Evenings traduction Turc
692 traduction parallèle
You'll have one hour to yourself each afternoon and your evenings after 7.
Her öğlesonu ve akşam 7'den sonra bir saat zamanın olur.
But what do the Vikings talk about in the evenings... when they come home from war and hunting?
İyi ama Vikingler savaştan ve avdan sonra akşam eve döndüklerinde ne konuşurlar?
I get awfully hungry in the evenings.
- Evet? Akşamları ben de çok acıkırım.
- It's the evenings that are so difficult.
- Zorluk yaşayanlar akşamlar.
Though he has walked home slower these last few evenings.
Şu son birkaç akşamdır daha yavaş yürüyor gerçi.
Where do you usually pass the evenings with your gentleman friends?
Erkek arkadaşınla genelde nereleri geziyorsunuz?
- Did Fabrini work evenings quite a bit?
- Fabrini akşamları sık çalışır mıydı?
- Could you swear that Mr. Fabrini was actually in his office working on those evenings?
- Bay Fabrini'nin o akşamlarda gerçekten bürosunda çalıştığına yemin edebilir misiniz?
It might interfere with his evenings.
Gece hayatı berbat olsun istemiyor..
Why, I'd feel like a cad, leaving you to spend dull evenings alone.
Evde tek başına kalınca sıkılırsın, ben de kendimi çok kötü hissederim.
We'd meet at a garden party, he'd call on me in the evenings... and we'd go for rides together, and then afterward we'd....
Açık hava partisinde buluşacaktık, akşamları beni arayacaktın... birlikte gezilere çıkacaktık, ve ondan sonra ikimiz...
The evenings were so long, there's nothing to do at Stolpchensee. Very well.
Stolpchensee'de kışları gecelerin çok uzun olduğundan ve yapacak pek bir şey olmadığından dem vurdu.
We spent many quiet evenings here together.
Burada, beraber birçok sessiz gece geçirdik.
How do you spend your evenings?
Akşamları ne yaparsın?
Now I know where you spend your evenings.
Akşamlarını nerde geçirdiğini şimdi anladım.
Miss Morelle, it will be necessary for Baron Latos to have his appointments during the evenings.
Bayan Morelle, Baron Latos ile olan randevularımızı... -... akşam saatlerine ayarlayın.
These girls spent evenings in the company of American servicemen.
Bu kìzlar gecelerini Amerikalì askerlerle geçiriyorlardì.
A few evenings each week, yes.
Evet, haftada birkaç akşam.
And you always spend those evenings with a friend in town.
O aksamlarï da bir Ç arkadaşla geçiriyorsunuz.
I won't be able to afford many more evenings like this.
Böyle geceleri karşılayamayacağım.
Dorian began to venture alone on warm summer evenings into surroundings which were strange to him.
Dorian daha once hic gormedigi tuhaf yerlere yerlere gitmeye başladı.
I grieve over them evenings.
Akşamları daha sakinim.
And when I come back we'll sit and knit in the evenings.
Geri döndüğümde ise oturup örgümüzü öreriz.
I look forward to these quiet evenings together, with your edifying talks on theurgic matters, the legerdemain of the apothecary.
Birlikte geçirdiğimiz o sakin akşamları özlüyorum, Senin ilahi konulardaki tadına doyulmaz sohbetini ve eczacılığın doyumsuz büyülerini.
Is this what you do for amusement in the evenings :
Akşamları eğlenmek için böyle mi yaparsınız?
I spent evenings with the girls from millinery school.
Şapka yapmayı öğrendiğim sanat okulundan kızlarla birlikteydim hep.
But I really lived for those evenings when you're alone. And I pretended that you're playing just for me.
Yaşadığımı, sizin yalnız kaldığınız ve sadece benim için çaldığınızı varsaydığım anlarda anlıyordum.
The evenings, his words... the rebellion that even this man did not have the courage to continue against his master's orders
Akşamlarıysa, o konuşmalarını... O konuşmalar ki, bendenizin dahi efendisinin emirlerine karşı koyma cüretini bulamadığı bir başkaldırıydı.
I don't remember all that was said over a hundred winter evenings
Yüzlerce kış akşamı boyunca söylenenlerin tamamını hatırlamıyorum.
We put in a lot of evenings here, Anna and I.
Anna ile ben birçok akşamımızı burada geçirmiştik.
She's sat with me evenings on end.
Ama o akşamları sürekli benimle evde kaldı.
Uh, before we say good-bye... - I'd like to tell you that your friendship has meant a great deal to me... and our evenings together, they've been wonderful.
Vedalaşmadan önce arkadaşlığının benim için çok şey ifade ettiğini ve birlikte geçirdiğimiz akşamların harika olduğunu söylemek istiyorum.
We reminisced about those evenings when you used to read your stuff aloud to us
Bize yazılarını yüksek sesle okuduğun zamanlardan bahsettik.
A few evenings later we were going to the house of one of the waxworks... for some bridge.
Birkaç gün sonra briç için mumyalardan birinin evine gidiyorduk.
Couldn't we work in the evenings?
- Akşamları çalışamaz mıyız?
I plan to keep working there evenings.
Orada akşamları çalışmaya devam etmeyi düşünüyorum.
Another thing I think you'll like is tree ripen-ripened fruit for dessert these mild September evenings.
Seveceğinizi düşündüğüm diğer bir şey de bu hafif Eylül akşamında tatlı niyetine yenecek üç olgun meyvedir.
What about the evenings You was with your mother
Annenle geçirdiğin gecelere ne demeli?
But he seems to be walking a little slower than he used... these last few evenings.
Ama sanki eskiden olduğundan daha yavaş yürüyor gibi bu son birkaç akşamdır.
Your mother, Marie, used to dance for me on evenings like these when it was quiet and still and the room was moonlit.
Annen, Marie, eskiden akşamları benim için dans ederdi her yer sessizleşmişken ve odaya hala ay ışığı doluyorken.
She has gone out a few evenings, alone.
Bir kaç gece dışarı çıktı, yalnız başına.
- There'll be other evenings.
- Bir başka gece geliriz.
In the evenings, we worked together.
- Akşamları birlikte çalıştık
So this is how she spends her evenings.
Demek gecelerini böyle geçiriyor?
My evenings were spent sewing buttons on gloves to earn a few extra centimes.
Geceleri fazladan para kazanmak için eldivenlerin üzerine düğme dikmeye başladım.
Since we have few friends, we spend most evenings in this room.
Çok arkadaşımız olmadığı için her geceyi evde, bu oda da geçiririz.
The evenings were getting warmer. Spring was in the air.
Artık akşamlar daha ılıktı, bahar kendini hissettiriyordu.
"Come visit us one of these evenings." That's what you told him.
"Bir akşam bizi ziyarete gelin." Ona söylediklerin buydu.
Just one of my silent evenings.
Sadece sessiz akşamlarımdan biri işte.
I try to imagine the evenings you spend together, what you say.
Birlikte akşamları nasıl geçirdiğinizi, neler konuştuğunuzu hayal ediyorum.
Tell me what he does with his evenings.
O adam akşamları neler yapar?