Gentleness traduction Turc
120 traduction parallèle
All the gentleness and kindness in me has been killed.
İçimdeki tüm nezaket ve şefkat yok edildi.
And peace and gentleness and companionship are not the least of these.
Huzur, kibarlık ve arkadaşlık bunlar az şeyler değildir.
More than cleverness we need kindness and gentleness.
Zekadan çok şefkat ve kibarlığa ihtiyacımız var.
Your kindness, your gentleness and your wisdom.
Nezaketin, kibarlığın ve bilgeliğin.
You're the only one in the world with enough wisdom and gentleness to understand.
Bunu anlamaya yetecek bilgeliği ve nezaketi olan bir tek sen varsın.
He's gentleness itself.
Çok iyi huylu biridir.
The same gentleness in your voice.
Sesinde hâlâ aynı güzellik.
But Pope Innocent III let him preach to the people, his faith in gentleness and poverty.
Ama Papa 3. Francesco, şimdi yoldaşlarıyla birlikte Roma'dan dönüyor.
Brutus, I do observe you now of late. I have not from your eyes that gentleness and show of love as I was wont to have.
Brutus, bu son günlerde bakıyorum da sana gözlerinde o eski tatlılığı, dostluğu göremiyorum bana karşı.
For you are gentle, and there is nothing stronger in the world than gentleness.
Nazik olduğun için ve dünyada nezaketten daha güçlü hiçbir şey yoktur.
Those that are called gentleness, consideration love.
Nezaket, düşünceli davranışlar aşk gibi.
No torture will persuade him like a woman's gentleness.
Hiçbir işkence onu bir kadının nezaketi kadar konuşturamaz.
Gentleness.
Nezaket.
A Tsar must always weigh and assess. Mercy and gentleness for the good. Cruelty and torment for the wicked.
Bir çar her zaman iyi ölçüp biçmeli ve iyilere karşı iyi ve yumuşak ; kötülere karşı zalim ve acımasız olmalıdır.
You are today, but one must never drive one's enemy to despair, it makes him strong gentleness is better politics, it saps virility.
Bugün en güçlü sizsiniz. Ama bir insan, düşmanını asla umutsuzluğa sevk etmemeli, Bu, düşmanı güçlü yapar.
This means... "All things, by gentleness... may be made smooth."
Güzellik, bakanın gözündedir... anlamına geliyor.
His gentleness made the situation worse.
Nezaketi durumu daha da kötüleştiriyordu.
But your strength is cancelled by your gentleness.
- Güç nezaketle zayıflar.
I remedy them not by gentleness, which one cannot rely on, but by disturbing methods Boerhave used at Harlem Hospital.
Bu yaptıklarını nezaketle düzeltmeye çalışmadım. Bunun yerine Harlem Hastanesi'nde kullanılan rahatsız edici metotları denedim.
Bring him up with the gentleness that your daughter had.
Onu çok nazik bir şekilde yetiştir, kızınmış gibi.
Gentleness conquers.
Yumuşaklık yener.
There's a tear in my eye and a hurt in my heart at the very thought of it but it's that very same gentleness that the creature will thrive on.
Benim de gözlerim doluyor ve kalbim parçalanıyor ama orada da aynı sevgiyi görecek.
In her gentleness and beauty, we see the daughter we will never father the sister left behind the sweetness and comfort of a wife.
Onun nezaketinde ve güzelliğinde, hiç büyütemeyeceğimiz kızımızı, arkamızda bıraktığımız kızkardeşimizi bir kadının tatlılığını ve huzurunu buluyoruz.
No, the psychology is wrong. A sensitive, motherless boy conceives a passion for a lady whom he admires above all for her gentleness.
Hayır, o bence hat safhada hassas bir öksüz, bir kadının iyilikseverliğinden çok etkilenmiş belli.
Now, could McQueen, admiring the gentleness, commit so foul a murder without betraying the gentleness of what we might call his fairy godmother?
