Frigate traduction Turc
143 traduction parallèle
The captain of a frigate doesn't normally decide Admiralty policy.
bir gemini kaptanı normal olarak deniz kuvvetlerinin politikasını kararlaştırmaz.
These are the coordinates of the anti-Godzilla frigate fleet.
Anti-Godzilla firkateyn filosunun koordinatları bunlardır.
A frigate fleet has been ordered to begin a massive depth-charge attack in order to get rid of the creature.
Firkateyn filosu büyük bir su altı bomba saldırısı başlatmakla görevlendirildi.
On the frigate La Jolle we were 36 to be hung
La Jolie firkateyninde, 36 kişiydi asılacak.
A frigate and a merchantman, both French, on the starboard beam!
Bir firkateyn, bir ticaret gemisi! İkisi de Fransız! Sancakta!
The third lieutenant in charge of the frigate.
Üçüncü teğmen firkateyni komuta edecek.
- She's a frigate, sir.
- Bir firkateyn efendim.
A single frigate.
Tek bir firkateyn.
Sail is an enemy frigate!
Bir düşman firkateyni!
Would you tell the court what knowledge you have of the tragic voyage of the frigate Westerly.
Westerly fırkateyninin trajik seferi hakkında bildiklerinizi mahkemeye anlatır mısınız?
I propose we send 2 flying boats to French Frigate Shoals on the 29th.
Ben, 29'unda 2 deniz uçağını French Frigate Shoal'a göndermeyi öneririm.
When I served in the king's frigate we came on a slaver.
Kralın firkateyninde çalışırken bir köle gemisine rastladık.
( BLACKTHORNE ) Ahoy, frigate!
Hey, fırkateyn!
That night on the frigate when I threw you overboard, that night your Lord Toranaga sold you to Ferriera.
O gece fırkateynde, seni denize attığımda, o gece Efendin Toranaga seni Ferriera'ya sattı.
They're heading for the medical frigate.
Sağlık firkateynine saldıracaklar.
Right, Mansell. We shall be needing that frigate.
Pekâlâ Mansell, o fırkateyn bize lazım.
Some kind of frigate.
Bir çeşit fırkateyn.
We should have a frigate, not a chamber pot.
Fırkateynimiz olmalıydı, bir lazımlık değil.
And once nearly ran a foul of an English frigate.
Ve bir keresinde az kalsın bir İngiliz fırkateyniyle karşılaşacaktık.
I declare, we could fight a frigate with them. I'm glad to hear it.
İnanın, onlar varken bir firkateynle bile savaşabiliriz.
It's a US frigate.
Amerikan fırkateyni.
Imagine the feelings of a skipper of a fine frigate.
İyi bir gemi kaptanının hissettiklerini hayal edin.
My mother had the strength of a frigate plowing through troubled waters.
Annem, fırtınalı sularda yol alan bir firkateynin gücüne sahipti.
HMS Laconia, 7 4 gun frigate, second class.
HMS Laconia, 74 toplu firkateyn, ikinci sınıf.
I thought it was a frigate.
Firkateyn olduğunu sanıyordum.
A frigate has a fore-and-aft mainsail.
Hayır, hayır. Firkateyn baştan kıça kadar ana yelkenlidir.
- Well, what's a frigate?
- Haklısın, peki firkateyn nasıl bir şey?
This is debris from a Nistrim frigate.
Bu enkaz, bir Nistrim firkateyninden.
Remember how we disabled the computer core on the Cardassian frigate orbiting Bajor?
Bajor yörüngesinde olan bir Kardasya firkateyninin, bilgisayar işlemcisini, nasıl etkisiz hale getirdiğimizi, hatırladın mı?
Three destroyers and a frigate.
Üç destroyer ve bir firkateyn.
- I have a missing British frigate...
- Kayıp bir firkateyn gemim var.
- Yes, a frigate!
- Evet, bir fırkateyn!
Poor old Clayton, he always wanted to serve on a frigate.
Zavallı Clayton, hep bir fırkateynde çalışmak isterdi.
Any ambitious young officer would jump at the chance to serve on a frigate!
Herhangi hırslı bir subay bir fırkateynde çalışmak için bütün şansını denerdi!
Midshipman Hornblower, of His Britannic Majesty's frigate, Indefatigable.
Asteğmen Hornblower, Majestelerinin fırkateyni, Indefatigable'dan. İyi günler.
... boatswain, lance-boatswain, frigate captain, corvette captain, seafaring captain... then you have the rear-admiral, vice-admiral...
- Üsteğmen, yüzbaşı. Binbaşı, yarbay, albay tuğamiral, tümamiral... Ve sonra koramiral ve oramiral.
I'll call to inform you about the frigate
Ben de firkateyn için karargâhı arayacağım.
And the frigate?
- Firkateyn hakkında bir şey öğrendin mi?
So, as soon as the city is pacified, Piter remove all of the Sardaukar troops to our frigate.
Şehir etkisiz hale getirilince Piter... İmparatorun Sardokar birliklerini firkateynimizle uzaklaştır.
During courtship, the male frigate bird inflates to enormous size the red pouch found here.
Son aldığımız bilgilere göre...
A Kinjal frigate.
Bir Kinjal firkateyninden.
Frigate birds display and exchange nesting material
Kırmızı boyunlu kuşlar yuvalarını ortaya koyar ve takas ederler.
"Engaged enemy frigate at six bells."
"Altıncı çanda düşmanla çatışma."
If she was a frigate, then I am a Dutchman!
O firkateynse ben de ne olayım.
- Heavy frigate like that in the Pacific...
- Pasifik'te öyle ağır bir gemi savaşı...
Looks like a frigate!
Firkateyne benziyor.
She's a french frigate, sir.
O bir Fransız fırkateyni, efendim.
I never thought i'd get A salute from a french frigate.
Aklımın ucuna gelmezdi bir Fransız fırkateyni tarafından selamlanmak.
Question is, what was that french frigate doing here?
Asıl soru : Bu Fransız fırkateyni burada ne yapıyordu?
The frigate is cleared for action, sir, if we're at war.
Fırkateyn çatışma için hazır efendim, eğer savaşacaksak.
That's a frigate, all right.
Bu bir firkateyn.