Expansion traduction Turc
942 traduction parallèle
Allows for my chest expansion.
Göğsümü gerebiliyorum.
Expansion.
Evlilik.
With a simple expansion of the chest muscles... I'll blow up the hook!
Kaslarımı gererek onu kıracağım.
By a simple expansion of the chest muscles, I'll blow up the hook.
Kaslarımı kullanarak, çengeli attıracağım.
Ladies and gentlemen, a chain and a hook, 0.5 cm thick, pure iron, stronger then steel, through an expansion... of my breast muscles...
Bayanlar, baylar.. Yarım santim kalınlığında bir çengel ve bir zincir saf çelikten. Demirden bile daha dayanıklı.
Well, sir, we have to consider expansion, you know, population increase.
Efendim, nüfus artışını göz önünde, bulundurmamız lazım.
We don't need to consider expansion.
Artışı boşver şimdi.
I was saying, this overwhelming force is caused by the sudden expansion of compressed oil vapor.
O korkunç kuvvetin içten yanmalı dizel motordan kaynaklandığını söylüyordum.
I formally denounce Councilman Nottola, whom you would now elect commissioner, as the principal figure in a group of unscrupulous businessmen who wish to redirect the expansion of the city to land entirely owned by them.
Ben, şimdi muhtemelen komisyon üyesi olarak seçeceğiniz Nottola'yı.. şehri, tamamına kendilerinin sahip olduğu topraklara.. doğru genişletmek isteyen bir grup vicdansız işadamının..
A natural expansion of the pelvis.
Pelvisin doğal olarak genişlemesi.
Ever since sir humphrey gilbert Opened up the northwest passage to cathay And the cabots'expansion in canada
Sör Humphrey Gilbert Cathay'a Kuzeybatı geçidini keşfettikten ve Cabot'ın Kanada'da yayılmasından sonra, ihracat hızlandı.
The president of the board of trade said he hoped this would mark a new era of expansion in world trade and a new spirit of cooperation between East and West.
Ticaret kurulu başkanı, konuşmasında bu anlaşmanın dünya ticaretinde yeni bir genişleme çağı ve Doğu ve Batı arasında yeni işbirliği olanakları açma umudunu ifade etti.
It means an expansion of at least 200.000 hectars.
- Ne? En az 200.000 hektarlık genişleme demek.
Let's run it through the computer for contrast expansion.
Hadi şunun büyümesini görelim. Ekrana ver.
To decide the problems economic of Japan, the army was in favor of the expansion for the Asian continent.
Ordu, ekonomik sorunları çözebilmek için gözünü, Asya topraklarına dikti.
The society founded on the expansion of alienated... industrial labor becomes, quite normally from one end to the other, unhealthy, noisy, ugly, and dirty as a factory.
Tüm çevresini yeniden sekillendiren toplum, bu tasarinin tüm boyutlarinin somut temelini olusturan araziyi sekillendirmek için kendi özel teknigini gelistirmistir.
Quite an expansion.
Çok başarılı.
Mayor, we'll set the wheels of economic expansion in motion!
Sayın Belediye Başkanı ekonomik büyümenin tekerleklerini harekete geçireceğiz.
Who was the last sultan of the Ottoman expansion?
Yükselme devrinin son padişahı kimdir?
- The Ottoman period of expansion.
- Yükselme devri.
That's the secret of expansion.
Genişlemenin sırrı.
This has caused resentment. He knew that from the moment you arrived here. You think only of the expansion of his world.
Oğlum, geldiğiniz andan itibaren sizi soktuğu ortamı yıpratmaktan başka bir şey düşünmediğinizi biliyor artık.
Economic expansion, fine.
Yani ekonomik gelişme, tamam.
The expansion of the Civil Service is the result of parliamentary legislation, not bureaucratic empire building.
Kamunun büyümesi Parlamentonun yasama yetkisinin bir sonucudur bürokratik imparatorluk binasının değil.
When combined with oxygen and a little heat... it will cause a rapid expansion.
