Every time i see you traduction Turc
489 traduction parallèle
I'm hungry. Every time I see you, you look better.
Seni her görüşümde daha da güzel görünüyorsun.
Every time I see you, I wonder if it's gonna be the last.
Ne zaman seni görsem bu son görüşüm diye endişeleniyorum.
You better keep away because every time I see you, I'll bop you.
Uzak dursan iyi olur, çünkü her gördüğümde sana vuracağım.
Every time I see you, you are more beautiful.
Seni her gördüğümde daha da güzelleşiyorsun.
Every time I see you, you're more beautiful than the last.
Seni her gördüğümde, bir öncekinden daha güzel oluyorsun.
You get lovelier every time I see you.
Sizi her gördüğümde daha güzelleşiyorsunuz.
Every time I see you, you're working a neck.
Ne zaman görsem birilerinin boynunu öpüyorsun.
Well, Tex, I... Every time I see you, you're up to your neck in zippers.
Şey, Tex, Seni her gördüğümde burnunu fermuarlara sokuyorsun.
Every time I see you, my heart sings.
Sizi her gördüğümde, kalbim şakıyor.
Just stay out of my sight, because every time, every time I see you,
Sadece gözüme görünme yeter, çünkü her seferinde, seni her gördüğümde,
You get more attractive every time I see you.
Her gördüğümde daha da çekici oluyorsun.
Every time I see you my desire burns up inside...
Seni her görüşümde, tutkum içimi alev alev yakıyor...
If not, I'll beat you up every time I see you Yes... I'm going
Gitmez isen, Seni gördüğüm her yerde kıçını tekmelerim tabii... gideceğim..
Christ : Every time I see you, you've got a glass in your hand :
Christ, seni her zaman elinde bir bardakla görüyorum.
Every time I see you, it just reminds me how much I do miss you.
Seni her gördüğümde..... ne kadar özlediğimi daha iyi anlıyorum.
Why does it snow every time I see you?
Neden seni her gördüğümde kar yağar?
Every time I see you you're buying chickens.
Seni her gördüğümde bir tavuk alıyorsun.
- Every time I see you you're...
- Seni her gördüğümde...
Every time I see you hit one in the air, you owe me 20 pushups.
Bir daha topu her havaya dikisinde hemen 10 sinav çekeceksin
Every time I see you.
Her geldiğinde.
My heart stops every time I see you.
Seni her görüşümde kalbim duruyor.
I'm practically tap-dancing every time I see you. Well, yes.
Seni her görüşümde kucak dansı yapıyor gibi oluyorum.
The doctors say now that with time and the right treatment there is every chance I'll see again. See you again.
Doktorlar, zamanla ve doğru tedaviyle tekrar görme şansım olacağını söylüyor..
I'll see you every time I come back.
Her gelişimde seni göreceğim.
Every time you look at me I can see it running over its slogans :
Bana her baktığında sloganlarına devam ettiğini görüyorum :
Every time you turn around, expect to see me...'cause one time you'll turn around, and I'll be there.
Ne zaman bilmiyorum ama yakalayacağım. Her döndüğünde karşında beni bulmayı bekle. Çünkü bir sefer döndüğünde orada olacağım.
I wanna see you again, every time I get liberty.
Seni yeniden görmek istiyorum, her izinli oluşumda.
No, it's just, recently, every time I see that award, it reminds me of that joke you read us.
Hayır, sadece bu günlerde ne zaman bu ödülü görsem bize okuduğun şu fıkra aklıma geliyor.
Every time you touch me, I see you in that compartment, standing over him, with a knife in your hand.
Bana dokunduğun her zaman, seni o kompartımanda elinde bıçakla onun başında dikilirken görüyorum. Benim unutabileceğimi mi sanıyorsun?
You must excuse me, but... every time I see a face with good bone structure... immediately I picture that face up on the screen.
Beni bağışlayın ama ne zaman iyi bir kemik yapısına sahip bir yüz görsem hemen onu beyazperdeye taşırım.
