English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Anglais → Turc / [ E ] / Evin

Evin traduction Turc

17,263 traduction parallèle
If there's one place you're supposed to feel safe, it's in your own home, right?
Güvende hissedeceğin bir yer varsa o da evin değil midir?
- I taste? - Never in the house.
Evin içinde asla olmaz.
Well, sir, maybe I know a little bit about what it's like to lose the lady of the house.
Evin hanımını kaybetmek nasıldır bildiğim içindir belki.
Homie, I don't like that the house is full of strangers all the time.
Homie evin sürekli yabancılarla dolu olmasından hoşlanmıyorum.
Make a wide and quiet loop around in front of the house.
Geniş, sessiz bir daire çizerek evin ön tarafına geç.
There's, like, five houses in this house.
Bu evin içinde beş ev falan var.
You live in a fucking nice area in a house that's...
Evin çok güzel bir muhitte.
- Your home? - What?
- Senin evin mi?
- I thought your place was a dump.
Senin evin çöplük olduğunu sanırdım bir de.
It's home.
Evin.
You've still got family, and you've still got a home.
Hâlâ bir ailen ve bir evin var.
The family that owned it gave it to the state in the'30s.
Evin sahibi olan aile, bu evi 30'larda eyalete bağışlamış.
Put him in the cell of the brownstone basement.
Onu taş evin bodrumundaki hücreye kapattım.
Nobody's getting near the house without us knowing.
Kimse evin yanına izinsiz yaklaşamayacak.
Even at 8 years old, he remembered the layout.
8 yaşında bile, evin düzenini unutmamış.
Yeah, it's a cool place, man.
Evet, evin güzelmiş, dostum.
Hey, the only ones that should be wondering the halls at this hour are grown ups.
Gecenin bu saatinde evin içinde ancak büyükler dolaşabilir.
How is $ 1.4 million only half of a three-bedroom house in Los Angeles?
Nasıl olur da 1.4 milyon dolar Los Angeles'taki üç yatak odalı bir evin sadece yarı fiyatını karşılar?
"Since we happen to be in front of your condo..."
"Madem senin evin önündeyiz..."
I really couldn't have that around the house.
Evin içinde gerçekten yapamazdım.
- I always thought this house was haunted.
Daima bu evin lanetli olduğunu düşündüm.
Mi casa is not su casa, comprende?
Benim evim senin evin değil, anladın mı? *
I mean, you were like Dorothy, you know, walking out the door of your house, and there's all those little midgets, and they're just givin'you candy.
Dorothy imişsiniz de, evin dışarısına çıkmışsınız ve etraftaki küçük cüceler size eker veriyormuş gibi.
It's just a bird hitting against the window.
Sadece evin penceresine çarpan bir kuştu.
Someone who was close to the family, someone who knew the layout of the house.
Ailesine yakın olan biri. Evin düzenini bilen biri.
When we were buying the property for Peter.. ... this logo was on one of the papers.
Peter için aldığın evin evraklarında bu logo vardı.
A garbage truck will pass by your house in less than three minutes.
Evin bahçesine 3 dakika sonra bir çöp kamyonu gelecek.
I can reset the odometer, park it in front of your place after work. But, hey...
Sayacı sıfırlar, işten sonra evin önüne bırakırım.
The press has surrounded the house.
Evin etrafı basınla dolu.
Back of the house is woods, so that's the new goal... to get to the backdoor in the kitchen.
Evin arkasında ormanlık alan var. Yani amacımız mutfaktaki arka kapıya ulaşmak olacak.
Home tastes splendid.
Evin tadı bir başka.
Daisy thinks she saw a man outside the house last night.
Daisy dün gece evin dışarısında birisini gördüğünü sanıyor.
Following up on the glass fragments, I've just spoken to a glazier who was called out to fix a broken window in a derelict house near Albert Bridge.
Cam parçacıklarıyla ilgili de, bir camcı ile konuştum. Albert Köprüsü yakınlarında harabe bir evin kırılan bir camını tamir etmek için aranmış.
Anyway, that doesn't explain why all the doors are locked and Mrs Danvers won't let anyone out of the house!
Yine de bu durum, bütün kapıların kilitli olmasını ve Bayan Danver'ın evin dışına çıkılmasına izin vermemesini açıklamaz.
The house in the background, a perfect tableau of prosperity and power.
Arkaplandaki evin tam bir iktidar ve refah tablosu.
Missus Jones was kind enough to notice the effort I've put in to elevating the decor of the house.
Bayan Jones evin dekoruna harcadığım emekleri fark edecek kadar nazik biriymiş.
Ah, well, the paramedics weren't called, so it's better than your average night in my house growing up.
- Sağlık görevlisi falan gelmedi. Bizim evin sıradan bir gecesinden iyidir yani.
I mean, the shame I'd feel when I walked past a house like this one, the looks I'd get from people like you.
Böyle bir evin yanından geçerken, senin gibi insanlar bana bakarken duyduğum utançtan bahsediyorum.
Your home's empty.
Evin bomboş.
I spoke to the landlord and it's available, should we want it.
Ev sahibiyle görüştüm. İstersek evin müsait olduğunu söyledi.
Yeah, anyway, so I was just looking at a place down the street, uh, knocking on some doors, seeing what people think of the neighborhood.
Evet, neyse, cadde boyunca bir kaç evin kapısına vurarak,... semtle ilgili fikir edinmek istedim.
But your home is with me now. It's...
- Ama artık evin benim yanım.
I'm the man of our house.
Bizim evin erkeği benim.
You will always have a home here.
Burada her zaman bir evin olacak.
I mean, is it just a coincidence that the loft tried to turn Aria into a s'more right after she arrived?
Sence tam o geldikten sonra evin Aria'yı pişirmeye çalışması sadece bir tesadüf mü?
Who owns the house?
- Evin sahibi kim?
Yes. Lian Yu is a place of Nexus just like your home.
Lian Yu da aynı evin gibi bir bağlantı noktası.
We're leaving. You find your own way home.
Biz gidiyoruz, evin yolunu kendin bulursun.
Stewie, who owns this place?
- Stewie, bu evin sahibi kim?
You know, I do have a life outside this house.
- Bu evin dışında da bir hayatım var.
So why don't y'all just stay indoors, play some board games, somethin'like that?
Neden evin içinde kalıp masa oyunları falan oynamıyorsunuz?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]