English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Anglais → Turc / [ F ] / Fleeing

Fleeing traduction Turc

939 traduction parallèle
Professor, this is where you came to distance yourself from everything that can hurt you... fleeing to the safety of your cage.
Profesör. Canını yakabilecek her şeyden kendini uzak tutmak için geldiğin yer burası. Kafesinin güvenliğine kaçtın.
Mrs. Meade Has Been Missing Since Fleeing A Prison Transport Van Six Months Ago.
Bayan Meade altı ay önce bir cezaevi nakil minibüsünden firar ettiğinden beri kayıptı.
They're fleeing like rats!
Aynı fareler gibi!
Do you realize that not many years ago, a fleeing kidnapper or bank robber could take one step across a state line and thumb his nose at us?
Farkında mısınız, daha yakın zamana kadar bir banka soyguncusu yada çocuk hırsızı eyalet dışına adım attığı anda bize hareket çekerlerdi?
While our tank was being filled near Bayonne... pretending to go buy a paper... bravely or like a coward, I fled... from my exquisite creature... as if fleeing fate... yet rather painfully... for I must admit she was the only woman in my life... whom I almost truly loved.
Arabanın deposunu Bayonne yakınlarında doldururken gazete alıyor süsü vererek cesurca ya da korkakça o muhteşem yaratıktan sanki kaderimden acı dolu bir şekilde kaçarmış gibi uzaklaştım ve kabul etmem gerekir ki hayatımda neredeyse gerçek anlamda sevdiğim tek kadın oydu.
Time is fleeing, Howard!
- Vakit geçiyor Howard.
Fleeing... for the first time in my life.
Hayatımda... ilk kez çekileceğim.
Fourth, these witnesses, plus Romulo Cartucci... Miss Greta Neilson and Mr. Eugene Cary... all identified Waldron at police headquarters... as the man they had seen fleeing from the scene of the shooting.
Dördüncüsü, bu tanıklara ek olarak Romulo Cartucci Bayan Greta Neilson ve Bay Eugene Cary hepsi de karakolda olay yerinden kaçarken gördükleri adam olarak Waldron'u tanımladılar.
A mecca for tourists, a stopover for transients... a target for gangsters... a haven for those fleeing from winter, a home for the hardworking.
Turistlerin akın ettiği, yolu düşenin konakladığı mafyaların hedefi... Soğuktan kaçanlar için bir cennet, işsizler için bir işyeri.
Refugees have arrived in Italy fleeing the war.
Savaştan kaçan mülteciler İtalya'ya sığınırlar.
They are families fleeing the enclave of Zepa, where Serbs killed thousands of young people.
Onlar, Sırpların binlerce genci öldürdüğü, Zepa'dan kaçan aileler.
Then they were Hutus those fleeing Tutsi occupation.
Daha sonra Tutsi'lerin işgalinden kaçan Hutu'lar oldu.
You were fleeing from your own conscience.
Aslında kendi vicdanından kaçmaya çalışıyordun.
I heard a guard of the watchtower say he saw a pack of rats fleeing the castle grounds.
Kuledeki nöbetçilerden biri, kale arazisinde bir sürü sıçanın kaçıştığını söyledi.
Why are you fleeing?
Neden kaçıyorsunuz?
Why are you fleeing?
Neden kaçıyorsun?
When I went out fleeing her neighbors chased me.
Evden koşarak çıkarken komşularının hızla geldiğini gördüm.
One shouted at me while I ran. Ever since I have kept fleeing.
Ben çıkarken biri çığlık attı ve ve sanki...
- I'm fleeing from Armageddon, sir.
- Gemiyi terk ediyorum, efendim.
They're fleeing to Switzerland now, but if they win the elections they will return and seek revenge.
Şimdi İsciçre'ye kaçıyorlar, ama eğer seçimleri kazanırlarsa, geri dönüp, intikam peşine düşeceklerdir.
Terror-stricken herds of wild animals fleeing from the blazing forests to the open plains are dying of thirst around mud-caked water holes.
Yanan ormanlardan açık düzlüklere kaçan terörize olmuş vahşi hayvan sürüleri kuruyup çamurlaşmış su gölcüklerinin yakınında ölüyorlar.
Panic is spreading around the civilian population who is now fleeing.
Bunun sonucunda ordu ve siviller... / süratle iç kesimlere kaçıyorlar.
Meanwhile, high above,... fleeing the game,... it seems that a heavy silence points out the north.
Bu arada, yukarılarda oyundan kaçarcasına ağır bir sessizlik kuzeyi işaret ediyor gibi görünüyor.
Demoralized by the violence of the counterattack, the black shirts are fleeing.
Karşı saldırının moral bozukluğunu yaşadılar. Siyah gömlekliler, "faşistler" kaçıyordu.
