Fili traduction Turc
463 traduction parallèle
One morning I shot an elephant in my pajamas.
Bir sabah pijamalı bir fili vurdum.
According to you, one of them is enough to knock out an elephant.
Size göre, bir tanesi bir fili yere sermek için yeterli.
- No, we followed a dying elephant.
- Hayır, ölmek üzere olan bir fili izlemiştik.
I decided it now when I found you here hiding behind doors... the Great Dodsworth, great prowling elephant.
Seni, Büyük Dodsworth'u, kapalı kapılar ardında sinsi sinsi dolaşan fili bulduğum şu anda kararımı verdim.
For five weeks you've been touching that elephant for luck and now in five days, we get put out.
Şans getirsin diye beş gündür fili okşuyorsun ama beş gün içinde atılıyoruz.
- Please don't turn the elephant, Audrey.
- Lütfen fili çevirme, Audrey.
Hasn't Santa Claus brought the elephant yet?
Noel Baba fili getirmedi mi daha?
Now, you take the rogue elephant, for instance.
Mesela, sürüsünden kopmuş bir fili ele alırsak...
See that man-eating elephant.
İnsan yiyen fili görün.
You stole the elephant, didn't you?
Fili sen çaldın, değil mi?
What makes the elephant charge his tusk in the misty mist or the dusky dusk?
Fili zifiri karanlıkta hem de sisli havada saldırtan nedir?
The world's mightiest midget mastodon!
Dünyanın en güçlü minik fili!
And now, I present... the world's smallest little elephant... who will spring from this springboard... in one spring... to the top of this pyramid, waving his little flag... for a grand climax!
Ve şimdi karşınızda dünyanın en küçük fili. Tramplenin üzerinde yaylanacak ve tek sıçrayışta piramidin tepesine inip, bayrağı sallayarak muhteşem bir final yapacak.
The world's only flyin'elephant!
Dünyanın tek uçan fili!
You wanna make the elephant fly, don't ya?
Sen bir fili uçurmak istiyorsun, öyle değil mi?
- Could this carry an elephant like Simba?
- Bu şey Simba gibi bir fili taşır mı?
White queen's bishop, to white king's knight five.
Beyaz vezirin fili, beyaz şahın atına beş.
Oh, where was I on king bishop three?
Ah, şah fili üçte neredeydim?
The War Council at the village of Fili
Savaş Konseyi Fili Köyü
Her toy elephant was on the floor and she was...
Oyuncak fili yerdeydi, kız da...
Can't you see an elephant, or do I have to paint her red?
Bir fili bile görmüyor musun, yoksa onu kırmızıya mı boyamam gerek?
I send her for a doctor and she comes back with an elephant.
Onu doktora yollarım, doktor yerine bir fili alır getirir.
What're you trying to do, keep an elephant out of a job?
Ne yapmaya çalışıyorsunuz, koca fili yolundan çevirmeye mi?
You're the blind man who visits an elephant.
Fili elleyen kör adam gibisin.
Not like elephants from today. It had tusks growing from its lower jaw.
Bu biraz farklıydı - üçüncü zaman fili, dişleri alt çenesinde büyüyen, kimi dişleri bizimkiler gibi olmayan yukarıdan aşağıya büyüyen dişler.
It is I who found the three-headed woman for Barnum and the only elephant who can play "Sur le pont d'Avignon" on the piano.
Barnum için üç kafalı kadını ve piyanoda "Sur le pont d'Avignon" u çalan fili bulan benim.
Get that elephant out of there!
Fili dışarı çıkarın!
Tell him to embellish him.
Söyle ona fili güzelce süslesin.
- Philia.
- Fili.
Can I keep the baby elephant anyhow?
Bebek fili ben besleyebilir miyim, gene de?
I'm so hungry I could eat a whole elephant.
O kadar açım ki... bir fili yiyebilirim.
- The pustet one elephant away.
- Bir fili bile öldürür.
All you have to do is get the goats and an elephant into the cars.
Yapmanız gereken keçileri ve fili arabaya bindirmek.
- Getting the elephant into the car?
- Fili kamyona yükleyemediniz mi?
I was afraid you were going to have to shoot him.
Boğa fili vurmak zorunda kalacağından korktum.
Knight takes bishop.
At fili alır.
Knight... takes bishop.
At... fili alır.
If she'd had an elephant up there...
Eğer kızın orada bir fili olsaydı...
- You wanna see the elephant?
- Fili mi görmek istiyorsun?
I guess I'll see the elephant.
- Hayır. Sanırım fili göreceğim.
Knight takes bishop.
At da fili alır.
Yes. Oh, Mother!
O fili hemen bu evden çıkartıyorsun.
We're gonna wash the elephant.
Fili yıkayacağız.
I could blow up an elephant with the breath in my body.
Üfleyince bir fili bile uçurabiliyordum.
That looks to me like two elephants making love to a man's glee club.
Bana bir erkek korosunda sevişen iki fili andırıyor.
But for them, it was like trying to see an elephant through a microscope.
Bu onlar için, bir fili mikroskopla aramak gibi bir şey.
- This thing will stop an elephant.
- Bu bir fili durdurmaya yeter.
Knight to king's bishop five
Fili sür. Fili sür.
Do you know how to fit four elephants into a red VW?
Kırmızı bir VW'a dört fili nasıl sığdırırsın?
But to make up for it, she painted phony teeth on his lips and she taught him to put up such an act of ferocity that he can even intimidate an elephant.
Ama bunu telafi etmek için, onun dudaklarını dişi varmış gibi renklendirmiş ve ona öyle iyi kızgın rolü yapmayı öğretmiş ki bir fili bile korkutabilecek hale gelmiş.
You should never have moved that bishop or kidnapped me.
Ne o fili oynayacak, ne de beni kaçıracaktınız.