Galveston traduction Turc
210 traduction parallèle
- Papa, we saw the Galveston Flood.
- Baba, Galveston Seli'ni gördük.
Formerly Galveston.
Bir zamanlar Galveston.
It's three days to Galveston.
Galveston'a üç gün var.
I'll turn Galveston upside down. I'll find her.
Galveston'a döndüğümde, onu bulacağım.
Galveston?
Galveston'da?
Three weeks ago, as I was getting off the boat in Galveston, you went aboard.
Üç hafta önce, ben Gavestonda gemiden inerken, sen biniyordun.
I'm going back to Galveston.
Ben Galveston'a dönüyorum.
You see, there's a man over in Galveston's got an idea.
Galveston'da bir adamın çok büyük bir proje peşinde olduğunu duymuşsundur.
I'm heading for Galveston.
Galveston'a gidiyorum.
My store caters to the homespun desires of the Galveston housewife.
Benim işim ev yapımı yiyeceklere rağbet eden Galvestonlu ev kadınlarına bunu... sağlamak.
Like right here in Galveston.
Tıpkı Galveston gibi.
The people at Galveston Savings and Trust are always pleased to welcome a depositor.
Galveston'da parası ve itimadı olan insanları... birer mudi olarak hoş karşılanmaktan her zaman memnuniyet duyarız.
If you ain't out of Galveston by sundown, you'll be real dead.
Gün batmadan Galveston'u terk etmezsen, bu sefer gerçekten gebereceksin.
Too bad because there isn't another berth in Galveston.
Galveston'da başka liman olmaması çok yazık, değil mi?
That picture is a disgrace to Galveston.
Bu resim Galveston için bir yüz karasıdır.
Keep in mind this is LA Maison Rouge not the Last Chance Saloon and this will be a memorable night for Galveston and a profitable one for us.
Unutmayın ki burası "La Maison Rouge", "Son Şans Salonu" değil... ve bu gece Galveston için unutulmaz bir akşam ve de... bizim için kazançlı bir gece olacak.
I see we are honored by some of the oldest families in Galveston.
Galvaston'un bazı en eski aileleri tarafından onurlandırılıyoruz.
I won't hand you Galveston on a silver platter.
Galveston'u gümüş tepside sunacağımı sanmıyorsun umarım.
Similar killings have been reported around the Houston and Galveston areas but nothing like the...
Houston ve civarında, ayrıca Galveston bölgesinde de, - cinayetlerin işlendiği öğrenildi.
We had a madhouse here in Gkalverstooun.
Bizim burada, Galveston'da tımarhane vardı.
No, no one enters without our permission.
Galveston'a bizim iznimiz olmadan kimse giremez.
It's not easy to hide a lot of money... And have to go from here to Gkalverstooun.
O kadar çok parayı saklayıp, buradan Galveston'a götürmek kolay değildir.
How about you... You have three hours to leave, Gkalverstooun.
Ve senden, üç saat içinde Galveston'dan gitmeni istiyorum.
Corbett gave me three hours...
- Corbett bana üç saat süre verdi Galveston'u terk etmem için.
I'm staying in Gkalverstooun.
Ben, Galveston'da kalıyorum.
And this is the safest way to know that I would not "sell".
Ve en güvenli yer, bunu Galveston'da yapman.
Hold it, with so in Gkalverstooun. It's going to be very dangerous.
- Galveston'dakiler oldukça huzursuz.
- Oh, about 1,000. 1500 on the Calveston block, if he ain't lame or got belly worms.
- Oh, eğer bağırsak kurdu yoksa ve topa l değilse, Galveston'da 1000-1500 dolar eder.
Jim Howie's dead set on selling you on the Calveston block.
Jim Howie seni Galveston'da satmaya çok kararlı.
Once, between hitches, I worked a cattle boat out of Galveston.
Bir keresinde iki donanma görevi arasında bir sığır gemisinde çalışmıştım.
However, a trainload of propane gas had the bad taste to derail near Galveston and there's a whole town that just might blow up.
Ama yine de ağzına kadar propan gazı dolu bir tren Galveston yakınlarında raydan çıkma densizliğini göstermiş ve tüm kasaba havaya uçmak üzereymiş.
I cannot go to Galveston right now.
Şu anda Galveston'a gidemem.
Looks more like Galveston to me.
Daha çok Galveston'lıya benziyor.
They say that the Infanta's eyes are more beautiful than the famous Stone of Galveston.
Diyorlar ki, İnfanta'nın gözleri meşhur Galveston taşından çok daha güzelmiş.
The famous Stone of Galveston, My Lord.
Meşhur Galveston taşından, Lordum.
Well, it's a famous blue stone and it comes... from Galveston.
Çok meşhur mavi bir taş ve Galveston'a ait.
Despite Manny's assertions that it got sucked up in the Bermuda Triangle, the Coast Guard came up with it two years later in Galveston, completely stripped.
Manny'nin Bermuda üçgeninde yutulduğu iddialarına rağmen, Sahil Güvenlik tekneyi iki yıl sonra Galveston'da tamamen sökülmüş halde buldu.
I understand you're doing some hiring down in the galveston plant.
Bildiğim kadarıyla Galveston fabrikasında işe alımlardan sorumlusun.
How far are we from Galveston, sir?
Galveston'a ne mesafedeyiz? Galveston?
Galveston? This is Mexico.
Burası Meksika.
He just buried the baby, put me in the wagon, and we went 70 miles to Galveston without stopping.
Bebeği gömdü, beni arabaya bindirdi ve 70 mil kadar durmaksızın giderek Galveston'a vardık.
That's George Harshaw callin'from Galveston.
Arayan, Galveston'dan George Harshaw.
Do you know why we came back from Galveston so soon?
Galveston'dan neden bu kadar erken geldik biliyor musun?
The doctor in Galveston looked him over and says he has to have an operation... quick.
Galveston'daki doktor muayene etti ve ameliyat olması gerektiğini söyledi acilen.
I'm just looking out for you. Get a receipt.
Cumartesi günü Galveston'a gittik, orada kaldık.
Geez, it's like that butterfly flapping it's wings in Galveston... and somewhere down the road apace it's gonna - oh, hey - create a monsoon in China.
Tanrım, Galveston'da kanatlarını çırpan şu kelebek gibi... ve yoldan hızlıca gelirken şey yapacak... ah, selam. Çin'de bir muson yağmuru.
[Deep Baritone] # # Galveston, oh, Galveston # #
[Deep Baritone] # # Galveston, oh, Galveston # #
You worked with Jack Easler out of Galveston, right? Yeah.
Sen Jack Easler'la, Galveston'nun dışında çalışmamış mıydın?
I'm from Galveston.
Galveston'danım.
- Down by Galveston way.
- Galveston yolunun aşağısından.
On a clear night, we might even get Galveston.
Açık bir gecede hatta Galveston'a kadar.