English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Anglais → Turc / [ F ] / Fulbright

Fulbright traduction Turc

56 traduction parallèle
My name's Steve Fulbright.
Adım Steve Fulbright.
I checked with Washington, Fulbright's kosher.
Washington'dan araştırttım, Fulbright temiz.
I'd like to speak with Agent Fulbright.
Ajan Fulbright'la konuşmak istiyorum.
Fulbright, Foley.
Fulbright, Foley.
Fulbright, Secret Service.
Fulbright, Gizli Servis.
- Hello, Fulbright.
- Merhaba Fulbright.
I'm here on a Fulbright Scholarship, studying English Lit.
Fulbright bursu yardımıyla İngiliz Dili ve Edebiyatı okuyorum.
Mademoiselle Sally, you are here, I understand, on a Fulbright Scholarship?
Matmazel Sally, burada Fulbright bursuyla okuyorsunuz, değil mi?
You're a Fulbright scholar. Don't you think that you're about to be fired?
Kovulmak üzere olduğunun farkında değil misin?
Those s? The the Fulbright, Dick... Henry.
Onlarda Fullbright ve Dick...
McKee is a former Fulbright Scholar, Charles.
McKee eski bir Fulbright mezunu, Charles.
Are you a former Fulbright Scholar?
Sende Fulbright mezunu musun?
Even pretty American ones... with Fulbright scholarships and red bicycles.
Güzel, Amerikalı, tam burslu ve kırmızı bisikletli olanlar bile.
Agent Fulbright, CIA. This is Agent Fogg, but you can call him Carl.
Ajan Fulbright, CIA, bu da ajan Fogg, ona Carl diyebilirsin.
Fulbright... Henry was a garbage man.
Fulbright, Henry bir çöpçüydü.
Fulbright.
Fulbright'a.
He was an eye witness to the overthrow of Governments there. He mentions Fulbright by name. Twice.
- Bazı hükümetlerin yıkılmasına tanık oldu, Fulbright bundan iki kez bahsetti ve dahası var.
Simon's fellow inmate, Herzog, claims that in 1973... Henrry was taught a basic but now outdated CIA encrypting method by one of his associates probably this guy Fulbright.
Simon'ın hapisteki bir arkadaşı 1973'te bir ajanın, Henry'ye CIA'in kullandığı, ama modası geçmiş temel şifreleme metotlarını öğrettiğini söyledi, bu muhtemelen Fulbright'tı.
Pursued by as he says the infernal "F" whom I think we can take to mean Agent Fulbright.
Kendi deyimiyle, Şeytani "F'nin" peşine düşer. Bununla Ajan Fulbright'ı kastettiğini anlayabiliriz.
Listen, Fay, this Agent Fulbright has not been telling you the truth.
Dinle, Fay. Bu, ajan Fulbright sana doğruları söylemiyor.
Fulbright's been tricked.
Fulbright oyuna geldi
You know about Fulbright?
Fulbright'ı tanıyor musun?
Fulbright! They were going to kill my son!
- Fulbright, oğlumu öldürüyorlardı.
Don't you dare flirt with me, Fulbright.
- Sakın bana kur yapmaya kalkma.
Whatever, Fulbright. It's your party after all.
Her neyse Fulbright, bu artık sizin sorununuz.
It's all Greek to me, Fulbright.
Bu kadar konuşma bana yeter, Fulbright.
I swear to God, Fulbright, if you've lost Fay we'll cripple you.
Yemin ederim Fulbright, onu kaybedersen, seni pişman ederiz.
Fulbright, we're not clear on the American position.
Amerika'nın konumunu hala bilmiyoruz.
Look, Fulbright, there are reasonable men.
Bak, Fulbright. Mantıklı bir adam var.
Just hold on a minute, Fulbright.
- Dur bir dakika, Fulbright.
- Fulbright gone?
- Fulbright gitti mi?
- Fulbright?
- Fulbright mı?
Fulbright was using her to draw me out.
Fulbright beni bulmak için onu kullanıyor Henry.
Hold on, what is this? - Fulbright?
Dur bakalım, bu da ne, Fulbright?
Put Fulbright on.
Fulbright'ı verir misin?
Fulbright, let her go, she's unimportant.
- Bebe'yi bırak, değersiz biri.
Which American poet and Fulbright Scholar...
Hangi Amerikan şairi ve Fulbright alimi...
In my view, Senator Fulbright, success is self legitimizing.
Bana kalırsa, senatör Fulbright, başarı kişiyi meşrulaştırır.
Hannah Freeman is applying for a Fulbright to study space travel in Lüneburg, Germany.
Hannah Freeman, Lüneburg, Almanya'da uzayda seyahat eğitimi almak için Fulbright'a başvuruyor.
I won simultaneous fulbright and rhodes scholarships... more than one scholarship, too.
Aynı anda, fulbright * ve rhodes * bursunu kazandım... Birden fazla bursu da var.
[¶...] man :
Senator Fulbright, Tonkin sorunu esnasında senatodaydınız.
Front of the fulbright committee And afterwards I went up to him
Fulbright komitesinin önünde test etmiş ve görmüştüm.
"and then done a year's postgraduate research as a Fulbright scholar."
Sonra tam burslu olarak bir yıl doktorasını yaptı. "
Well, he was Ruth's tutor at Harvard when she was a Fulbright scholar.
Harvard'da full burslu öğrenciyken, Ruth'un hocasıymış.
Fulbright scholar.
Fulbright bursu almış.
Well, I had a Fulbright ".
Burs da kazanmıştım, o da var. "
I'd just started my Fulbright, I'd had a bit to drink.
Fulbright'ıma daha yeni başlamıştım. Biraz içki içmiştim.
Two advanced degrees, a Fulbright.
İki yüksek lisans derecesi, bir Fullbright.
Abby's on a fulbright in Europe...
Abby's Fulbright bursuyla Avrupada...
Oh, that's my daughter, Abby, threatening to leave her fulbright.
Kızım Abby aradı. Bursunu bırakmayı düşünüyor.
His father was a Fulbright Scholar and got a PhD at your alma mater.
Babası Fullbright bursiyeri, Senin okulundan PhD'si var.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]