Eyeglasses traduction Turc
120 traduction parallèle
- For throwing away his eyeglasses.
- Gözlüklerini attığım için.
I want you to know that I can still thread a needle without my eyeglasses... and still occasionally do a soft-shoe shuffle.
Bilmenizi isterim ki, ben hala ipliği iğneden gözlüksüz geçirebiliyorum ve ara sıra step dansı yapabiliyorum.
You hid behind your eyeglasses that you don't even wear no more.
Gözlüklerinin arkasına saklandın. Zaten artık takmıyorsun bile.
Peddled about a thousand pairs of smoked eyeglasses to see it with.
Bunla seyredilir diye yaklaşık bin adet isli gözlük satmış.
Is it because of your eyeglasses?
Bu... gözlükleriniz yüzünden mi?
Your eyeglasses made those two deep impressions on the sides of your nose.
Gözlükleriniz burnunuzun kenarlarına iki derin iz yapmışlar.
I've never worn eyeglasses. 20 / 20.
Ben hiç gözlük takmadım. 20l20.
Could those marks be made by anything other than eyeglasses?
Gözlükler dışında başka bir şey bu izleri yapabilir miydi?
No one wears eyeglasses to bed.
Kimse yatarken gözlük takmaz.
You know, think of all the puppy dogs and mail carriers..... and eyeglasses that must've gone up.
Bilirsin, havaya uçurulan bütün köpek yavrularını, postacıları ve gözlükleri düşününce.
No charges if we take old men's eyeglasses?
Yaşlı adamların gözlüklerini bedavaya alabilir miyiz?
And eyeglasses.
Ve gözlük.
Eyeglasses off. All eyeglasses off.
Gözlüklerinizi çıkarın.
Take off your eyeglasses and return your seats to their upright position!
Tüm gözlükleri çıkarın. Gözlüklerinizi çıkarın ve koltuklarınızı dik konuma getirin!
Take off your eyeglasses and return your seats to their upright position.
Gözlüklerinizi çıkarın ve koltuklarınızı dik konuma getirin!
Do you wear eyeglasses or contact lenses?
Gözlük veya lens takıyor musun?
Young lady, tell us the truth... there's no shame in using eyeglasses.
Genç Bayan, bize gerçeği söyleyin... Gözlük kullanmak utanılacak bir şey değil.
I use eyeglasses all the time.
Her zaman gözlük kullanırım.
- Yeah, my eyeglasses.
- Evet, gözlüklerim.
It had the leather helmet of World War II e the eyeglasses e I remember it, because it had a very great mustache e when flying baixinho, it it smiled and it looked at for the ship e flied for the hangars when it released the first bomb.
Pilot, deriden yapılma bir kask ve uçuş gözlüğü takmıştı. Kalınca kestiği bıyıkları vardı. Üstümüzden uçarken gülümsedi ve şöyle bir gemiye baktı.
with its eyeglasses, hostile eyeglasses looking at its pupil, Hitler e saying : "Our agreement of the last year he continues valid?"
Sert, düşmanca bakışlarla öğrencisine, Hitler'e dönerek "Geçen yıl yaptığımız anlaşma halen geçerli midir?" diye sordu.
Yes, sir, Mr. Habib's eyeglasses.
Evet, efendim, Bay Habib'in gözlüğü.
- What do you say, eyeglasses!
Niye efendim?
There were no eyeglasses at the crime scene.
Suç mahallinde gözlük yoktu.
Eyeglasses.
- Gözlük.
Her eyeglasses.
Onun gözlüğü.
- Eyeglasses...
- Gözlüğü...
When we're ready, we'd like you to remove your eyeglasses and shoes and place your head between the knees.
Hazır olduğumuzda, gözlüklerinizi ve ayakkabılarınızı çıkarın ve başınızı dizlerinizin arasına alın.
Those eyeglasses...
Bu gözlükler...
That report was taped on a piece of crystal the size of a dime hidden in a pair of eyeglasses.
O rapor minik bir kristale kayıtlıydı. Bir gözlükte gizliydi.
Those eyeglasses they wouldn't be a tape recorder like the ones Sally Blake...
O gözlükler Sally Blake'inkiler gibi kayıt cihazı değildir umarım.
She settles back to await Carlotta's return, unaware that she has inadvertently dropped the eyeglasses into the make-up case, glasses she had taken from Ellis, her maid.
Carlotta'nın dönüşünü beklemeye koyulur. Makyaj kutusuna gözlüğünü bıraktığının farkında değildir. Bu gözlükleri oda hizmetçisi Ellis'ten almıştır.
When at last we parted company, he presented me with his eyeglasses.
Nihayet yollarımız ayrıldığında bana merceklerini verdi.
" At times children could not afford eyeglasses or milk or clothing.
" Bazen çocukların gözlük, süt, giyecek alacak paraları olmazdı.
Before you do, remove your eyeglasses and your shoes...
Bu işlemdem önce gözlük ve ayakkabılarınızı çıkarınız...
- Mr Tipton, I see you wear eyeglasses.
- Bay Tipton, gözlük kullanıyor musunuz?
Would you care to show those eyeglasses to the jury, please?
Sakınca yoksa, gözlüklerinizi jüriye gösterir misiniz?
You were 50 feet away, you made a positive eyewitness identification, and-and-and yet you were not wearing your necessary prescription eyeglasses.
15 metre uzaktaydınız, görgü tanığı olarak teşhiste bulundunuz, an-an-an... ancak kullanmanız gereken reçeteli gözlüklerinizi takmamıştınız.
He likes your eyeglasses.
Gözlüğünü beğendi.
Free trains, free eyeglasses, free condoms?
Bedava trenler, bedava gözlükler. bedava prezervatifler.
- Eyeglasses.
- Gözlüğün var.
I seem to have misplaced my eyeglasses.
Gözlüğümü kaybettim galiba.
Do you still have my eyeglasses?
Gözlüklerim hala sende mi?
The big new accessory with eyeglasses seems to be that strap that connects so you can take them on and off which I don't get because if you have glasses, isn't that because you need to wear glasses?
Yeni gözlük aksesuarlarından biri zincir. Böylece gözlüğü çıkarıp takabiliyorsunuz. Hiç anlamıyorum.
I have a friend, wears eyeglasses, no prescription because he thinks he looks more intelligent.
Bir arkadaşım var, gözlük takıyor, ama reçetesi yok çünkü gözlüğün kendini daha zeki gösterdiğini düşünüyor.
I can see everything with my x-ray onion eyeglasses.
X-Ray soğan gözlüklerimle herşeyi görebilirim.
I noticed your eyeglasses.
Gözlük takıyorsun.
His eyeglasses.
Gözlüğü.
Eyeglasses on the floor.
Gözlükleri yere düşmüş.
All eyeglasses off.
Tüm gözlükleri çıkarın.
- Which one of you has broken my eyeglasses?
Oh be!