lo vi saliendo de la selva.
Gözetleme yapıyordum. Ormanın içinden gelirken gördüm onu.