Eternity traduction Turc

For eternity...

Ölene kadar...

living together with Lucy Heartfilia for eternity... finish him off.

Şu an sadece dileğini düşünmelisin, yani Lucy Heartfilia ile sonsuza kadar beraber yaşayabilmeyi. Şimdi, bitir işini.

It took an eternity, but finally we were at Daisy.

Çok uzun sürdü, ama sonunda Daisy'lere geri döndük.

From time out of mind, a call is heard which echoes in eternity. His name was destiny.

Bu çağlar arası köprülere, eski bir deyişle kader denir.

From time out of mind, a call is heard which echoes in eternity.

Bu çağlar arası köprülere, eski bir deyişle, kader denir.

On beds of fire. Through all eternity.

Alevlerden yaratılmış bir sonsuzluk

We would ask, when he arrives at the gates of eternity, if you could let him in.

Sonsuzluğun kapılarına ulaştığı zaman içeri girmesine izin vermeni isteriz.

For eternity.

- Sonsuza dek

We want to get what we've been struggling for, for an eternity.

Bunca zamandır uğruna mücadele ettiğimiz şeyi ebediyete kadar istiyoruz.

I will be remembered in every glance, every smile, every tear that is shed for eternity.

Ebediyet için olan her bir bakışta, kokuda ve göz yaşında hatırlanacağım.

And I won't live for eternity.

Ben sonsuza kadar yaşamayacağım.

- Can you see their hovering spirits entwined through eternity?

Sonsuzluk etrafında dolaşan ruhlarını görüyor musun?

Three months is an eternity.

Üç ay sonsuzluk gibi.

Think about it, I have all eternity.

Bir karar ver, benim acelem yok.

I said take it slow, but that was a night shy of eternity and a morning past forever.

Biliyorum buraya gelirken arabayı yavaş kullan demiştim ama buraya gelmen neden bu kadar uzun sürdü?

We will be laotong for all eternity.

Sonsuza dek laotong olacağız.

acknowledge my power and in return I'll give you eternity next to me.

Gücümü kabul et ve ruhunu bana teslim et. Bende bunun karşılığında sana sonsuzluğu vereyim.

MOM, 10 DAYS IN TAOS IS AN ETERNITY.

- Taos'ta on gün sonsuzluktur.

You were so close to experiencing the rapture known only to those who will be serving our lord for eternity while all the others perish.

Sen diğerleri yok olurken karanlık lorda hizmet edenlerle kurtulmaya o kadar yaklaşmıştın ki.

He should model how to walk with integrity and treat others with respect and should call out his children to become responsible men and women who live their lives for what matters in eternity.

O, dürüstlükle nasıl yürüneceğine ve başkalarına nasıl saygı gösterileceğine hayatlarını sonsuzlukta önemli olan şeyler için yaşayan sorumlu bir erkek ya da kadın olmaları için çocuklarına nasıl sesleneceğine bir model olmalıdır.

If you fail, you'll spend eternity here in robot hell.

Başarısız olursan, sonsuzluğunu robot cehenneminde geçirirsin.

Take me to hell for all eternity, just as long as my little bearded meatbag gets to live.

Beni sonsuza kadar cehennemde tutabilirsin. Sadece benim küçük et torbam yaşasın.

That's an eternity for a heist.

O süre bir soygun için çok uzun.

Go ahead, wish me an eternity of misery.

Hadi, benden ıstırap dolu bir ebediyet iste.

Enjoy eternity alone, Katherine.

Sonsuz yalnızlığının tadını çıkar, Katherine.

Three minutes, and, of course, you know, when you're dealing with life and death, that can be an eternity.

Üç dakika, ölüm ve hayat arasındaki sınırın tam da kenarındaydık.

The best moment of fame, but forget about eternity...

Şöhret için en iyi zaman, ama sonsuzluğu unut...

It feels like an eternity since we had a day out.

Bir günü dışarıda geçirmek sonsuzluk hissi veriyor.

- A mere seven days, though it will feel like an eternity while in the throes of battle against the beasts of Jotunheim.

- Sadece yedi gün ama Jotunheim'daki canavarlarla dövüşürken sonsuzluk kadar uzun gelecek bir süre.

