Fatigue traduction Turc
552 traduction parallèle
The astronomers show signs of fatigue after the rough trip they have just had.
Bu zorlu yolculuk nedeniyle, gökbilimcilerde yorgunluk belirtileri başlar.
The next morning, fatigue is the quartet's accomplice
Ertesi sabah, dört suç ortağı yorgundur.
- Pilot fatigue.
- Pilot yorgunlugu.
Here's a composite graph of Schneider indices in the cases of pilot fatigue.
Iste pilot yorgunlugu konusunda Schneider grafiginin indeksleri.
But when the fatigue becomes chronic, they're usually through.
Ama yorgunluk kroniklesirse, isleri biter.
I didn't want it known that he's been on the pilot fatigue curve lately.
Son zamanlarda pilot yorgunlugu egrisinde oldugu bilinsin istemedim.
Your Schneider hit the chronic-fatigue line this morning.
Schneider'ïn kronik-yorgunluk çizgisine dayandï.
He may be able to conceal his handwriting for an hour, two hours, maybe even longer, but as fatigue sets in, he will revert to his real handwriting.
El yazısını bir ya da iki saat gizleyebilir belki daha uzun süre ancak yorgunluk başlar başlamaz gerçek el yazısına dönecektir.
Your patients are all victims of combat fatigue.
Sizin hastalarınızın hepsi savaş sonrası ruhsal bozukluğun mağduru.
But the fatigue has been building for a while.
Ama çok uzun süredir çalışıyorlar.
We'll chalk it up to spring fatigue.
Seninkisine de bahar yorgunluğu diyelim.
No combat fatigue, no fever cases.
Ruhsal çöküntü, ya da yüksek ateşi kabul etmezler.
Oh, we've declared an armistice for tonight... out of respect for your battle fatigue.
Savaş yorgunluğunun hatırına bu gece ateşkes ilan ettik.
I think I am suffering from combat fatigue.
Sanırım çarpışma yorgunluğu içindeyim.
I want a fatigue detail tonight.
Bu akşam için ayrıntılı görev listesini istiyorum.
When he loved a scene, money meant nothing fatigue even less, his or anyone else's.
- Bir sahneyi sevdiği zaman para aklına gelmezdi onun yada başkasının yorgunluğu bile
You're on fatigue detail, not vacation.
Görev başındasın, tatil yapmıyorsun.
Or any other fatigue duty for that matter.
Ya da başka ayak işi yapmazdın.
They sent me home with battle fatigue!
Savaş yorgunluğu nedeniyle eve gönderdiler!
- Fatigue, poor thing.
- Zavallıcık biraz yorgun.
You got battle fatigue.
Savaş yorgunluğun var.
Battle fatigue.
Çarpışma yorgunluğu.
Though the body's worn out with fatigue, the mind works on.
Vucudu her nekadar bitkinse de, aklı yerinde.
Causing embarrassing fatigue of body... degrading experience for soul... et cetera, et cetera, et cetera.
Vücutta müthiş bir yorgunluk yaratıyor çok onur kırıcı bir tecrübe vesaire, vesaire, vesaire.
It may be nothing more than just mental fatigue.
Zihinsel yorgunluk dığında bir şey olmayabilir.
My fatigue is great.
Çok yorgunum.
When he shows fatigue, give him one of those.
Yorgun hissederse bunlardan bir tane ver.
Two extra days'fatigue duty.
Hizmetçi buraya girmez.
There was the fatigue and the cold of morning... in this much - traversed labyrinth, like an enigma that we had to resolve.
Bu oldukça zikzaklı labirentin içinde, çözmemiz gereken bir gizem gibi, tükenmişlik ve sabah soğuğu vardı.
Once again the fatigue of so many similarly passed nights.
Bir kez daha, birbirine benzer, geçmiş bir sürü gecenin bitkinliği.
You must make them understand you were suffering from battle fatigue.
Savaş yorgunluğundan bitkin düştüğünü açıklamalısın onlara.
Sorry to fatigue you even more, but may I trouble you with a question?
Seni daha da yorduğum için bağışla, ama bir soru daha sorabilir miyim?
He inflicted unauthorised personal punishment of a vile nature after Obara dropped out from sheer fatigue.
Obara yorgunluktan bitap düşüp, yarı yolda kaldığı için ona yetkisi dâhilinde olmayan çok çirkin bir ceza verdi.
Soldier, fatigue detail.
Asker, kışla hizmeti.
Looks like you're getting combat fatigue.
Savaş yorgunu olmalısınız.
Ten years ago, I gave up, out of fatigue or boredom.
On yıl önce vazgeçmiştim, sıkıntı ve yorgunluktan tükenmiştim.
The eighth weight corresponds to the fatigue of 48 of our soldiers.
Sekiz ağırlık bizim 48 askerimizin gücüne bedeldir.
Just shock and fatigue and the after effects of smoking.
Sadece şok, yorgunluk ve sigara sonrası etkiler.
We were not able to cope with it, the fatigue, the drowsiness.
O yüzden uykusuzluk ve halsizliğin üstesinden gelemiyorduk.
Inducing fatigue and drowsiness.
- Uykusuzluk ve halsizliğin sebebi de bu.
1 ) ACCIDENT DUE TO FATIGUE 2 ) SILENCED BY THE MOB
1 ) YORGUNLUK NEDENİYLE OLMUŞ BİR KAZA 2 ) MAFYA TARAFINDAN SUSTURULMA
A profound sense of fatigue.
Çok derin bir yorgunluk hissi.
I'm worn out from sorrow and fatigue.
Keder ve yorgunluktan yıpranmış biriyim.
It must be fatigue...
- Bu gün gerçekten çok yoruldum...
Now, you really must try to understand... that fatigue mentale- -
Bakın, bunu gerçekten anlamalısınız Zihinsel olarak iyi durumda değiliz -
Get me Wilson's Metal Fatigue And Stress Engineering.
Bana Donaldson'nun Metallerin kristal yapısı ve Wilson'un Metal Yorulma ve Gerilme Mühendisliğini getirin.
It's like metal fatigue.
Metalden tükenmek gibi bir şey.
I've only got my fatigue and the old army pistol.
Artık yalnızca yorgunluğum ve eski bir silahım var.
A crewmember is showing signs of stress and fatigue.
Mürettebattan bir kişi stres ve yorgunluk belirtileri gösteriyormuş.
Let me enter it in my medical records as simple fatigue.
Kayıtlarıma yorgun olarak geçirmeme izin ver.
Fatigué.
Yorgunluk.