For the first time ever traduction Turc
333 traduction parallèle
In WWI, for the first time ever, nations combined to fight nations, using the crude weapons of the day.
Dünya Savaşında, ilk defa, uluslar... başka uluslarla savaşmak için birleştiler ve gelişmemiş silahlar kullandılar.
I fell off my bike for the first time ever.
Hayatımda ilk kez bisikletten düştüm.
For the first time ever, at my age!
Bu yaşıma kadar ilk defa!
For the first time ever.
İlk defa olacak.
'The Great American Revolution blasts off at 4 : 00 on the button,'for the first time ever.'
Büyük Amerikan Devrimi saat 4 : 00'te ilk kez çalışacak.
For the first time ever, I've failed you.
İlk kez sizi hayal kırıklığına uğrattım.
We associate, for the first time ever, Christmas and Las Vegas.
Bugüne kadar ilk kez Noel ve Las Vegas'ı ilişkilendiririz.
For the first time ever, West against East in professional sports.
Şu ana kadar ilk defa, profesyonel alanda Batı Doğuya karşı.
Which, for the first time ever with me, outlasted the pleasure itself.
Benim için ilk kez zevkin ötesine geçti.
For the first time ever Marge fell asleep before I did.
Ama hayatımızda ilk kez Marge benden önce uykuya daldı.
Tonight the city weeps... as for the first time ever... a hockey arena becomes the scene of violence... following a concert by Spinal Tap.
Bu gece bütün şehir ağlıyor hokey arenası bugüne kadar hiç olmadığı kadar şiddete sahne oluyor Omurga Tıkırtısı konserinin peşinden çıkan olaylarla.
For the first time ever, I was chosen for the Ieading role and was busy rehearsing.
İIk kez başrole seçilmiştim ve provalar yüzünden çok meşguldum.
For the first time ever, I'm willing to bet, here's that hit single by The Lone Rangers.
İlk defa çalınacak olsa bile bahse girerim hit olacak bir single Yalnız Kovboylar'dan.
# For the first time ever we're seein'it 1-2-1I #
Dünyada ilk defa Görüyoruz I-2-I.
# And maybe love is the reason why # # For the first time ever we're seein'it l-2-I #
Dünyada ilk defa Görüyoruz, I-2-I
For the first time ever, you and I are in total agreement.
Hayatımda ilk defa seninle tam olarak aynı fikirdeyim.
So, fire up your VCR, because here, for the first time ever... are the cutout classics.
VCR'ınızı hazırlayın, çünkü ilk kez yayınlanacak kesilen sahneleri izleyeceksiniz.
The day has come when peasants will keep what they need to live but will give the rest to the workers from the cities in whom, for the first time ever, they will see brothers and not exploiters.
Köylülerin, yaşamaları için gerekli olanı ellerinde tutup fazlasını şehirlerde yaşayan işçilere verecekleri, karşılarında sömürgenleri değil kardeşlerini görecekleri gün geldi.
Imagine filming something like this for the first time ever.
İlk defa çekilecek böyle bir filmi düşün.
I'm going see my daddy for the first time ever on July 14th. "
Babamı ilk defa 14 Temmuz'da göreceğim "
I'm gonna see my daddy for the first time ever... on July 14th. "
Babamı ilk defa 14 Temmuzda... göreceğim. "
Finishing third Don Kardong has run under 13 minutes for the first time ever.
Üçüncü Don Kardong ilk defa 13 dakika altında koşuyor.
While most of California will have a balmy Christmas, an extreme cold front has sprung up out of nowhere round Sunnydale, where they are reporting heavy snowfall for the first time ever.
Güney Kaliforniya'nın çoğu sıcak bir Noel geçirirken aşırı soğuk bir dalga Sunnydale civarında aniden belirdi. Şehir tarihinde ilk kez aralıksız kar yağışı alıyor.
And for the first time ever, our computer lab actually has a computer in it.
Ve ilk defa bilgisayar laboratuarımızın gerçek bir bilgisayarı olacak.
That's the very first time anybody ever told me they liked me for my body instead of my mind.
İlk kez birisi bana, beni aklım için değil de görünümüm için sevdiğini söyledi.
It's the first time he ever did, and if it wasn't for your husband's bad influence this wouldn't have happened.
Bu güne dek ilk defa oldu, ve ayrıca senin kocan onu.. .. kötü etkilemeseydi, bu olmazdı.
I have been an agent for a good many years, but this is the first time the client has ever managed me.
İlk kez bir müşterim beni yönetiyor.