I gotta be, like, snuck down here in a laundry hamper for the rest of eternity?

Sonsuza dek burada bir çamaşır sepetinin içinde tıkılıp kalacak mıyım?

I deserve someone who's not gonna be a fuckin'virgin for all of eternity!

Sonsuza kadar bakire olacak birini hak etmiyorum anasını satayım!

To find my father's body and bury them together so that the two would be side by side in the eternity of lovers.

Babamın mezarını bularak onları yan yana gömmek ve böylece ikisinin sonsuza dek baş başa yatmalarını sağlamak için.

I just don't like the idea of someone spending eternity in something the size of a motel ice bucket.

Bir insanın sonsuzluğu otellerin buz kapları kadar bir yerde geçirmesi fikri hoşuma gitmiyor.

Wouldn't have minded being remembered for eternity, that's all.

Ben ebediyen hatırlanacak olmayı bu kadar kafama takmazdım şahsen, hepsi bu.

She's in God's hands now, same as your mother, and though my soul weeps for them, they will have eternity with him.

Artık Tanrı'nın ellerinde tıpkı annen gibi ve ruhum onlar için üzülse de.. ... sonsuza kadar Tanrı'nın yanında olacaklar.

You wish to make an enemy of me for eternity?

Sonsuza kadar düşmanın olmamı mı istiyorsun?

An eternity of torture isn't exactly what I have in mind.

Sonsuz işkence hayallerimi süsleyen şey sayılmaz.

And the eternity of suffering he would've experienced at our hands, would've been more vengeance for you then you can possibly imagine.

Nico'ya çektireceğimiz sonsuz acılar sizin için hayal bile edemeyeceğiniz bir intikam olabilirdi.

But standing here today, I can tell you I would rather live with an eternity of lies than a second without my son.

Ama burada dikilip sana şunu söyleyebilirim oğlumdan bir saniye bile ayrı kalmaktansa sonsuza kadar yalanlarla yaşamayı tercih ederdim.

Is this where I am to sleep for eternity?

Sonsuza dek uyuyacağım yer burası mı?

You and me it's for eternity. Really for ever. I was running scared - a typical, useless man.

Sen ve ben sonsuza kadar yaşayacağız.

There are those somewhat less enlightened among our people who believe he is a demon who rips souls from human bodies and takes them to hell where they suffer for all eternity.

Aramızda onun insan bedeninden ruhları çalan ve sonsuza dek acı çekmek üzere cehenneme götüren bir iblis olduğuna cahilce inananlar var.

Soon, Lucifer's demons will rise up to record our sins and throw us down there into the everlasting fire of damnation, where we will burn in agony for all eternity.

Yakında Lucifer'in şeytanları günahlarımızı ödetmeye gelecek. Sonra bizi sonsuza kadar acı çekeceğimiz ateşin içine atacaklar.

Think what great minds can achieve if they have the rest of eternity to study. - Can you help us get back to London?

Muhteşem zekaların sonsuza kadar yaşadıklarında neler yapabileceğini düşünün.

Stand with me and have all the thrills of the modern world at your fingertips, or remain here and rule over the living dead for the rest of eternity.

Benimle ol ve modern dünyanın tüm nimetleri elinde olsun ya da burada kalıp sonsuza kadar bu yaşayan ölüleri yönet.

For that, you must pay. You shall walk for the rest of eternity without any memory of who you are, where you came from, or those you loved.

Bundan sonra sonsuza kadar nereden geldiğini, kim olduğunu ve sevdiğin insanları hatırlamadan yaşayacaksın.

Gone are the earthly pleasures, from now on you'll enjoy eternity.

Dünyevi zevklerin bitiyor artık.

"After time... To rule into eternity."

"Sonraki zamanda... sonsuza kadar hükmetmesi için."

Every journalist wants to cover a story... a story that will make them famous for eternity.

Her gazeteci iyi bir hikaye ister. Öyle bir hikaye olsun ki ömür boyu konuşulsun...

An eternity of misery and on and on.

Bir ömür boyu ıstırap vesaire vesaire.

Is this our home for the rest of eternity?

Ne?