Bir katile dönüşerek ona bu vaftiz annesi perisi ilhamını veren bu duyguya ihanet etmiş olurdu.
I'll be able to win him over through gentleness.
Onu nazikçe kazanabilirim.
Gentleness.
Nazikçe.
But the most amazing thing is neither gentleness nor violence, but their brains.
Fakat hayret edilecek nokta yumuşaklık veya şiddet değil, onların beyinleridir.
They have no idea of language, but these primates were known for their gentleness with females.
Konuştuğun dili anlamaz... ama bunlar dişilere karşı zaaflarıyla bilinir.
With her gentleness, her beauty and her innocence.
Tüm yumuşaklığı, güzelliği ve masumiyetiyle.
Whatever she undertakes is done in the most charming way and in all her actions shine a wonderful grace a most winning gentleness, an adorable modesty, a...
Öyle kibar ki, öyle alçakgönüllü ki... Bir eşi daha bulunmaz.
I must say that I am very much pleased to find that you entirely agree with me for her modest manner and her gentleness have won my heart and I have made up my mind to marry her, provided I find she has some dowry.
Sonunda sizinle aynı fikirde olmak beni çok rahatlattı. Çünkü bu kız dürüstlüğü ve tatlılığıyla kalbimi kazandı. Ben de şuna karar verdim.
Your gentleness must mediate... so that the land is returned to their original owners.
Nezaketiniz, toprakların... gerçek sahiplerine geri verilmesine aracılık etmeli.
Do not be fooled by our bows and smiles, our gentleness and attentions.
Eğilerek selam vermemiz ve gülümsememizle, nezaketimiz ve özenimizle seni yanıltmasın.
The sign of gentleness.
İnceliğin sembolü.
Her gentleness, her honesty... "
"Kibarlığı, dürüstlüğü..."
Father told me to treat Koichi with the same gentleness I treat him. Then I will find happiness.
Babam, Koichi'ye kendisine davrandığım kadar nazik davranmamı tembihledi.
And what I want now is gentleness.
Ve şu anda tek arzuladığım, kibarlık.
Gentleness.
Yumuşaklık.
He enjoyed her kindness, her gentleness, her physical attributes.
Onun iyiliğinden, nezaketinden, fiziksel özelliğinden hoşlanıyordu.
It takes a little gentleness.
Biraz kibar olmalısınız.
But it was hardness, not gentleness that kept him silent.
Ama onu sessizliğe iten katılıktı, yumuşaklık değil.
intimacy... attraction... gentleness...
içtenlik cazibe... nezaket...
Your gentleness.
Senin kibarlığın.
He has such gentleness in his eyes.
Gözlerinde nezaket var.
- That we may be the proof of Your gentleness.
- Biz senin anlayışının kanıtları olmaya çalışıyoruz.
I know that in your face I see a gentleness and a kindness of spirit.
Yüzüne baktığım zaman büyük bir kibarlık ve zarif bir ruh gördüğümü biliyorum.
I give thee thanks in part of thy deserts and will with deeds requite thy gentleness.
Kendim ve yandaşlarım adına sana minnettarım. İmparatorluğu bana devrettin. Gerçek bir centilmensin.
Perforce, I must confess I thought you lord of more true gentleness!
İtiraf etmeliyim ki seni daha nazik bir beyefendi olarak, bilirdim.
And yet, the world is immeasurably vast, and gentleness, mercy and empathy linger in our hearts
Ancak dünya ölçülemeyecek kadar muazzam... Ve kalplerimizdeki nezaket, merhamet ve empati gitmek bilmiyor.
I swear while I'm here I'll learn self-patience and gentleness.
Ben burada olduğum sürece, sabır ve yumuşaklığı öğreneceğim.
gentlemen 9079
gentleman 161
gently 572
gentle 172
gentlemen of the jury 43
gentlemen and ladies 16
gently does it 23
gently now 21
gentleman 161
gently 572
gentle 172
gentlemen of the jury 43
gentlemen and ladies 16
gently does it 23
gently now 21