Ferry traduction Turc
1,620 traduction parallèle
This is an article on the singer Bryan Ferry, and when I read the article it was very much like so many of these others I had read, and I was like, oh man, how disappointing, how boring.
Burada şarkıcı Bryan Ferry üzerine yazılmış bir makale var ve makaleyi okuduğumda, daha önce okuduğum diğer makalelere çok benzediğini fark ettim. Tam bir hayal kırıklığı, ne kadar sıkıcı falan diyordum kendi kendime.
You went on the ferry?
Feribotla mı gittiniz?
Yeah. So what, we just take a ferry, just the three of us?
Ne yani, bir feribota mı bineceğiz?
Because they don't get some fucking mug to bring it in on the ferry.
- Sen nereden biliyorsun? Çünkü salağın tekine verip de feribotla getirtmiyorlar.
- I'm gonna dock the ferry with Michelle.
- Gemiyi limana Michelle'le sokacağım.
It was a fog bank. Container shipclipped the ferry.
Konteyner gemisi, feribota çarptı.
Ferry boatsdon't get in accidents.
Feribotlar kaza yapmazlar. Onlar güvenlidir.
We're gonna need the O.R. For the incomingfrom the ferry accident.
Ameliyathaneye ihtiyacımız var. - Feribot yaralıları geliyor. - Tamam.
Now dozens of peopleon that ferry boat died.
Feribotta, düzinelerce insan öldü.
All right, we'll make a bunch of trips and ferry the crew to one of the planets.
İyi, gider geliriz, mürettebatı bir gezegene götürürüz.
Well, she's pregnant and... there were hundreds of people on that ferry,
O hamile ve... Feribotta yüzlerce insan vardı,
I read on the board you're doing an internal fixation of the lumbar spine on a John Doe from the ferry crash, age 7.
Tahtada, bel omurlarına "internal fixation" yaptığın yazıyordu. 7 yaşında kimliği belirsiz feribot kazası yaralısıymış.
You were in the ferry.
Feribottaydın.
This ferry thing's bad.
Şu feribot olayı çok kötü.
On the ferry?
Feribotta?
She was run over on the ferry.
Feribotta ezilmiş.
No, see, when I pulled you out of that water at the ferry, I... you're...
Hayır, seni feribotun orda, sudan çıkardıktan sonra... sen...
A ferry capsized in the Irish Sea.
Bir feribot İrlanda sularında alabora oldu
Young mr. Liam Fletcher was on that ferry. He survived.
Genç bay Liam Fletcher o feribottaydı ve kurtuldu
The reason I'm so aware of this accident is because my wife Dana was also on that ferry.
Bu kaza ile bu kadar ilgili olmamın sebebi karım Dana'nın da bu feribot içinde olmasıydı
He actually owns the ferry company from the accident, but that's just a part of it. He owns an airline, a shipping company and 3 quarters of a soccer team.
Şu kazaya kurban giden feribotun şirketinin sahibi yalnızca bu kadar da değil Ayrıca bir hava yolu ve gemi nakliyat şirketi de var ve bir futbol takımının % 75'ine sahip
He lost his wife on that ferry, and I think researching the stuff just makes him feel connected to her somehow.
Karısını feribot kazasında kaybetmiş ve sanırım onu karısına bir şekilde bağlayacak şeyleri araştırıyor
We planned to go to Dublin on the ferry.
Feribotla Dublin'e bir gezi planımız vardı
Our plan was to meet on the ferry. I was delayed on the conference call.
Ertesi gün gemide buluşacaktık Ben konferansta çok kaldım
She got on the ferry, I didn't, and as it turns out, she was right to have had a bad feeling.
O feribota bindi ben binmedim Anlayacağınız O kötü hislerinde haklıydı
He feels a lot of guilt about not believing that you were psychic, letting you get on that ferry and not canceling it.
Kendini suçlu hissediyor senin yeteneklerine inanmadığı için o geziyi iptal edip senin o feribota binmene izin verdiği için
We didn ´ t make it to the ferry mommy... because Lucy had a seizure
Anne, feribota binemedik çünkü Lucy bayıldı.
We ´ re trying but they said the ferry is full
Deneriz fakat feribotta yer olmadığını söylediler.
This land and ferry boats are who you are.
Bu toprak ve şu feribotlar, olduğun kişi bu işte.
I'm selling the land. Ferry boats... crash.
Burayı satıyorum ve feribotlar da kaza yapıyor.
You see, I wore them on the ferry and they got wet so when I got to Yia Yia's, I hung them on the clothesline.
Feribota bindiğimde pantolon ıslandı ben de Yia Yialara gidince kurusunlar diye asmıştım.
I was feeling really adventurous, so I took the ferry
Eğer grup bunu istiyorsa... Evet ama sen istemiyorsan zorunda değilsin.
But you should've got that ferry this morning.
Ama bu sabah feribota binmeliydin.
Well, the next ferry isn't for three days.
Sonraki feribot üç gün sonra.
How could you choose between Bryan Ferry and David Bowie?
Bryan Ferry ve David Bowie arasında nasıl seçim yapılabilir ki?
Got off the ferry and didn't even stop to say hello.
Feribotla, ama bir uğrayıp da'Merhaba'bile demedi.
The Horse People have decided to give you mounts and directions to the River Snarl, where you can catch a ferry back to the Circle Sea.
At insanları size binek hayvanı vermeye... ve Arapsaçı Nehrine giden yolu göstermeye karar vermişler, oradan da Daire Denizine giden bir sandala binebilirsiniz.
It's a short ride hubwards to the ferry at the River Snarl.
Merkeze doğru kısa bir yolculukla Arapsaçı Nehrindeki sandala.
Right, who wants how to learn how to row a ferry to Ankh-Morpork?
Pekala, bir sandalın Ankh-Morpork'a nasıl götürüleceğini kim öğrenmek ister?
If the sniper's hitting someone on the ferry, you're gonna have to ask tall, blonde, and evil down there who the target is'cause there's no passenger list, and you got to buy a ticket on the day.
Keskin Nişancı, eğer feribotta birini vuracaksa,... hedefi, oradaki uzun boylu, sarışın şeytana sormalısın... çünkü yolcu taşımıyor, ve senin de o gün bilet alman gerekiyor.
Last ferry's in an hour.
Son feribot bir saat sonra.
At the Portsmouth ferry, there's a boatload of soldiers going to England on the 18th.
Portsmouth feribotunda İngiltere'ye giden bir gemi dolusu asker olacak.
- We'll get a ferry to Vancouver.
Vancouver'dan vapura binecegiz.
They're... - Yes, come on, Ferry!
- Evet, haydi Ferry.
I have to pick up a friend from the ferry.
Vapurla gelecek bir arkadaşı almam lazım.
I have to pick up guests from the ferry.
Vapurdan misafirleri almam gerekiyordu.
They'll be on the ferry... and should arrive just in time for the ceremony.
Vapura binecekler ve tam düğünden önce buraya getirecekler.
Ferry!
Vapur!
The ferry gets in at three.
Gemi 3'de geliyor.
I have a thingfor ferry boats.
Feribotlar benim için özeldir.
- Come on, Ferry.
Haydi, Ferry.