Flirty traduction Turc
218 traduction parallèle
She's very flirty.
Kendisi çok cilveli.
- She's very flirty.
- Kızınız cilve yapıyor.
She's real flirty.
Çok işvebaz.
A bit flirty. isn't she?
Biraz işveli, değil mi?
Don't let me drink too much cos I'll get really flirty.
Çok içmeme izin verme çünkü gerçekten asılabilirim.
Flirty boy?
Ha? Cilveli çocuk!
Do you remember the time at the frat when I was totally depressed and he asked me to dance with him and he was really flirty?
Şu çok mutsuz olduğum partiyi hatırlıyor musun? Dans ettik ve flört eder gibiydi.
so pleased with herself, so flirty she looked like almond blossom fluttering in the cool breeze
Kendinden çok memnun olan, işveli bir kelebek. Badem çiçeği gibi görünen serin rüzgarda kanat çırpan bir kelebek.
Look, all I'm sayin'is, it would be nice to get the chance to say one great line, like in that great Bette Davis movie Cabin in the Cotton, where she walks up to the guy on the porch, gives him a flirty look, and says, "I'd kiss you, but I just washed my hair."
Bette Davis'in bir filminde adama söylediği cümle gibi bir şey söylemek istiyorum, "Seni öperdim ama saçımı yeni yıkadım."
Yo, flirty boys.
Cilveli çocuklar.
She was always mixing about - very flirty with the friends - suggesting open marriage, which we... did.
Arkadaşlarımla flört ederdi. Açık evlilik önerdi.
It wasn't even flirty!
Flört eder gibi bile değildi.
-.. and you went flirty.
-.. ve flirt yapmaya gittin.
One of whom was quite large and a little flirty.
Bir tanesi oldukça iri yapılı ve çapkındı.
Fine, you want me to drop the flirty crap?
Tamam, kur yapma saçmalığını bırakmamı mı istiyorsun?
How could you fall for that flirty shit?
Sen o işveli sürtüğe nasıl kandın?
Syd, you might not wanna get too flirty with Mike.
Syd, Mike'la flört etmesen iyi olur.
She's flighty. She's flirty. She's a flawed character.
Kendini beğenmiş, erkek düşkünü, ve hatalı bir karakter.
The three fluhs : flighty, flirty and flawed.
Kendini beğenmiş, erkek düşkünü, ve hatalı.
'I wonder what Sophie's flirty cartoon will be today? '
Acaba bugün Sophie'nin karikatürü ne olacak?
" Thirty, flirty and thriving.
" Otuz'lar, flört ve başarı.
Thirty and flirty and thriving.
"Otuz yaş, flört ve başarı."
Thirty and flirty and thriving.
. "Otuz yaş, flört ve başarı."
Thirty and flirty and thriving.
Otuz yaş, flört ve başarı..
Thirty and flirty and thriving.
Otuz yaş, flört ve başarı.
I just wrote a flirty little note... to old flame greg.
Eski sevgilim Greg'e... bir aşk mektubu yazdım.
You did your flirty manipulation thing in front of that guy in there, and now he thinks you're this despicable floozy-ho excuse for a doctor.
O adamın önünde kur yapma dalavereni çevirdin, şimdi o da senin doktor olamayacak kadar aşağılık bir fahişe olduğunu düşünecek.
Are your suspects usually so flirty?
Şüpheliler hep böyle flörtleşir mi?
A flirty priest.
Flört eden bir peder.
Hey. I didn't like watching you be all flirty with Lauren.
Seni Lauren'la flört ederken izlemek hiç hosuma gitmedi.
Next time don't be such a flirty bitch, we won't have that problem.
Bir dahaki sefere kur yapan bir fahişe gibi davranmazsan, böyle sorunlarımız olmaz.
Caz is always flirty with me but that guy would flirt with a trash can if it had boobs.
Caz sürekli benimle flört ediyor ama bu çocuk memeleri olan bir çöp kutusuyla bile flört edebilir.
- You have to be flirty but demure.
- Cilveli fakat çekingen olmalısınız.
- Yeah, but she's quite flirty... and you never know with people, do you?
- Evet, ama sanki kur yapıyor gibi ve insanların sağı solu hiç belli olmaz, değil mi?
Flirty video hos.
Cilveli klip motorları.
She's young and bad and flirty.
O daha genç, toy ve biraz da oynak.
Friendly but flirty, didn't overstep the mark.
Harika konuşmaydı. Dostça ama flörtlü, amacını aşmayan.
You're drunk and you're flirty. Go away.
Sarhoşsun ve flört ediyorsun.
It was my date. My unsuitable, flirty, drunk. oh-so-attractive date.
Uygunsuz, flört eden sarhoş ve çekici flörtüm.
You know, that's always a great conversation starter for me, and she was cute and flirty, I was half in the bag, anyway.
Muhabbeti başlatmak için her zaman iyi bir durumdur benim için. Kız hoştu ve kur yapıyordu, ben de biraz çakırkeyiftim.
Look, I know, you may think you know her because of those flirty emails you've been exchanging, but she is actually in a very delicate state.
Birbirinize atıp durduğunuz flörtöz e-postalar sayesinde onu tanıdığını düşünüyor olabilirsin. Ama aslında o şu an çok hassas bir durumda.
A man so gaudy, a man so flirty
Gösterişli adam, flörtçü adam
A man so gaudy, a man so flirty Drives me totally crazy
Gösterişli adam, flörtçü adam Beni çıldırtıyor
You're being very flirty, Rose.
Çok romantiksin, Rose.
And this whole flirty sexual thing that you do, that's just your way of having a laugh at my expense.
Ve senin yaptığın bütün bu cinsel flörtler, ki bunlar beni gülünç duruma düşürüyor.
Flirty.
İşveli.
Just not too flirty, yeah?
Ama o kadar işveli değil, tamam mı?
I said flirty, not nerdy.
İşveli dedim, entel değil.
Walking around, you're all flirty with him. Oh, my God.
Etrafında yürüyorsun, Ona kur yapıyorsun.
Flirty, not whory.
Çapkın ama hoppa değil.
Well, look who went from flirty to dirty- -
Bak şu seksi böceğe. Umurumda değil. Çok güzeldi.