Fairies traduction Turc
921 traduction parallèle
My thimble! The fairies had taken it there!
Perilerin oralara kadar götürdüğü yüksüğümü!
It's the fairies.
Periler olmasın.
Any guy that puts his dough on him just naturally believes in fairies.
Ona para yatıran adam doğal olarak perilere de inanıyordur.
Where do fairies live?
Periler nerde yaşar?
- Fairies are at the bottom of my garden.
- Bahçemin dibinde periler var.
Their most honored and exalted excellencies, the Three Good Fairies!
Şerefli ve soylu ekselansları üç iyi yürekli peri.
While deep in the forest in a woodcutter's cottage, the good fairies carried out their well-laid plan.
Ormanın derinliklerindeki oduncu kulübesinde iyi yürekli periler, planlarını başarıyla uyguladılar.
On this, her sixteenth birthday, the good fairies had planned a party... and something extra special for a surprise.
Bugün, onun onaltıncı doğum günü, iyi yürekli periler, çeşitli sürprizler, ve bir parti yapmayı planladılar.
There's a tree called Ladies "Tree or Fairies" Tree.
Bayanların, "Ağaç ya da Peri" dedikleri bir ağaç vardı.
But I never saw any fairies.
Ama hiç peri falan görmedim.
Did they talk to you under the Ladies'Tree or Fairies'Tree mentioned earlier?
Seninle, daha önce bahsettiğin "Ağaç ya da Periler" ağacı altında konuştular mı?
" The Queen of the Fairies sends you this.
" Bu daveti size Peri Kraliçesi gönderiyor.
If the Queen of the Fairies had so little regard for you and Sophie, she would not have appointed to meet you here.
Peri Kraliçesi sizin aşkınızı önemsemeydi sizinle burada görüşmezdi.
I gotta go sit in Greenwich Village with a bunch of fairies?
İçki içmek için Village'a gidip ibnelerle mi oturmam lazım?
And the two fairies?
Ya şu ibneleri?
- We're going to be fairies and butterflies.
- Kelebek ve peri oluyoruz biz de.
She is the fairies'midwife, and she comes in state no bigger than an agate-stone on the forefinger of an alderman, drawn with a team of little atomies, athwart men's noses as they lie asleep.
Belediye Kurul üyesinin parmağındaki akik taşından da küçük olan yaratıkların çektiği arabasıyla gelir. Uyuyan adamların burunları üzerinde gezinir.
She says she would be get well again if children believed in fairies.
Çocuklar perilere inanırlarsa tekrar iyileşeceğini söyledi.
- Do you believe in fairies?
- Perilere inanıyor musunuz?
Do you believe in fairies?
Perilere inanıyor musunuz?
He has demons, fairies, angels.
Onun cinleri, perileri, melekleri var. Okuyup üfledi mi, tamam.
He called all demons and fairies. He's expecting information.
Şimdi bütün cinleri perileri seferber etmiş onlardan haber bekliyor.
What are you, a couple of fairies, or something?
Siz homoseksüel falan mısınız, ya da öyle bir şey?
It's been a long time since I run across fairies in baseball.
Beyzbolda ilk kez homoseksüellere rastladığımdan bu yana çok zaman geçti.
I can't be in a playpen with fairies.
Çoluk çocukla oyun oynayacak halim yok.
Even talented fairies.
Bu çocuklar çok yetenekli olsa bile.
" It will be that the release, that she seems too much wonderful, a story of fairies, some time will happen?
"Daha çok bir peri masalına benzeyen, özlemle beklediğimiz ve hâlâ mükemmel görünen özgürlüğe kavuşabilecek miyiz?"
Nobody but fairies goes into advertising.
Homoseksüeller dışında kimse reklamcılık sektörüne girmez.
- Bunch of fairies, Liverpool.
- Bir avuç ibne hepsi.
You homo fairies dancing in there?
İbneler, orada dans mı ediyorsunuz?
And mostly they are fairies, too.
Çoğunluğu da eşcinsel.
Anyway, mostly they are fairies.
Çoğu eşcinsel zaten.
And the fairies.
Bir de oğlanlar.
What kind of a revolution - do the fairies want?
Oğlanlar ne tarz bir devrim istiyor ki?
Whores, skunk-pussies, buggers, queens, fairies, dopers, junkies.
Fahişeler, hırsızlar, uğursuzlar, ibneler, hapçılar, keşler.
A bunch of goddamn fairies?
Ne idüğü meçhul erkek bozuntuları mı?
Then, in the good lands... they came back, arising from their long sleep... fairies, elves, dwarves... the true ancestors of man.
Sonrasında temiz topraklarda insanlığın gerçek ataları... periler, elfler ve cüceler uzun süren uykularından uyandılar.
Delia, queen of the fairies... was presiding over the feast of plenty... celebrating 3,000 years of peace.
Perilerin kraliçesi Delia barış içindeki yaşamlarının... 3000. yılına ithafen yapılan festivale başkanlık etmekteydi.
At first, the fairies were puzzled.
İlk başta periler şaşırmıştı.
One of the older fairies ventured inside the house.
Yaşlı perilerden birisi eve girmeye cüret etti.
Those lousy, stinking, yellow fairies!
O alçak, kokuşmuş namussuz periler!
Elinore said good-bye to her father and then the other fairies of her kind.
Elinore babasını son yolculuğuna uğurladı ve sonra perilere veda etti.
Peace is taking us towards the mountain fairies'domain.
Peace bizi perilerin arazisindeki dağa doğru götürüyor.
Coming from Mr. Nice guy here... those fairies must be something else.
Bay Mükemmel insana göre... bu periler hayret verici olmalı.
Bad fairies.
Kötü periler.
Elves and fairies are bad-blood cousins.
Elf'ler ve periler düşman kuzenlerdir.
I'm Sean, leader of the Knights of Stardust... protectors of Dolan, king of the mountain fairies.
Ben Sean, Stardust şövalyelerinin... Dolan koruyucularının lideri ve dağ perilerinin kralı.
The fairies have taken her into the mountain.
Boş ver şimdi, Elinore'u bulmalıyız.
I can remember back... All the fairies were so good...
O zamanları iyi hatırlıyorum... bütün periler o kadar iyiydi ki...
He opens the last door and finds his mother, surrounded by fairies.
O son kapıyı açar ve annesini görür, perilerle çevrilidir.
Is this a garden of fairies?
bu bahçe perilerinmi?