Frolic traduction Turc
183 traduction parallèle
Like them, you are lissom and could frolic in mossy glades, drink at the springs, dance naked in the moonlit summer nights.
Onlar gibi zarifsin ve yosunlu yerlerde gülüp oynar pınarlardan su içer ve yaz gecelerinde ay ışığının altında çıplak dans edersin.
Looked like a frolic, sir.
Eğlence gibiydi efendim.
And a little fun and frolic on a Saturday never hurt nobody.
Üstelik Cumartesi günü biraz gülüp eğlenmenin kimseye zararı olmaz.
Shizu, when she comes back, you only have to frolic with him.
Shizu, o geri geldiğinde, daha çok eğlenmek zorundasın.
At the theatre we dance about and frolic.
Tiyatroda dans ediyor, gülüp eğleniyoruz.
I saw it frolic about while others coaxed it.
Biri, diğerinin gönlünü alırken, oluşan neşeyi gördüm.
Here and now we only have frolic and sweet loving
"Buradakiler şimdi sadece coşku ve sevgi"
Tonight's little frolic is called, The Case of Mr. Pelham.
Bu akşamki oyunun adı, "Bay Pelham Vakası".
Fun, fish, frolic... and romance.
Eğlence, balık, gülüp coşmak ve romantizm.
A frolic in a hayloft one afternoon.
Bir öğleden sonra, bir samanlık macerasıyla.
And therefore frolic.
Ve sen keyfine bak.
" When a word has a'c'for an ending like'frolic'" or" colic "?
Bir kelimenin sonunda "c" varsa "frolic"'teki gibi ya da "colic"?
When a word ends in "c" like "frolic" and "picnic" and "mimic"
"C" ile biten bir kelime "frolic", "picnic" ve "mimic" gibi.
Frolic in the provinces but get him out of here!
Taşrada eğlenceli olabilir ama onu buradan defedin!
He was in a frolic, all right... to steal dope from the Property section... and sell it off.
Bir çetenin elemanıydı, pekala... Mal bölümünden uyuşturucu çalmak... ve satmak için.
They hunt and swim, fish browse, frolic, mate, play run from predators.
Yüzüp avlanıyor, oynuyor iletişim kuruyor, çiftleşiyor, paylaşıyor ve avcılardan kaçıyorlar.
Thus, I realized that Leslie and I would be left to frolic in this place alone.
Böylece Lesley ile oynaşmak için yapayalnız olduğumuzu farkettim.
Majesty, this is just a frolic.
Majeste, yalnızca eğlendirici.
Now my minions will frolic in darkness until the end of time.
Artık sonsuza kadar soytarılarım, eğlenip sefa sürebilirler.
You boys deserve a frolic before we start out to the far north.
Beyler, kuzeye doğru gitmeden önce.. ... biraz eğlenmeyi hak ettiniz.
LOOK AT THEM FROLIC LIKE THIS.
Ne kadar neşeliler.
Peg, as long as I have my pool to frolic in we don't need an air conditioner.
Peg içinde keyif yapabileceğim havuzum olduğu sürece bir havalandırma cihazına ihtiyacımız yok.
Have some fun. Frolic with him.
Biraz eğlen onunla oyna.
All Hallows Eve has become a night of frolic... Oh.
- Bütün cadılar gecesi rezil bir eğlenceye dönmüş...
You risk losing your master for a brief frolic with a female?
Bir dişi ile oynaşmak için sahibini kaybetmeyi göze mi aldın?
One little frolic With new Zaz carbolic
Zaz ile ufak bir eğlence
See you at the Frolic Room.
Barda görüşürüz.
All sorts of fun and frolic.
Eğlence ve neşe... böyle devam ediyor.
Did she...? Did she frolic?
Hoplayıp zıplıyor mu?
Armies of trade eating up the leftovers, followed by some strenuous fun and frolic in the pool.
Artıkları silip süpüren misafir orduları, ardından gelen yorucu eğlenceler ve havuzda hoplayıp zıplamalar.
"frolic in brine, goblins be thine." It sounded like that.
"Eğer tuzlu suda oynarsan, cinler seni alır." Bunun gibi birşey diyor.
"frolic in brine, goblins be thine."
"Tuzlu suda oynarsan, cinler seni alır."
A little bit of alco-frolic lubrication and it was time to unleash the python.
Biraz yağladıktan sonra yılanı kafesinden çıkardım.
"Frolic in brine, goblins be thine"
Denizdeki neşe hayaletindir.
- And occasionally frolic.
- Arada bir de hoplayıp sıçradım. - Tamam.
Also frolic, merriment and near-death high jinks.
ÖIüme yaklaşmanın verdiği heyecanı ve mutluluğu yaşadık.
Now we're gonna need a volunteer to frolic with Snorky.
Snorky'le eğlenmek için bir gönüllü istiyorum.
JUST FUN AND FROLIC.WORLD OF DREAMS.
Gece yok, gündüz yok. Sadece eğlence var.
I reported my day in detail, including the frolic with the G-men.
Günümü ayrıntılarıyla aktardım. Ajanlarla olan şamata dâhil.
We get to frolic in green pastures.
Yeşil çayırlara gitmek, gülüp oynamamız gerekiyor.
I'm not one for physical frolic.
Ben fiziksel arzu duymam.
I suspect you didn't fly across country for a sexual frolic. Did you?
Buraya kadar bir seks macerası için gelmemişsindir öyle mi yoksa?
A field in which to frolic!
Holayıp zıplayabileceğimiz bir alana!
Fun, frolic and friends.
Eğlenti, neşe ve arkadaşlar.
They frolic in the Lovey Forest until their first birthday.
İlk yaşlarına basana kadar Sevgi Ormanında gülüp oynuyorlar.
You know, you order hot dogs, and you splash and frolic and just put everything on my account and just have fun.
Bilirsiniz, sosisli sandviç ısmarlayın, su sıçratıp oynaşın her şeyi hesabıma yazdırın ve eğlenmenize bakın.
Ask your dog if he wants to come out and frolic.
Köpeğine dışarı gelip eğlenmek ister mi diye sor.
- To "romp" means to play or to frolic in a lively way. - Romp?
- Boğuşmak mı?
The both of us ran happily to the ancestral shrine to frolic in the snow.
İkimiz de tapınağa kadar güle oynaya karlar içinde koşmuştuk.
A fag frolic in Wyoming.
Tanrı sizi korusun. Wyoming'de ibnecilik oyunu!
Frolic in brine... goblins be thine.
Tuzlu suda oynarsan...