Evolving traduction Turc
498 traduction parallèle
It's an evolving stage.
Burada döner sahne kullanıyoruz.
During the following geological period, the Cretaceous, a creature somewhere between the marine reptiles and the evolving terrestrial animals was born.
Takip eden jeolojik dönemde Kretase çağında deniz sürüngenleri ile karada yaşayan hayvanlar arası bir yerde bir yaratık dünyaya geldi.
Some of these plants look completely modern. They'll stay the same until the present day. On the other hand, animals will keep evolving for millions of years.
Bazıları tüm yolları geçerek modern zamanlara kadar yaşamını sürdürdü, ama hayvanlar yolat boyu, çeşitli değişikliklere uğradı.
This inverted ministry is run by a Satan who has become increasingly powerful through the ages eternally rejuvenated, evolving, and increasingly human. Even spiritualized.
Bu tersine yönetim, çağlar boyunca gitgide güçlenen, ilelebet yenilenen ve gelişen, artarak beşerileşen, hatta maneviyat kazanan bir şeytan tarafından idare edilir.
Neutral elements,... weaving and binding together with decisive intensity,... evolving together towards an agreement both calm and disturbed.
Etkisiz unsurlar belirleyici bir yoğunlukla birbirine bağlanıyor ve geçiyor. Sonu sakinlik ve huzursuzluk olan bir uzlaşmaya doğru gelişiyor.
Everything is evolving ; everything is moving forward ; everything is changing.
Herşey gelişiyor, ileri doğru hareket ediyor. Herşey değişiyor.
Slavery evolving into an institution, with guaranteed medical payments, old-age pensions.
Kölelik kurumlaşmaya başlamış. Tedavi masraflarının garantisi, emeklilik maaşı.
I don't think we have the right or the wisdom to interfere, however a planet is evolving.
Bir gezegen nasıl evrim geçirirse geçirsin, karışmaya hakkımız yok.
You've spent 50 years evolving a propaganda system that'll change the truth it into what you want to hear
Hayatının 50 yılını gerçekleri senin istediğin yönde saptıran bir propaganda aracı geliştirmek için harcamışsın bir kere...
Yes, a slowly evolving general paralysis... with possible remissions
Ağır ilerleyen bir felç durumu... Geri dönüşü yok.
You're evolving into a new life form.
Yeni bir hayat tarzı için gelişiyorsunuz.
I'm evolving Through the drugs That you put down
Bana bıraktığın ilaçlar yüzünden değişiyorum.
Evolving, learning, searching.
Eviriliyor, öğreniyor, arıyor.
In Orion the Hunter, things are changing not only because the stars are moving but also because the stars are evolving.
Avcı Orion takımyıldızında sadece yıldızların hareketinden değil gelişiminden dolayı da bir değişim söz konusu.
When the light we see today from M31 left on its journey for Earth there were no human beings although our ancestors were nicely evolving and very rapidly, to our present form.
Bu gün M31'den bize ulaşan ışık yolculuğuna ilk başladığında dünya üzerindeki insanoğlu evriminin ilkel basamaklarındaydı ve hızla gelişiyordu.
Becoming a polyp attached to the ocean floor filtering food from the water and evolving little tentacles to direct food into a primitive mouth.
Polip olup kendilerini okyanus tabanına sabitleyip beslenmek için suyu filtre ettiler, daha sonra küçük uzantılar geliştirip besinleri direkt ilkel ağızlarına götürebilecek tentaküller geliştirdiler.
Meanwhile, the forerunners of the dinosaurs were also evolving in a different direction.
Bu arada ilk dinozorlar ise başka bir dalda evrimleştiler.
My defense was evolving and you guys got scared.
Savunmam iyi ilerliyordu, korktun.
I was evolving.
Kendimi geliştiriyordum.
I'm still evolving.
HaIa geIişiyorum.
" Is mankind evolving or is it too late?
" İnsanlık evrim geçiriyor mu, yoksa geç mi kaldık biz?
" Just remember that you're standing on a planet that's evolving
" Hatırlayın ki, durduğunuz gezegen, hani sürekli gelişen
You are evolving into a being that has never existed before.
İçinde bir yaratık geliştirdin,.. ... bu daha önce asla olmamıştı.
The intelligence factor is evolving.
Zeka faktörü giderek gelişiyor.
The program may be evolving faster than we thought.
Program düşündüğümüzden daha hızlı gelişiyor olabilir.