We have seen each other every day for two years... and yet this is the first time I have ever really talked to you.
İki yıldır hergün birbirimizi görüyoruz ancak sizinle gerçek anlamda ilk kez konuşuyorum.
I'd been seeing her ever since she was a child, but now it was like I was seeing her for the first time.
Onu çocukluğundan beri görüyordum. Fakat şimdi adeta onu yeni görüyormuş gibiydim.
Knowing you is the first in all that time I've ever been able to forget, even for a little while.
Bilmelisin ki, tüm olanları ilk defa unutmaya başladım. bir süre için bile.
Because Gerard hasn't tracked me down by now, and for the first time I'm wondering if he ever will.
Çünkü Gerard şu ana kadar izimi sürmüş değil. İlk defa, acaba vaz mı geçti diye merak ediyorum.
The first time you've ever asked me for anything and it has to be an occasion like this.
Bana ilk defa bir şey soruyorsun ve o da bunun gibi bir durumda.
For the first time ever :
İlk defa göreceksiniz havaya fırlatılacak yarım tonluk bir topu...
Here for the first time, see Zambora, strangest girl ever born to live.
Şimdi ilk kez, dünyadaki en garip kız Zambora'yı göreceksiniz.
It is the first time that I've ever feared for him.
İlk defa onun için endişeleniyorum.
For the first time, my mother... held her cousin Jan in her arms... and I doubt... if they ever embranced more happily.
İlk defa kuzeni Jan, annemin kollarındaydı,... ve pek sanmıyorum ki bir daha bundan daha mesut bir şekilde birbirlerine sarılmış olsunlar.
I've been driving people to the airport for 32 years... and this is the first time I ever took a flight.
32 yıldır insanları havaalanına taşıyorum... ve bu uçtuğum ilk seferdi.
Oh, my Claude, for sure it's the first and last time I ever die!
Glaude dostum, bu ilk ve son ölüşüm!
Here we are at a tasting party of human flesh for the first time ever.
Şimdi burada dünyanın ilk insan eti tatma partisine katılıyoruz.
I've been on this paltry, boring planet for 30 years and that's the first time ever...
30 yıldır şu değersiz, sıkıcı gezegende yaşıyorum ve bu ilk kez olacaktı...
I think the last time you ever paid for a drink was the first time.
Sanırım içkiye son para ödeyişin ilk içişindeydi.
No, I mean have you ever felt that for the first time in your life you've met someone you really can believe in with your whole heart?
Hayır, kastettiğim hayatında ilk kez mi bunları hissettin? Tüm kalbinle güvenebileceğin birine rastlamanı?
I believe no man will ever see this land again as we do, for the first time.
İnanıyorum ki bu topraklar bir daha asla bizim şu anda gördüğümüz gibi görülmeyecek.
I've never told you this but the very first time I ever saw you standing up on the podium you were cleaning your glasses and I felt so sorry for you.
Bunu hiç söylememiştim. Ama seni ilk gördüğümden beri seni kürsüde gördüğümde gözlüklerini temizlerken senin için üzüldüm.
This is the first time the O'Haras have ever been over for dinner and I think, maybe, it's not such a good idea that, you know, they think this kind of thing happens all the time.
O'Hara'lar evimize ilk kez yemeğe geldi ve bunun iyi bir fikir olduğunu sanmıyorum, bunu her zaman yaptığını düşünecekler.
Well, actually, the first time I ever been caught for anything... the judge reduced my crime from grand theft auto... to attempted joyriding.
Daha doğrusu herhangi bir şey yüzünden ilk yakalanışım olduğu için hakim suçumu araba hırsızlığından çalıntı araç kullanmaya teşebbüse çevirdi.
Seeing Daddy out on the field of honour like the first time you ever saw him it must be really exciting for you.
Babamı ilk kez gördüğün gibi sahada görmek onur verici bu senin için çok heyecanlı olmalı.
- # For the first time ever Yeah, yeah, yeah # - # Come on, baby #
Haydi I-2-I
Ladies and gentlemen, since you're such a special audience I am going to reveal for the very first time ever the real me.
Bayanlar baylar, sizler bu kadar özel seyirciler olduğunuz için çok mutluyum. Evet! Gerçek kimliğimi burada sizlere evet sizlere açıklayacağım.
They've been around the same neighbourhood for a long time, but this is the first time they've ever met in the ring.
Uzun zamandır aynı mahalledeler. Ama ilk kez karşılaşıyorlar.
I didn't enjoy this work for the first ever time.
Nedense bu işten hiç zevk almadım.