Flaming traduction Turc
777 traduction parallèle
The foreigners are nearing the flaming sea.
Yabancılar, alevli denizin yakınlarında.
They love to see the flaming forge And hear the bellows roar
Kızgın demirin dövülmesini izlemeyi ve körüğün uğultusunu duymaya can atıyorlar.
When flaming heavens together roll,
Gökler yandığında alevler içinde
Do I get a flaming sword?
Alevden bir kılıç alacak mıyım?
I was just thinking of a flaming rum punch.
Düşünüyordum belki ateşli bir ram.
If I quench thee, thou flaming minister, I can again thy former light restore should I repent me.
"Ey alev taşıyıcısı, seni söndürür ve sonradan pişman olursam, " Senin eski ışığını tekrar canlandırabilirim.
If I quench thee, thou flaming minister,
" Ey alev taşıyıcısı, seni söndürürsem...
If hell can rise up in a matron's bones, to flaming youth let virtue be as wax.
Yaşlı bir kadının kurumuş damarlarını böyle azdırıp tutuşturabiliyorsan, bırakalım fazilet, namus balmumuna dönsün coşkun gençliğin elinde.
My wife called them flaming arrows.
Karım buna parlayan ok derdi.
Maybe red. Bright, flaming red.
Belki de kırmızı, ateş kırmızısı.
A regiment of angels with flaming swords could not keep order.
Ateşten kılıçları olan melekler bile onları yola getiremiyor.
- Of all the flaming'...
- Skipper? ! - Harry, dikkat!
If a bloke cops one, you flaming well leave him there.
Bu geceki emirleri hakkında ne diyorsun?
I hope you roast in the flaming fires.
Biraz daha yukarıdan girse kemiği paramparça ederdi. Ha-ha.
I had me flaming'foot caught in the flaming'wire!
Ayaklarım yanıyor ve teller de beni mahvetti!
Well, it's eight flaming'days now, and there ain't a sight of'em.
Alevler içinde 8 gün geçti ama onlardan hiçbir iz yok.
Their nearest world was Jupiter, with giant cliffs of lava and ice, with hydrogen flaming at the tops.
En yakın gezegen olan Jüpiter de ise dev buz ve lav tepeleri bulunuyordu ve bunların üzerleri de hidrojen kaplıydı.
It's the same set of rules that has your boys falling out of the sky in flaming coffins.
Çocukların yanan tabutların içinde düşerken de aynı kurallar geçerli.
Sekula's urgent call reached us from somewhere in that flaming quarter.
Sekula'nın acil çağrısı, yanan mahalleden bir yerden bize ulaştı.
- Blast you, you flaming little pest.
- Defol, seni pis böcek.
For those two, it'll be heaven or flaming hell.
Bu ikisi ya cennette olacaklar, ya da cehennem ateşinde.
Because they'd put you on the rack, crack your every bone, scald you with hot oil, and remove the nails off your fingers with flaming hot pincers.
Seni köşeye sıkıştırıp, tüm kemiklerini kracaklarından, kızgın yağla haşlayacaklarından ve tırnaklarını sökeceklerinden dolayı.
And if the lamp is thrown into the flaming pit, he may be destroyed.
Lambayı ateşe atarsak, cin ortadan kalkabilir.
Flaming, you know not if flames freedom bring or death, consuming all that you most cherish.
Anlayamazsın, özgülük mü veya değer verdiğin her şeyi tüken... bir ölüm mü getirir bu alevler.
REVEREND FORD : Dear, Isaiah, Jeremiah and Ezekiel all recorded with flaming pens and power.
Yüce Isaiah, Jeremiah ve Ezekiel bunların hepsi güçlükle kaydedildiler.
It lighted the foliage in golden and red flaming colours.
Yapraklar göz alıcı alacalı renklere bürünüyordu.
Thousands of acres of vital grain have already shriveled under the intense heat giving rise to fears of famine if the flaming belt continues to rage unchecked.
Binlerce dönüm tahıl, yüksek ısı altında zaten kavrulmuş durumda, ve yanan kuşağın yayılması durdurulmazsa kıtlık başlayacağı korkusu giderek artıyor.
Excitement has been at fever pitch since last night's radio report from the submarine Seaview that the admiral had conceived a plan which hopefully might extinguish the flaming Van Allen Belt.
Heyecan doruklardaydı, çünkü Seaview denizaltısından geçen gece gelen telsiz mesajında onun, yanan Van Allen kuşağını söndürebilecek bir plan geliştirmiş olduğu belirtiliyordu.
Flaming flatbread, Cossacks.
Ateşli yassı ekmek, Kazaklar.
From the midpoint of this division, a flaming torch sprang up spewing out over a considerable distance fire, hot coals and sparks.
Bu ayrımın orta noktasından, yanan bir meşale oldukça uzun bir mesafeye alev, kor ve kıvılcım fışkırtarak fırladı.
They're flaming out.
Yakıtları bitiyor.
" It grew and enlarged into a flaming well of fire.
" Büyüdü o zevk, yangına dönüşen kıvılcım gibi
But this, Flaming Lips...
Ama bu film, Alevli Dudaklar...
Awaiting the premiere of Flaming Lips. Mrs. Pinky Benson seems to be wearing a pink... all-pink chinchilla coat.
Bayan Pinky Benson pembe, pespembe bir kürk manto giymiş.
Tonight, in Flaming Lips, Pinky Benson proved... that a comedy can run five and a half hours.
Bu akşam Alevli Dudaklar filmiyle Pinky Benson kanıtlıyor ki bir komedi de beş buçuk saat sürebilirmiş.
- And now, coming to our cameras, the co-star of Flaming Lips...
- Ve şimdi de huzurlarınızda Alevli Dudaklar'ın baş kadın oyuncusu...
- Flaming dust. What else?
- Sadece toz.
Even if those flaming officers ain't seen it, I bet the Zulus have.
Subaylar görmese de Zulular görmüştür.
Flaming torches.
Fener alayı.
This is a flaming nuthouse.
Tımarhane gibi.
Speak with flaming tongue of anger!
Öfkelenince, alevli bir dil ile konuşur!
You are my millstone, and you, you are my flaming white elephant!
Atsan atılmaz satsan satılmazsın. Buna ne diyeceksin?
Master Song's Flaming Marbles live up to the reputation
Usta Song'un Alevlenen Bilyeleri ünlerini hak ediyorlar.
We've decided to have flaming brandy.
Brendi içmeye karar verdik.
He is a flaming faggot.
O herif ibnenin teki.
Old Stripes took off like a flaming comet, he did.
Yaşlı çizgili alev alev yanan bir kuyruklu yıldız gibi kayboldu, değil mi?
It was a face like the sun, flaming with desire.
Güneş gibi bir yüzdü, arzudan parlıyordum.
That flaming dog of yours got me into a very peculiar situation!
Kahrolası köpeğin çok acayip bir duruma soktu beni.
Is it a marriage or a flaming air force committee?
Bir evlilik mi yoksa kahrolası bir hava uçuş komitesi mi?
What flaming genius thought of sending us... to that dump of a flying club? Don't blame me.
Bizim şu uçuş kulübü çöplüğüne gönderilmemizi hangi sivri zekâlı düşünmüş.
Leave the flaming fighters.
Kahrolasıca avcı uçaklarından vazgeçin.