Ethereal traduction Turc
101 traduction parallèle
"... transparent... almost ethereal..! "
"... saydam... neredeyse bir ruh gibi..! "
I'm not as ethereal as all that.
O kadar gizemli biri değilim.
Its sound now ethereal, holy,
Onun sesi şimdi, göksel, kutsal
- But I'm not sure I like being so ethereal.
- Ama ruh olmayi sever miyim bilmem.
It's as if some ethereal wave skimming over surfaces soaked up their visible emanations to shape them and give them form and then spread them like a perfume, like an echo of themselves, like some imperceptible dust, over every surrounding surface.
Sanki ; bedenleri okşayan bir rüzgar, onların ruh sızıntılarını emiyor ve bu emdiği sızıntılara şekil vererek insanların bir aksi gibi... onların fark edemedikleri hayali bulut gibi üflüyor dışarı.
" Hurled headlong down from the ethereal height,
"Semavi yükseklikten atılırken baş aşağı, paldır küldür..."
Phil, come on! You said that making love to me was like the ethereal union of two lost souls.
Hatırlasana Phil, benimle sevişmenin kayıp iki ruhun, ruhani birleşmesi gibi olduğunu söylemiştin.
- She's ethereal!
- O çok dünyevi!
It's as if some ethereal wave skimming over surfaces soaked up their visible emanations to shape them and give them form and then spread them like a perfume, like an echo of themselves, like some imperceptible dust, over every surrounding surface.
Sanki ; bedenleri okşayan bir rüzgar, onların ruh sızıntılarını emiyor ve bu emdiği sızıntılara şekil vererek, insanların bir aksi gibi,... onların fark edemedikleri hayali bulut gibi üflüyor dışarı.
By thinking... I don't just mean some mental, ethereal thing... but being with people... being with you is part of the thinking.
Düşünmekten kastım... yani şey aklî şeylerden ziyade, ruhanî şeyler..
It's really nice, but... the guys you like also tend to be on the ethereal side.
Bu hoş ama erkekler biraz da havadan sudan konuşmayı severler.
And her lighting has this ethereal quality to it.
Ve ışıklandırması fotoğrafa dünyevi olmayan bir hava veriyor.
All made me believe that before the end of winter with the ethereal silhouettes of the boats, and their sudden breakthroughs in the sky, with the lovers along the promenade, in the declining sun, and the hypocritical promise of the spring,
Her şey, bizi, kış gelmeden önce teknelerin gölgeleri üzerine vuran uykudaki güneşin anîden açmasını sağlayarak, âşıkları dışarı uğratan riyakâr baharın verdiği sözlere inanmaya itiyor.
I am a rich man, that is, deprived of the ethereal seat.
Ben zengin bir adamım. Yani cennette yerim yok.
Oh, the Ethereal Plains were chaotic with battle.
Oh, Semavi Gökyüzü kaosa itilmişti.
Not some ethereal thing out there to embrace humanity.
İnsanlık dışı bir şey değil.
No, more of an instruction book on how to reach this ethereal plane of existence.
Hayır, daha çok bir kullanma kılavuzu, şu farklı bir kutsal boyuta nasıl ulaşılacağını anlatıyor.
Lily says the first to make ethereal music were Debussy and Eric Satie.
Lily, bu tür ruhani müziği ilk yapan kişilerin... Debussy ve Eric Satie olduğunu söylüyor.
Surely, as an archangel, you are a creature of light, ethereal and pure.
Şüphesiz bir meleğin, ruhani bir ışığı ve saflığı vardır.
Ethereal, the impalpable, the ghost.
Göklere ait, kavranılmaz, ruhi.
Ethereal time-traveling demon....
Dünyevi olmayan zaman gezgini iblis...
The way you float around it, it really is an ethereal, kind of ghostly experience.
Boşlukta oradan oraya süzüldükçe insan kendini bir hayalet gibi hissediyor.
And it had an ethereal feel to it.
İnsanda semavi bir his uyandırıyordu.
The human heart is an ethereal web of contradicting emotions... impossible to decipher in all its complexity.
Çok çelişkili duyguları dolu bir organ... Karmaşıklığını çözmek bizler için neredeyse imkansız.
They're ethereal.
