Feel that traduction Turc
26,827 traduction parallèle
She should feel that someone's on her side.
Birinin onun yanında olduğunu hissetmeli.
I don't know how, but you could feel that, you know?
Nasıl yapacaktı bilmiyorum, ama bunu hissedebiliyordum.
I'm sorry you feel that way.
Bu şekilde hissettiğin için üzgünüm.
I can see how you'd feel that way.
Nasıl böyle hissettiğinizi anlayabiliyorum.
Yes, well, I feel that I'm, uh, bridging the gap between the classical music, Beethoven, Mozart, and all those great masters, with, uh, robots.
Evet, ben klasik müzik ile, Beethoven, Mozart ve diğer bütün ustalar ile robotlar arasındaki boşluğa bir köprü kurduğumu düşünüyorum.
The thing that's important for me is the guest has... the a-ha moment, where they feel that they've "discovered" something.
Benim için önemli olan şey konuğun... hah anı. Bir şey keşfettiğini hissetmesi.
Often, I feel that people overcook the shrimp in general, you know, and they just kind of lose what the shrimp is about.
Bence insanlar genelde karidesi fazla pişiriyorlar... ve karides anlamını kaybediyor.
He said, "I thought of you when I painted this painting, and it's how I feel that you evolved as a woman, and..."
"Bu tabloyu yaparken seni düşündüm" demişti. "Ve bir kadına dönüşmenin bende yarattığı duyguları ve..."
I feel that you and I are kindred spirits.
Benzer ruhlarımızın olduğunu düşünüyorum.
- Mm-hmm. - I'm hearing you, and I know you feel certain of this, but I think that this is your thing.
Demeye çalıştığın şeyi anlıyorum, bundan emin olduğunu biliyorum ama bence kafanda kuruyorsun.
Now, once you've connected with everybody, at that point- - You feel you're home.
Şimdi hepsiyle kenetlendiğin zaman işte o an kendini evinde hissediyorsun.
So, I feel like I need to support him in that.
Ben de bu konuda ona destek çıkmam gerektiğini düşünüyorum.
And the mere fact that you were even thinking of turning down this amazing gig because you feel sorry for me means you don't love me.
Ayrıca bana üzüldüğün için bu harika işi terk reddetmeyi düşünmüş olman bile beni sevmediğin anlamına geliyor.
I feel like eating french-fries, or curry-rice... Things like that...
Canım patates kızartması ya da körili pilav istiyor.
I feel somewhere you too believe, that he is doing the right thing.
Bir yerde onun doğru yaptığını düşündüğünü, hissediyorum.
But I feel it only fair to tell you that Caroline will shortly be engaged to Lord Coniston, eldest son of Earl Windermere.
Fakat Caroline'nin yakında Earl Windermere'nin oğlu Lord Coniston ile nişanlanacağını söylemeyi gerekli hissediyorum.
And those that were left behind would feel their loss the most.
Arkada bıraktıkları yokluklarını en çok hissedenlerdi.
Mm. That feel good?
İyi geldi mi?
Say that every day you didn't feel something shatter inside you.. ... after you told Amar about me.
Amar'a benden bahsettikten sonra, her gün içinin paramparça olmadığını söyle.
I also feel guilty at allowing someone to take a risk that I myself could assume.
Bir de, benim alabileceğim bir riski başkasının almasına izin verdiğim için kendimi suçlu hissediyorum.
- That doesn't feel right. Don't push.
Kendine baskı yapma.
That feel like 220 grain to you?
Sence bu 14 gram mı?
That dog had clawed the walls, and would never feel anything for her owner.
Bu köpek duvarları tırmaladı, ve sahibine karşı hiçbir duydu beslemedi.
You feel better now that you got that off your chest?
Bunları söyledin de rahatladın mı şimdi?
Studies show that patients eat better, they sleep better, they have better recoveries, if they feel more control over their environment.
Çalışmalar çevre koşulları kendi kontrollerinde olduğunda hastaların daha iyi yemek yediğini, daha iyi uyuduğunu hatta daha çabuk iyileştiğini gösteriyor.
Would that make you feel better, if I breastfed ya?
Emzirmemi ister misin? Emzirsem kendini daha iyi, hisseder misin, peki?
How do you think I'm supposed to feel after I saw you with that chick, Lisa?
Nasıl hissedeceğimi sanıyorsun? Seni o piliçle gördükten sonra Lisa?
I think that maybe the information that you have is making you feel uncomfortable and I also believe that you do want to tell us.
Bence belki sahip olduğunuz bilgi Seni rahatsız ediyor ayrıca bize anlatmak istediğini düşünüyorum.
I don't feel comfortable answering this without my lawyer, just because I don't want to say something that you tie into something else, or you switch, or change, or whatever, but if there's something
Buna cevap vermeyeceğim Avukatım olmadan Çünkü bir şey söylemek istemiyorum
So, how do you feel about knocking that little boy in the head with your fist earlier?
Küçük çocuğun kafasına yumruğu daha erken vurma konusunda nasıl hissediyorsun?
