Fraud traduction Turc
3,794 traduction parallèle
He's got priors. Counterfeiting, art fraud and felony assault.
Sahtekarlık sanat eseri dolandırıcılığı ve cinayete teşebbüs.
Interpol's got a lot of paper on him- - theft, fraud, assault.
Hırsızlık, dolandırıcılık, saldırı.
What a fraud!
Saçmalık!
Identity theft, harassment, blackmail, fraud.
Kimlik hirsizligi, taciz, santaj, dolandiricilik yoluyla.
What is it? Please don't say mortgage fraud.
İpotek sahtekârlığı deme lütfen.
Okay, that hurts my feelings, because we're looking at potential identity theft, fraud.
Bak şimdi, bu dediğin duygularımı incitti, çünkü önümüzde potansiyel bir kimlik hırsızı, sahtekârlık var.
If he is a fraud, you could have exposed him.
Eğer sahtekârsa bunu açığa çıkarabilirdiniz.
She doesn't want to rob you or arrest you or charge you with insurance fraud.
Seni soymak, seni tutuklamak veya sigortayı dolandırmakla suçlamak istemiyor.
Tariff evasion, trade exploitation, commercial fraud.
Gümrükten vergi kaçırma, ticareti kötüye kullanma ve ticari sahtekârlık.
And they said they're fraud at the box office?
- Evet. - Üzgün müsünüz?
How about "humanitarian, exposed as fraud, commits suicide"?
"Sahtekar yardımsever cinayete kurban gitti" nasıl oldu?
Warrants outstanding for check fraud, credit card fraud and grand theft- - arrest on sight.
Çek, kredi kartı dolandırıcılığı ve Grand Theft'den aranıyorlar, ilk görüşte tutuklanmaları gerekiyor. *
You're under arrest for check and credit card fraud, and grand theft.
Çek ve kredi kartı dolandırıcılığı ve Grand Theft'den tutuklusunuz.
Look, I can't believe anyone would think she was capable of check fraud.
Dinle, onun çek dolandırıcılığı yapacak kadar kabiliyeti olacağına kimse inanmaz.
DUIs, assault, money fraud.
Alkollü araç kullanmak, saldırı, para dolandırıcılığı.
Okay, I'm sort of a fraud.
Tamam, bir tür dolandırıcıyım.
Shaman Little River is a fraud, Angela.
Şaman Little River bir dolandırıcı, Angela.
Fraud investigation.
Dolandırıcılık Soruşturma.
probably insurance fraud.
Muhtemelen sigorta dolandırıcılığı.
Anybody who doesn't agree to that, you're welcome to go back to investigating land fraud.
Bunu kabul etmeyen varsa arazi sahtekarlığını araştırmaya memnuniyetle dönebilir.
I'll get on those land fraud cases right away.
Şimdi de o arazi sahtekarlığını araştırmaya gidiyorum.
i'm a fraud.
Sahtekârın tekiyim.
I'm a failure, a liar, a fraud.
Ben başarısız biriyim, bir yalancıyım, bir dolandırıcıyım.
That proves you're a fraud. I didn't sing.
Bu düzenbaz olduğunun kanıtı işte, ona şarkı söylemiyordum.
Insurance fraud, airbag theft.
Sigorta sahtekârlığı, araba yastığı hırsızlığı.
He specializes in airbag fraud.
Hava yastığı hırsızlığı konusunda uzmanlaşmış.
- Airbag fraud?
- Hava yastığı dolandırıcılığı mı?
Everyone told me not to do it, that it was a fraud, that hearing voices was a sign of mental illness, but I didn't care.
Herkes bana girmememi, bunun bir kandırmaca olduğunu yoktan sesler duymanın deliliğin işareti olduğunu söyledi de umurumda değildi.
I'm not a genius, I'm a fraud.
Dahi değilim ki ben, sahtekarım.
Now I'm worse than a fraud.
Şimdi sahtekardan da kötüyüm.
No criminal record, but two weeks ago, he filed a fraud complaint with his wife and three of his friends, saying they were cheated out of $ 2 million by a scam artist.
Suç kaydı yok, ancak iki hafta önce, karısı ve üç arkadaşı ile beraber, 2 milyon dolarlık sahtekarlık yaptıkları hakkında suç duyurusunda bulunulmuş.
Mike, would you, uh, inform the Captain about the fraud complaint?
Mike, sana zahmet, Yüzbaşıyı bilgilendirirmisin, dolandırıcılık şikayeti hakkında?
And how is that fraud?
Ve bu nasıl bir sahtekarlık?
- come from? Sanchez : - Ma'am... according to the fraud complaint,
Efendim, dolandırıcılık şikayetine göre,
I was sort of circling the block, hunting for the right words'cause Barry was the most insistent about pursuing the fraud complaint against that Geoff Klein asshole.
Blok etrafına dönüp duruyordum, doğru kelimeleri bulmaya çalışıyordum, Çünkü Barry, Geoff Klein pisliğine, dolandırıcılık şikayetinde ısrarlıydı.
And, lo and behold, the little fraud told me where I could find him right away.
Bak ve gör, küçük dolandırıcı söyledi, onu nerede bulabilirim şimdi?
He's a fraud.
- O bir sahtekar.
Keeping it from the buyer is fraud and makes me liable.
Bunu alıcıdan saklamak sahtekarlıktır ve beni yükümlü yapar.
Various types of crimes too Larceny, assault, fraud
Hırsızlık, saldırı, dolandırıcılık gibi çeşitli suçlara karışmış.
A fraud.
Bir sahtekarlıktır.
That doesn't mean he's a fraud.
Anlamına gelmez o bir sahtekarlıktır.
I am gonna pretend we're a normal couple and not automatically suspect you and your co-workers of committing election fraud... again.
Normal bir çiftmiş gibi davranacağız ve sen ve yardımcın şüphelenmeyeceksiniz seçim komitesi hilesinden... tekrar.
It pains me to say that the entire incident was a shameful fraud...
Tüm olayın utanç verici bir sahtekarlık olduğunu söylemek bana acı veriyor.
You're a fraud.
Sen bir üçkağıtçısın.
In fact, the only crime that's been committed here is mail fraud, and you two did it.
Aslında burada işlenen tek suç siz ikinizi yaptığı posta dolandırıcılığı. .
Why would the head of the sperm clinic recommend Nolan when she knows that he's a fraud?
Sperm kliniğinin başkanı neden Nolan'ın bir dolandırıcı olduğunu bildiği halde onu önerdi?
He could have ruined your business if he had made his fraud public.
Onun yaptığı dolandırıcılık açığa çıkarsa sizin işlerinizi mahvedebilirdi.
"Is there any evidence of fraud, bigamy, want of understanding?"
"Dolandırıcılık, çift eşlilik veya anlayış isteği gibi bir durum var mıydı?"
You're a fraud.
Sen bir sahtekarsın.
They're fraud?
Ve gişede size dolandırıldığınızı mı söylediler?
The guy was a fraud. Although I don't believe in the shaman's "fluctuating fields of force" exercise,
Şamanların "gücün dalgalı alanları" uygulamasına da inanmam ben biyolojik elektrik dürtülerine inanırım.