Bu fotoğraflar çok zarif.
And he had that sort of very "bluesy" sound but then also he had that other sound, that sort of spacey, very crystalline, almost ethereal quality.
Ve o blues benzeri sesiyle buna sahipti. Ama sonra farklı sesler denedi, uzaysı kristal ve dünyevi olmayan sesler.
You ethereal types with your big, swinging omniscience.
Siz yaşam dışı tipler ve yaşamla ilgili herşeyi bilmişlikleriniz.
Those eastern women ethereal bodies they make you sigh.
Mis kokulu vücutlara sahip bu doğulu kadınlar adama iç geçirtir.
He sees reality on the street every day... and how can he understand something as ethereal as art?
Sokaklarda her gün şiddeti görüyor. Sanat gibi ince bir şeyi nasıl anlayabilir?
Familiar ethereal and aromatic odor.
Yine O bildik, eter özlü koku.
Note in particular the luminosity of the skin tones, giving the young woman an almost... ethereal quality.
Cilt tonundaki belirgin parlaklık hissi, genç kadına neredeyse ruhani bir mizaç katmış.
It's kind of ethereal, huh?
Huzur verici.
What is important is that you each bring a distinct discipline... from the scientific to the more ethereal.
Burada önemli olan bilime çok duyarlı... bir şekilde yaklaşma biçiminizin ve disiplininizin olmasıdır.
- You know, airy, ethereal.
- Ulaşılmaz, havai gibi.
Style, grace, ethereal beauty.
Tarz, zarafet, ilahi güzellik.
In this restored panel from the second and final volume of Citizen 14 we begin to see a female presence, beautiful, ethereal, which he calls the Opalescence.
Yurttaş 14'ün ikinci ve son cildinden kurtarılan bu sayfada bir kadının varlığını görmeye başlıyoruz, güzel, ruhani, ona OpalIşıma ismini vermiş. ( Opal : Camsı volkanik bir kayaç )
She's ethereal, you know.
O ruhani olan, biliyorsun.
Against ethereal music.
Ruhani müzik sevmem.
I've heard from the ethereal netherworld, and they think this is an incredibly stupid idea.
Ruhlar aleminden haber aldım ve bunun çok aptalca bir fikir olduğunu söylediler.
Nobody was as fully aware of the properly traumatic dimension of the human voice, the human voice not as the sublime, ethereal medium for expressing the depth of human subjectivity, but the human voice as a foreign intruder.
Hiç kimse sesinin travmatik boyutunun tam olarak farkında değildir Sesi, insana ait öznelliği, derinliği ifade eden göksel,... yüce bir aracı olarak değil, yabancı bir davetsiz misafir gibi düşünürsek.
Convinced that these ethereal displays... are a real phenomenon... but unsure as to what's causing them... experts have honed in... on several possible explanations.
Bu belli belirsiz olayın bir bilinmeyen olduğunu kabul eden ancak nedenini henüz belirleyemeyen bilim adamları ve uzmanlar konuya birkaç muhtemel açıklama getiriyor.
Not exactly what I imagined after reading some of your more ethereal musings on cake-cutting theory, I gotta tell you.
Kek paylama teorisi üzerine bazı derin düşüncelerini okuduktan sonra bunu pek hayal etmemiştim.
Laura's fear is less ethereal.
Laura'nın fobisi biraz daha narin.
He might talk to someone from a higher ethereal plane.
Uhrevi alemden birisi ile konuşmak isteyebilir.
Ethereal.
Havalarda.
Ethereal doesn't mean anything.
"Havalarda" nın hiçbir anlamı yok ki.
It's where they killed the ethereal body when the poison reached their skulls.
Bedenleri ölse de kafatasları zehir yaymaya devam ediyor.
- An ethereal moonlight figure.
- Ruhani ayışığı figürü.
Massive snowfalls compress glacial ice so dense in some places only a single color of the spectrum is reflected... an ethereal blue... chilling and strangely beautiful.
Ağır kar yağışı buzulu sıkıştırır Bu bazı noktalarda o kadar yoğundur ki Renk tayfının sadece bir rengi yansır...
- No, the ethereal.
Hayır.
Ethereal runes.
Semavi yazıtlar.