Oksijen ve biraz isiyla birlesitiginde... hizli bir patlamaya yol acar.
This state, here and now, asks for development and expansion.
Bu devlet, an itibariyle, gelişme ve genişleme beklemektedir.
Economic expansion, it's the wealth of the community!
Ekonomik büyüme, toplumun refahıdır!
Maybe you haven't heard, since you live away from the village... but what this community needs is economic expansion!
Belki bilmezsiniz, şehirden uzaktasınız... Ama halkın ihtiyaç duyduğu şey, ekonomik büyüme!
What all French villages lack is... economic expansion!
Bütün Fransız köylerinde eksik olan şey, ekonomik büyüme!
And what is more, an economic expansion that will create jobs!
Ve dahası, bu ekonomik büyüme istihdam yaratacak!
I told you so, that I'd make your life hell, old fossils... and when you'll be at the cemetery, our community, having gotten rid of you deadweights will finally be able to spread the wings of economic expansion!
Size dememiş miydim, ha? Hayatınızı cehenneme çevirdim! Yakında mezarlığı boyladığınızda ve toplum sizin gibi fazlalıklardan kurtulduğunda
Territorial expansion?
Toprak talebinde bulunmak mı?
For this to happen, the male must have an erection, which means that blood flows to what are called expansion cells, which make the penis stand up... - And leave!
Bunun gerçekleşmesi için, erkeğin ereksiyon olması gerekir, bu da genişleme hücrelerine kan pompalanması demektir, ki penis kalkabilsin...
Expansion.
Genişleme.
Expansion of the pineal.
Beynin büyümesi.
In the process of expansion, humans met inhabitants of other systems, such as Sava and Seguru.
Yayılım sürecinde insanoğlu Sava, Seguru gibi başka sistemlerin sakinleriyle karşılaştı.
We'll make an expansion for a super market at this side.
Süpermarketin bu kısmını genişleteceğiz.
- Heat expansion.
- Isı yayılımı.
It can cause lung expansion, which can result in air in the bloodstream.
Akciğerde büyümeye, dolayısıyla kanda hava kabarcığına neden olabilir.
Expansion of the Federation...
- Kutulardan birisi kırılmıştı.
This is a matter of great consequence and potential global expansion.
Çok önemli ve küresel gelişmeyi ilgilendiren bir mesele söz konusu.
It's the heart and soul of an idea you hated : expansion in the Midwest.
Nefret ettiğin bir fikrin belkemiği : Orta Batıda genişleme.
Expansion is a positive reaction to the universe.
Genişleme, evren karşısında olumlu bir reaksiyondur.
Well, Sheila's in favour of expansion.
Bak, Sheila da genişlemeden yana.
About your expansion plan, I did some checking... and we can get some tax breaks if we put up a facility in the Midwest region.
Senin genişleme planınla ilgili olarak biraz inceleme yaptım... ve eğer Orta Batı bölgesinde bir tesis kurarsak, vergi indirimi alabiliriz.
"Expansion is the future of our country and only cowards fear and oppose it."
"Genişleme ülkemizin geleceğidir. Sadece korkaklar korkup buna karşı gelebilir."
Now, the opportunities for expansion are virtually nil... and the buyer has offered us a most attractive price.
Hala tek yaptıkları veranda koltukları. Esasen kendilerini geliştirme olanakları, sıfır... alıcı ise bize oldukça etkili bir fiyat öneriyor.
You have given us the resources we need for our expansion.
Yayılmamız için ihtiyacımız olan kaynakları bize verdiniz.
Of course they send him back to Africa. Fame, power, conquest, the expansion of the empire...
Elbette ki onu Afrika'ya gönderdiler.
With this expansion project, we and the entire governing committee can appear before our fellow citizens in the upcoming elections certain that, once again, they will not deny us the trust that has allowed us for years to garner a majority on the city council.
Önümüzdeki seçimlerde bizler ve bütün idare heyeti, .. vatandaşlarımızın karşısına.. .. bu gelişim projesi ile çıkacağız ve böylece..
Three : expansion.
Üç : genişleme.