Boy, you know, every time I see Hole-In-The-Wall, it's like seeing it for the first time.
Evlat, biliyor musun... ne zaman Duvardaki Delik'i görsem sanki onu ilk defa görüyormuşum gibi geliyor.
That's not what I see every time I look at you.
Nedense sana baktığımda bunu göremiyorum.
Every time I come back here, I half expect to see you two gone.
Buraya her geldiğimde, ikinizin de gittiğinizi düşünmüşümdür.
It`s true, you may laugh, but every time I see a bee
Doğrusu, gülebilirsin, fakat ne zaman bir arı görsem...
You look more beautiful every time I see you.
- Merhaba.
I tell you, Renfield... every time I see her, I am more sure it's her.
Sana söylüyorum, Renfield... onu her gördüğümde, daha da emin oluyorum.
I guess it seems like every time you see me, I'm hassling'with some guy.
Beni ne zaman görsen bazı heriflerle didişiyor oluyorum.
Now, every time you see me I'm asking you for money.
Her zaman maddi destek konusunda arkamda oldunuz.
I just... wish we wouldn't argue every time I come to see you.
Sadece... seni görmeye geliyorum, tartışmaya değil.
Sam, I will think of you every time I see something scurry under the sink.
Sam, her lavabonun altına kaçan bir şey gördüğümde aklıma hep sen geleceksin.
Every time I ask her If he's sincere, why doesn't he take you home... to see the elders? She always says you're busy... running this clinic of your own
Madem çocuk ciddi seni neden evine ailesiyle tanıştırmaya götürmüyor diye sorsam sizin klinikte çok meşgul olduğunuzu söylüyor.
It's just that every time I see the two of you together, I go crazy.
- Ama sizi ne zaman birlikte görsem, çıldırıyorum.
Every time I'm reading a magazine, and I see something I think you might like and I say, "Peg, look at this," you know what you do?
Ne zaman bir dergi okusam ve senin beğeneceğin bir şey gördüğümde ve ben "Peg, şuna bak" dediğimde sen ne yapıyorsun, biliyor musun?
i don't see why you drag him to kansas city every time your sister gets lonely.
Kardeşin her yalnız hissettiğinde onu Kansas'a süreklemeni anlayamıyorum.
It's just that every time I've seen pictures of battlefield scenes and, uh, I always see the drummer boy lying dead next to his drum and, uh, if it's all the same to you, sir, I'd like to trade my rifle in for a drum.
Yani ne zaman bir savaş fotoğrafı görsem hep yanında davuluyla ölmüş bir davulcu görüyorum. Sizin için fark eden bir şey yoksa, davulumu verip tüfek almayı tercih ederim.
- I will never be close to a boy again - yeah I know what you mean every time I try to dial out I hear a clicking ok Nixon, paranoid much... the DA comes to see me at the beginning of summer
Bu sene neler olacak? Çok fazla ipucu vermeyeceğim. Ama neler olacağına kısaca bakabiliriz.
No, you see, what you don't realize... that every time I've won a case, they simply changed the law.
Hayır, bakın anlamadığınız şey. Her dava kazanışımda, bu davalar hukuku basit bir şekilde değiştirdi.
Every time you say something, you turn away or hunch your shoulder or get under the table so I can't see your lips moving.
Ne zaman bir şey söyleyecek olsan, arkanı dönüyorsun ya da masanın altına giriyorsun ki ben de senin dudaklarını görmeyeyim.
And I tell you what, Nicola, every time I look out that window and I see that rusty old caravan sitting there, do you know what it says to me?
Bir şey diyeyim mi Nicola pencereden dışarı bakıp, o paslı karavanı her görüşümde bana ne söylüyor, biliyor musun?
Every time I come see you, you're never in.
Seni her görmeye geldiğimde, burada olmuyorsun.
You know, every time I see those two escorting someone the next time I see this person is in my cemetery.
Biliyor musun... Ne zaman bu ikisi, birini götürseler... Götürdükleri kişiyi, fazla geçmeden mezarlığımda buluyorum.