For no reason at all traduction Turc
155 traduction parallèle
Loitering around that new bridge for no reason at all.
Şu yeni köprünün oralarda dolaşarak vakit öldürüyor, hem de hiçbir amacı olmadan.
But today, for no reason at all, he beat up my boy and stole his watch.
Ama bugün sebepsiz yere oğlumu dövüp saatini çaldı.
I sometimes seem to fly off the handle for no reason at all.
Bazen hiç nedensiz zıvanadan çıkıveriyorum.
He thinks you are beautiful, and one day, for no reason at all, he sees you ugly, as you really are.
Ve bir gün hiçbir sebep yokken senin çirkin olduğunu görür.
Or sometimes, for no reason at all.
- Bazen de nedeni olmaz.
For no reason at all, he said, except he was yearning for my lips.
Dediğine göre bir nedeni yokmuş, dudaklarımı arzulaması dışında.
Apparently you can't even go shopping without getting arrested for no reason at all.
Açıkçası, sebepsiz yere tutklanmadan, alış veriş dahi yapamıyorsun.
There's a place for people like you who go around laughing for no reason at all.
Sizin gibi insanlar için, hiç neden yokken gülüp dolaşabilecekleri bir yer var.
The case is solved. Lots of blood and for no reason at all.
Olay çözümlendi Sebepsiz bir sürü kan.
You don't get plastered and flush us down the drain for no reason at all.
Sen durup dururken sarhoş olup ilişkimizi çöpe atmazsın.
You mean for no reason at all, a grapefruit?
Yani hiçbir sebep yokken, suratına greyfurt mu fırlatayım?
He'd kill a person for no reason at all.
Birini öldürmek için nedene ihtiyaç duymaz.
Next thing I know these cops knocked me down for no reason at all.
Sonrasında tek bildiğim şuradaki polislerin nedensiz yere beni alaşağı etmiş olmalarıdır.
You must have noticed, she's very reserved, very... for no reason at all... even with me, her husband.
Fark etmişsinizdir, Elisa çok içine kapanık... üstelik sebepsiz yere... benimle, kocasıyla bile.
People don't just turn into a Scotsman for no reason at all.
İnsan nedensiz İskoç'a dönüşmez.
And sometimes for no reason at all, he'd start to cry.
Bazen de hiç sebep yokken ağlamaya başlardı.
My uncle is concerned for no reason at all.
Amcam hiç nedenlerle endişeli.
He just attacked me for no reason at all. - It's all right.
Sebepsiz yere birden bana saldırdı.
Last night the alarm went off for no reason at all.
Dün gece alarm çalmaya başladı.
I don't like when people yell at me for no reason at all.
İnsanların yok yere bana bağırmasından hoşlanmıyorum.
For no reason at all, he just... he picked up his horn, and started playing "Somewhere Over the Rainbow."
Nereden aklına estiyse artık saksafonunu alarak... "Somewhere Over the Rainbow" u çalmaya başlamış. "
But unfortunately it is a sign... of the terrible times we live in... that the anonymous violence characterizing our cities... can claim the life of a human being... for no reason at all.
Lakin, maalesef yaşadığımız korkunç anlara ait bir alamet. Ki, şehrimizin simgesi haline gelen faili meçhul şiddet, bir anda, bir insanın hayatına kast edebiliyor.
I TOLD YOU THAT I WAS LATE FOR NO REASON AT ALL.
Ama Elvin sana nedensiz yere geciktiğimi söyledim ve hala kızmıyorsun.
I don't know why, but every now and again in my life for no reason at all, I need you.
Nedenini bilmiyorum ama hayatımda arada sırada hiç bir sebep yokken, sana ihtiyacım oluyor.
Hasn't it ever happened to you that all of a sudden and for no reason at all you haven't the faintest idea how to spell the word... which or "house"...
Sana hiç oldu mu? Hani birdenbire hiç bir sebep yokken Bir kelimeyi nasıl yazacağın konusunda en ufak bir fikre bile sahip olmazsın...
I used to burst into tears for no reason at all.
Ben ani ağlama nöbetlerine girerdim.
For no reason at all.
Başka bir nedeni yoktu.
Listen... history is full with a very sick people, who suddenly... for no reason at all, get better.
Dinle geçmiş bir çok hasta insanla dolu. Kimi aniden ortada bir sebep yokken, iyileşti.
I see a human being who got wasted for no reason at all.
Ne gördüğü mü söyleyeyim mi? Bence, bir insan sebepsiz yere harcandı. Gördüğüm bu.
Most of my family lost their lives for no reason at all, except for the ignorance and the evil of people like him.
Ailemin çoğu hiç bir neden yokken hayatlarını kaybetti. Görmezden gelenler ve onun yandaşı olan şeytanlar hariç.
When I was at the Times, there was this jerk who hated me for no reason at all.
Times'da çalıştığım zamanlarda benden hiçbir sebep yokken nefret eden bir lavuk vardı.
Until recently, I found myself crying for no reason at all.
Kısa bir süre önce, sebepsizce, kendimi ağlarken bulur oldum.
Planes go down for no reason at all.
Uçaklar yok yere düşüyorlar.
And then the quiet cells go, so you just say everything real loud for no reason at all.
Sonra sessiz sakin hücreler ölür, bu yüzden ortada hiçbir sebep yokken her şeyi bağırarak söylemeye başlarsın.
For no reason at all.
Hem de hiçbir nedeni yokken.
Apparently, I give them away for no reason at all.
Görünüşe göre sebepsiz yere dağıtıyorum anahtarları.
Somebody who sends you flowers for no reason at all.
Ortada neden olmadan çiçek gönderecek biri.
They're harassing my father for no reason at all.
Babamı nedensiz yere rahatsız ediyorlar.
Why, for no reason at all.
Sebebi yok.
In fact, I can think of no reason at all for him to do what he is doing.
Aslında, bu yaptıkları için hiçbir sebep düşünemiyorum.
Since it seemed like there was no reason for killing them at all, I thought maybe the reason why there seemed to be no reason was because there isn't any reason.
Onları öldürmek için hiçbir neden yokmuş gibi göründüğü için, sandım ki, belki de hiçbir neden yokmuş gibi götünmesinin nedeni hiçbir neden bulunmamasıydı.
Getting so I cock a hammer for near no reason at all.
Şimdi de sebep olmayınca hazır silahımı bir kenara bırakıyorum.
Ginny, I see no reason at all for your bad nature.
Ginny, içindeki kötülüğü devamlı ortaya çıkarmanın bir anlamı yok.
This is a bad start. But there's no need for it to go on like this, no reason at all.
Kötü bir başlangıç oldu ama bu şekilde devam etmesi için hiçbir sebep yok.
Then one night, the place got robbed and O'Connell, he got all mad at us for no reason.
Sonra bir gece soyuldu ve O'Connell yok yere bize öfkelendi.
For no particular reason at all, somebody shot him.
Ortada hiçbir neden yokken biri onu vurdu.
There's simply no reason for them to get involved in our war... no reason at all.
Savaşa girmek için en ufak sebepleri yok... Hem de en ufak...
I don't think she'd have a problem with it because my mom loves me for the best reason possible... no reason at all.
Bence onun için sakıncası olmazdı. Çünkü annem beni olabilcek en iyi nedenden dolayı seviyordu. Yani hiç bir neden olmadan.
For no reason at all.
SEBEPSiZ YERE.
I mean, look, Doug, look at all these cards you sent me for no reason.
Baksana Doug. Sebepsiz yere gönderdiğin şu kartlara baksana.
There's no reason for you to continue with this work at all.
Bu işler için konsantre olman için hiçbir neden yok artık.