Fez traduction Turc
1,301 traduction parallèle
So, Fez, my mom says your appendix has to come out.
Annem apandisitinin alınması gerektiğini söyledi, Fez.
Fez loves his pills.
Fez haplarını seviyor.
Well, you're in luck, Fez.
Şanslısın, Fez.
My name is Fez.
İsmim, Fez.
- And remember, girls... this one's for Fez.
- Unutmayın, kızlar. Bu sefer ki Fez için.
This is your unlucky day, now that Fez's Angels are here.
Bugün senin şanssız günün. Fez'in melekleri burada.
I'm gonna blow up Fez headquarters.
Yoksa Fez'in karargâhını havaya uçururum.
Thank you, Fez.
Teşekkürler, Fez.
Fez, Fez, honey.
Fez, Fez, tatlım.
Fez?
Fez?
Fez.
Fez.
I never forget a fez.
Bir yüzü asla unutmam.
Fez, what's in the box?
Fez, kutuda ne var?
Fez! It's "Ted" Nugent!
Fez! "Ted" Nugent olacaktı!
Hey, Fez, you ever pull a rickshaw?
Baksana Fez, hiç fayton sürdün mü?
Your friend Fez has taken his love of dance to its logical conclusion.
Arkadaşınız Fez mantıklı bir karar vererek sevgilisini dansa götürdü.
Oh, my pet, most men are not Fez.
O, minnoşum, Birçok erkek Fez değildir.
Hey, uh, Fez... does that shirt come with its own bicycle pump?
Hey, Fez... Bu üstün bisiklet pompasıyla beraber mi satılıyor?
I actually want to talk about Fez.
Aslında ben Fezle ilgili konuşmak istiyorum.
Fez, why don't the women at ballet love you? I don't know.
Fez, baledeki kadınlar niye seni sevmedi?
Okay. Shh. Fez, if my dad finds out that we're going to Canada... uh, for beer, no less, he's gonna start killing people, okay?
Tamam Fez, eğer babam Kanada'ya gittiğimizi ve bira işini öğrenirse insanları öldürmeye başlayacaktır, anladın mı?
- I think I lost my green card. - Damn, Fez.
- Sanırım Yeşil Kartımı kaybettim.
Where's the last place you had it?
- Kahretsin Fez. Nereye bıraktın en son?
- All right, Fez.
- Tamam Fez.
Look, Fez just lost his green card.
Bakın Fez Yeşil Kartını kaybetmiş sadece.
We had to smuggle Fez.
Fez'i sokmak zorundaydık.
- Hi, Fez.
- Selam Fez.
Fez, stop ordering stuff.
Fez, bir şeyler ısmarlamayı kes.
It's not free, Fez.
Bedava değil, Fez.
- Fez, I don't know.
- Fez, bilmiyorum.
With best wishes from Hyde, Kelso, Fez and Jackie.
Hyde, Kelso, Fez ve Jackie'den en iyi dileklerle.
Okay, listen, Fez.
Tamam. Dinle Fez.
Wait, Fez!
Bekle Fez!
Okay, Fez, I got you some Valentine conversation hearts.
Pekâlâ Fez, senin için Sevgililer Günü konuşma kalpçiklerim var.
Fez, is there one in there that says, "Get a room"?
Fez, onların içinde "Odaya geçin!" de yazıyor mu?
- Oh, yes, Fez!
- Ben de Fez!
Fez, I am Derek.
Fez, Derek benim.
Fez, man, think about it.
Fez, adamım, bir düşün.
Fez, I know it's hard for a foreigner... to understand our complicated capitalist system.
Fez, biliyorum bir yabancı için... bizim karmaşık kapitalist sistemini anlamak zor.
- All right, Fez.
- Tamam, Fez.
Uh, well, that's easy, Fez.
Şey, bu kolay, Fez.
Fez, why would you stab me in the back like that?
Fez, neden beni bu şekilde sırtımdan bıçakladın?
Oh, Fez, I can't hold my feelings inside any longer.
Fez, artık hislerimi içimde tutamıyorum.
And it's not just us, Fez.
Ve sadece biz değil, Fez.
Fez, check it out.
Fez, şuna bir bak.
"Get out of my bathroom, Fez!"
"Banyomdan çık, Fez!" diyebildi.
Don't start with the sake jokes, Fez.
Sake şakalarına başlama, Fez.
See now, Fez, that's not honest.
Gördün mü şimdi Fez, bu dürüst değildi.
No more soda for Fez.
Fez için başka gazoz yok!
- Fez, do you need me to buy you another soda?
- Fez, sana yeni bir gazoz almamı ister misin?
- Hi, Fez!
- Selam Fez!