Well, in an evolving society...
Evrimleşen toplumda...
In an evolving society violence and narcissism replace...
Evrimleşen toplumda şiddet ve narsisizm... - Kapa çeneni!
And right now, I'm evolving a plan
Ve şimdi, bir plan geliştiriyorum...
It's evolving!
Evrim geçiriyor!
Growing up in the Universe partly means evolving from simple to complicated, inefficient to efficient, brainless to brainy.
'Evrenle Büyümek'kısmen basitten karmaşığa evrilmek demektir. Yetersizden yeterliye, akılsızdan akıllıya.
This you can think of as the first step towards evolving wings.
Bunu kanat geliştirmeye yönelik evrimde ilk adım olarak düşünebilirsiniz.
Snakes never have evolved wings but that's one possible pathway towards evolving wings.
Yılanlar kanat geliştirmemiştir, ama kanat evrimi için mümkün olan yollardan birisi de budur.
You might like to think to yourselves about possible solutions to that riddle. One thing you might think of is that it's not the same birds, perhaps the birds have been evolving during the same time as the insects have been evolving.
Bu bilmeceye kendinizce uygun olan çeşitli çözüm önerileri düşünüyor olabilirsiniz ; bunların aynı kuşlar olmadığını düşünebilirsiniz, ya da böceklerle kuşların aynı zaman zarfında evrim geçirdiklerini düşünebilirsiniz.
Co-evolution just means evolving together.
"Ortaklaşa evrim" birlikte evrilmek anlamına gelir.
That in itself is trivial, there's nothing much to it, it's very easy, but what it spawned was a whole new generation of software and software building upon other software, building upon other software, and so you build up a complete edifice of mutually working co-evolving software.
Fare, kendi başına oldukça önemsiz, küçük, kullanması çok kolay bir şey ve bu, başka bir yazılım üzerine bir yazılım geliştirilmesine ve o da başka bir yazılımdan gelişerek yeni bir yazılım kuşağının doğmasına sebep oluyor, böylece tam bir karşılıklı çalışan ortaklaşa evrim yapısı geliştirmiş oluyorsunuz.
Only now we're not gonna sprout extra limbs and wings and fins... because evolution itself is evolving.
Sadece artık ilave uzuvlar, kanatlar ya da yüzgeçler... filizlenmeyecek bedenimizde çünkü, evrimin kendisi de evrimleşiyor.
I'm talking about a... you know, evolving.
Gelişmeden söz ediyorum.
Captain, I believe the crew is de-evolving.
Kaptan, sanıyorum mürettebat geriye evrimleşiyor.
They're each de-evolving into earlier forms of life on their worlds.
Hayatın kendi dünyalarındaki bir aşamasına geri evrimleşecekler.
I'm a 50 kilobyte self-evolving neural network.
ben 50 kilobaytlık kendi gelişebilen sinirsel şebekeyim.
He's evolving...
Gelişiyor...
My God, he's evolving!
Aman tanrım, o gelişiyor!
Maybe what I'm saying is the world might be evolving the way a person evolves.
Belki de söylemek istediğim.. .. dünya da bir insanın evrimleştiği gibi evrimleşiyor olabilir.
The process of every living thing on this planet evolving over millions of years from single-celled organisms is "too easy"?
Bu gezegende yaşayan onca canlının, milyonlarca yıl içerisinde tek hücrelilerden bugünkü haline dönüşmesi mi çok basit?
I mean, you can literally see them evolving through time.
Yani, tam olarak bunların zamanla evrim geçirdiğini görebiliyorsun.
It's evolving.
Değişiyor
As long as this Angel keeps evolving, we have a chance.
Melek değişim yapmaya devam ettiği sürece şansımız var
We, too, are on a quest to better ourselves, evolving toward a state of perfection.
Biz de kendimizi iyileştirmek üzere bir arayışın içindeyiz. Mükemmellik safhasına doğru bir gelişme.
I swear, they are evolving right before my eyes.
Yemin ederim, gözlerimin önünde evrim geçiriyorlar.
We wouldn't have come this far if we hadn't been at each other's throats, evolving our way up, inch by inch.
Birbirimizin boğazına çökmeseydik, her savaşta biraz daha evrilmeseydik bu kadar ilerleyemezdik.
And they started evolving a lens and we did at a different time in history.
Bunu biz de tarihin farklı bir zamanında yaptık.