You know, does it make you feel better that I'm an insensitive jerk?
Bak, benim hissiz bir puşt olmam senin daha iyi hissetmeni sağlıyor mu?
Doesn't feel like I can trust anyone anymore. Yeah, I know that feeling.
- Artık kimseye güvenebileceğimi sanmıyorum.
Morgan, I am sure that you did feel something.
Morgan, bir şey hissettiğinden eminim ama- -
I feel rotten I put you through that board of appeal bullshit.
Seni o kurula duruşma saçmalığı için getirdiğimden berbat hissediyorum.
Okay, your tone right now is really hostile, and I feel like you're attacking me for something that is equally your fault.
Tamam, ses tonun çok düşmanca, sanki bana saldıracaksın gibi geliyor. Senin de eşit hatan bir şey için.
'Cause I feel like, you know, you can do that'cause you're such a strong and powerful woman, and so beautiful...
Bana tek başına iyisin gibi geliyor. Çünkü öyle güçlü ve öyle dayanıklı öyle güzelsin ki...
It causes your brain to misinterpret certain inputs, and you actually have hallucinations that feel real, and, in most cases, very painful.
Beynin bazı verileri yanlış yorumluyor ve halüsinasyonlar gerçek hissi veriyor, genelde de bu çok acı veriyor.
Patrick's dead, Lydia's gone. I feel like a crazy confused failure talking to a Brit who keeps asking me questions that don't make sense! I am...
Patrick öldü, Lydia gitti, kendimi hep soru soran bir İngiliz'le konuşan deli ve başarısız biri gibi hissediyorum.
- The point is we have to stop doing all the things that we feel obligated to do and start doing the things that we want to do.
- Sonuç olarak zorunda hissettigimiz şeyleri yapmayı bırakıp istediğimiz şeyleri yapmaya başlamalıyız.
In fact, I'm going to apply for a new position there that I'm incredibly excited about and I finally feel ready for and, yeah, maybe you helped me learn to seize the day, but I will be seizing it at my own pace, thank you very much.
Hatta beni çok heyecanlandıran ve sonunda hazır hissettiğim bir pozisyona başvuracağım. Tamam, belki anı yaşamayı öğrenmeme yardım etmiş olabilirsin ama kendi yolumda yaşayacağım.
You can hold my cello if that'll make you feel better.
Eğer kendini iyi hissettirecekse çellomu tutabilirsin.
There's always been a bit of a misconception, I feel, that... we are growing things in test tubes and petri dishes.
Hep bir yanlış anlama olduğunu düşünüyorum... test tüplerinde, petri kaplarında bir şeyler yetiştirdiğimizi sanıyorlar.
I feel like that's our obligation.
Bunu yapmanın bir zorunluluk olduğunu düşünüyorum.
Usually, little kids feel weird about octopus, and I always liked things that nobody else liked.
Çocuklar genellikle ahtapotu sevmez... ben hep kimsenin sevmediği şeyleri sevmişimdir.
There was something that I didn't feel connected to.
Tam kendime uyduramadığım bir şey vardı.
I realized that living surrounded by rules can feel very restrictive.
Fark ettim ki... kurallarla çevrili bir yaşam... çok kısıtlayıcı gelebiliyor.
What did that feel like?
Nasıl bir hissettirdi?
I don't know, I feel like this is our chance - to unplug from that stuff, you know?
- Bence bu gibi şeylerden vazgeçmek için mükemmel bir fırsat.
Well, we think that they were in the foster care with him, that they would help him, you know, feel better after he'd been hurt.
Onunla birlikte kalan kızlar olduğunu düşünüyoruz, zarar gördükten sonra daha iyi hissetmesine yardımcı oluyorlardı.
How would you feel, D... if someone told you you'd done something like that, you can't remember it?
Birisi sana böyle bir şey yaptığını söyleseydi, ne hissederdin D. Unuttun mu?
That's how you're gonna feel every day.
İşte her gün o şekilde hissedeceksiniz.
that 10639
that's nice 2129
that's gross 203
that's enough 4716
that's it 18340
that's good 7000
that's great 6151
that's right 20311
that's all 8171
that's 10531
that's nice 2129
that's gross 203
that's enough 4716
that's it 18340
that's good 7000
that's great 6151
that's right 20311
that's all 8171
that's 10531
that's my boy 361
that's my girl 410
that's all i got 169
that's awesome 830
that's good to hear 161
that's cool 1334
that all started with a big bang 89
that's great work 19
that's my best friend 28
that'll be it 25
that's my girl 410
that's all i got 169
that's awesome 830
that's good to hear 161
that's cool 1334
that all started with a big bang 89
that's great work 19
that's my best friend 28
that'll be it 25
that's my sister 96
that's good to know 269
that's for sure 889
that doesn't seem fair 27
that's my baby 48
that's me 2273
that's my man 51
that is 2872
that's my line 54
that is so lame 16
that's good to know 269
that's for sure 889
that doesn't seem fair 27
that's my baby 48
that's me 2273
that's my man 51
that is 2872
that's my line 54
that is so lame 16