Falling apart traduction Turc
1,242 traduction parallèle
A marriage is falling apart.
Bir evlilik dağılıyor.
His whole world's falling apart.
Dünyası yıkıIıyor.
Our play is falling apart at the seams!
Piyesimiz resmen yıkılıyor.
One of the soccer goals is falling apart.
Futbol kalelerinden biri yırtıldı.
It seemed like no matter what had happened or how bad the day had been or how much I thought I was falling apart... -... nothing could get to me in there.
Ne olursa olsun, gün ne kadar kötü geçmiş olursa olsun, moralim ne kadar bozuk olursa olsun orada hiçbir şey bana ulaşamaz gibiydi.
I swear, this whole family is falling apart. Yes!
Yemin ederim ki, bütün aile bölünüyor
Hmm. I can see the house is falling apart without me, so here's the new order.
Ailem bensiz dağılmak üzere.
This place is falling apart.
Burası yıkılıyor.
♪ Now I'm only falling apart
Ama birden ayrı düştük.
I was 15 and my life was already falling apart.
1 5 yaşındaydım ve dünyam aniden parçalanmaya başladı.
Think your boy Roger's gonna do it now that he's falling apart?
Senin eleman Roger alt üst olduğu bu durumda yine yapabilecek mi?
Your marriage is falling apart and so are you.
Leon, sen de evliliğin de tükeniyorsunuz.
He'd written a novel titled "Eclipse" about a marriage falling apart.
Parçalanan bir evlilik hakkında Tutulma isimli bir roman yazmıştı.
The flower hoopah is falling apart.
Bahçe kapısı yıkılıyor.
We're so rotten, we're falling apart.
O kadar yolsuzuz ki, parçalanıyoruz.
This is always falling apart.
Her zaman parçalanıyor.
This pod is falling apart.
Bu modül dökülüyor.
But now I'm only falling apart
But now I'm only falling apart
Her old bag is falling apart, so she was gonna get a new one.
Eski çantası berbat durumda, zaten yeni bir çanta alacak.
I'm living on disability... because I can't leave my house without falling apart.
Özürlü yardımıyla yaşıyorum.
I'm keeping on good terms with him because it's all falling apart here.
Onunla aramı iyi tutuyorum çünkü buranın cılkı çıkmaya başladı.
Then this new one, Bob... he starts falling apart, and- -
Bu da yenisi, Bob...
There's times for falling apart, and there's times for getting funky.
Ayrılmak için ve tehlikeye atılmak için bazı zamanlar vardır..
My life was falling apart.
Hayatım paramparçaydı.
Whole family's falling apart.
Ailede herkes kendi havasında.
- All this stuff falling apart.
- Bu aletler paramparça.
The alliance is falling apart, Ramon.
Müttefikler parçalanıyor, Ramon.
She's falling apart.
Helena onunla yaşamak zorunda.
Captain, I kept the a.I.s in this camp from falling apart for over 300 years by giving them a choice- - to be soldiers or to be slaves.
Bu kamptaki yapay zekalara bir seçim şansı verdim. Böylece 300 yıl boyunca dağılmalarını önledim. Asker ya da köle olma şansı.
Just that whenever the subject of my parents comes up I seem to have this really annoying habit of falling apart.
Ne zaman ailemden söz açılsa darmadağınık olmak gibi sıkıcı bir sorunum var.
Nobody's tough when your life's falling apart.
Kimse hayatı paramparça oluyorsa güçlü değildir.
Their equipment's falling apart.
Ekipmanları dökülüyor.
It's kind of falling apart here.
- Burası biraz dağılmış gibi.
Do you think the porch is falling apart, or do you weigh a ton?
Veranda mı parçalanıyor, yoksa sen mi bir ton oldun?
I'm falling apart here, Liz.
Sinirlerim bozuldu, Liz.
You're falling apart today, Clark.
Bugün dökülüyorsun.
It feels like this thing's falling apart.
Görünüşe göre bu şey dağılıyor.
Oh, my God, you guys, my whole world is just falling apart.
Aman Tanrım yahu, hayatım parçalanıyor çocuklar.
This whole city is just falling apart.
Bu devasa şehrin pek çok birbirinden farklı yeri var.
Meanwhile, the country Erzberger represented was falling apart, its cities swept by revolution.
Bu arada, Erzberger'in temsil ettiği ülke parçalanıyordu. Şehirlerinde devrim rüzgarları esiyordu.
It's why everything's falling apart!
Her şeyin dağılmasına o neden oldu!
I'm not having to look down much, I can see it happening right up here The Kasauli Tigers are falling apart and the children refuse to come down. They're scoring the baskets right up there in the air... teasing the grown ups all the way.
... burdan, aşağıda olanların ancak görebildiğim kadarını aktarabiliyorum Kasauli Kaplanları bir yana çocuklar bir yana düşüyor topu potaya basıp basket yapıyor adeta yetişkinlerle dalga geçiyorlar oyuna hakim oldular.
But now, that field is falling apart.
Şimdi ise bu alan yok oluyor.
You're mine for one night... and you're falling apart already.
Bir geceliğine benimsin... ve şimdiden dökülmeye başladın.
Age doesn't matter. He doesn't care that I'm old and sick and falling apart.
yaşlı olmamın fazla bir önemi yok.
Big macho exterior falling apart, Steve?
Büyük maçomuzun kolu kanadı mı kırıldı, Steve?
The material keeps falling apart. No!
Bu şey devamlı etrafa saçılıyor.
He's falling apart.
Kendini kaybediyor.
There's an old bridge falling apart, and the town's trying to save it.
Kasaba onu kurtarmaya çalışıyor
You are falling apart again.
Sen kopuyorsun.
Everything is falling apart.
Her şey mahvoldu.
apart 33
apartments 23
apartment 274
apart from that 81
apart from anything else 18
apart from 22
apart from you 38
falling 81
falling in love 63
falling down 16
apartments 23
apartment 274
apart from that 81
apart from anything else 18
apart from 22
apart from you 38
falling 81
falling in love 63
falling down 16