I wasn't fleeing.
Kovalamıyordu.
The horses are fleeing!
Atlar kaçıyor!
That night, fleeing from Transylvania, Professor Abronsius never guessed... he was carrying away with him the very evil he had wished to destroy.
O gece Transilvanya'dan kaçan Profesör Abronsius yok etmeye çalıştığı kötülüğü yanında taşıdığından habersizdi.
Nobles may benefit from it but the fleeing farmers starve to death!
Asilzadelerin işine gelebiliyor olabilir ama bu karmaşadan kaçmaya çalışan çiftçiler açlıktan ölüyorlar!
Four fleeing fish.
Dört tane kaçak balık.
This scum isn't fleeing.
Kaçmıyor eşşoğul.
Fleeing?
Ürktün mü?
– They were fleeing the bad guys.
- Kötü adamlardan kaçıyorlardı.
The people aboard Le Massilia who actually wanted to fight were quickly judged to be cowards who were fleeing the fight.
Le Massilia'da gerçekten savaşmak isteyen insanlar derhal savaştan kaçan korkaklar olarak nitelendirildiler.
Five felons were caught fleeing rehabilitation center DD2.
DD 2 merkezinden kaçan 5 suçlu yakalandı.
I once thought about fleeing to another country for love.
Bende bir kez aşkım için başka bir ülkeye kaçmayı düşünmüştüm.
If my information is correct, it is not our police officials Wagner is fleeing, Your Majesty, it is his creditors.
Davetimi iletmek için polis ajanları göndermen gerekmezdi.
We're looking for a murderer, a heretic fleeing from the Inquisition.
Engizisyondan kaçan, bir katili, bir kafiri arıyoruz.
Then, we'll find a way of fleeing.
Sonra da, kaçmanın bir yolunu buluruz.
Who will believe the denunciation of an excommunicated heretic, of a fleeing rebel who will be hanged as soon as he's found, and without a trial.
Yakalanır yakalanmaz, mahkemesiz asılacak, kaçak bir asinin, aforoz edilmiş bir kafirin ihbarına kim inanır ki?
Are the aristocracy fleeing the country?
Ve aristokratlar topluca göç ediyorlarsa?
The shadow of a dead king reaches out for a fleeing man.
Ölü bir kralın gölgesi kaçan bir adama uzanıyordu.
Fleeing the sun.
Güneşten kaçıyor.
I was the men's freestyle fleeing champion two years in a row.
Kaçma konusunda iyiyimdir. İki sene üst üste serbest stilde şampiyon olmuştum.
No, I'm suggesting active fleeing.
- Hayır, aktif kaçış öneriyorum.
One of the men killed here was Klaus Szell, the brother of the infamous Nazi Christian Szell, thought to have perished fleeing Berlin at the end of WWll.
Ölenlerden biri Klaus Szell "di, 2. Dünya Savaşı sonunda Berlin" den kaçarken öldüğü sanılan ve kötülükleriyle meşhur bir Nazi olan Christian Szell " in kardeşi.
Thousands of civilian refugees are fleeing the area spurred by rumours that the overturned tanker cars at Walkashi Needles Junction were filled to capacity with nerve gas.
Walkashi Needles kavşağında ters dönen tankerlerin sinir gazıyla dolu olduğunu duyan binlerce mülteci bölgeden kaçıyor.
Driver committed a moving violation and is fleeing south on Florence.
Sürücü ışık ihlali yaptı ve Florence üzerinde güneye doğru kaçıyor.
'Fleeing from the Cylon tyranny,'the last battlestar, Galactica,'leads a ragtag fugitive fleet'on a lonely quest...'a shining planet'known as Earth.'
'Cylon zulmünden kaçabilen,'son Savaş Yıldızı, Galactica,'derme çatma filosu ile'zorlu bir yolculukta. 'Parıldayan bir gezegene doğru,
'Fleeing from the Cylon tyranny,'the last battlestar, Galactica,'leads a ragtag fugitive fleet'on a lonely quest...'a shining planet'known as Earth.'
'Cylon zulmünden kaçabilen,'son Savaş Yıldızı Galactica,'derme çatma filosu ile'zorlu bir yolculukta... 'Parıldayan bir gezegene doğru, 'DÜNYA olarak bilinen'
'Fleeing from the Cylon tyranny,'the last battlestar, Galactica,'leads a ragtag fugitive fleet'on a lonely quest -'a shining planet'known as Earth'.
Cylon zulmünden kaçabilen son Savaş Yıldızı Galactica derme çatma filosu ile Dünya olarak bilinen parlak bir gezegene doğru zorlu bir yolculukta.
The passengers are fleeing into the woods.
İçindekiler, arabadan inip ormana doğru kaçıyorlar. Tamam.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]