Get him on the phone traduction Turc
289 traduction parallèle
- Get him on the phone, will you, please?
- Kendisini telefona bağlar mısınız Iütfen?
I don't care where he is, get him on the phone.
Yerinden bana ne, telefona bağla.
I'll get him on the phone.
Telefon edeyim.
- Get him on the phone.
- Bul onu. - Ne diyeyim?
You get him on the phone and tell him to pick up Fabrini's load.
Onu ara, Fabrini'nin yükünü almasını söyle.
Get him on the phone. You leave him out of this.
Onu bu işin dışında bırak.
- Get him on the phone.
- O halde telefonla istetin.
Get him on the phone immediately.
Onu acilen telefona bağlayın.
Get him on the phone.
- Peki. Onu telefona çağır.
- Well, get him on the phone now.
- İyi, onu telefon et.
Get him on the phone, please.
Bay Elwood'un telefonunu arayın.
Will you give me your answer while I get him on the phone?
- Ben onunla telefonda konuşurken cevabını verecek misin?
Get him on the phone.
Bağla bana onu.
I'll get him on the phone.
Onu bir arayayım.
Please get him on the phone for me.
Lütfen benim için onu ara.
- Let's get him on the phone.
- Onu arayacağız.
Let's get him on the phone.
Onu arayalım.
I don't know if I can get him on the phone.
Onu telefonda yakalayabilir miyim bilmiyorum.
Look. Get him on the phone right away, will ya?
Onu hemen telefona bağlayın, olur mu?
- Look. Get him on the phone for me, will you?
Onu benim için telefona bağlayabilir misiniz?
When you get him on the phone, ask for Les Charles, and don't talk to anybody else.
Telefonu açınca Les Charles'ı iste. Başka kimseyle konuşma.
When you get him on the phone, tell him... I said call off the crew, and call off everything.
- Telefona açtığında ona ekibi ve her şeyi iptal etmesini söyle.
No, well, get him on the phone.
Hayır, Ara onu.
I don't care if he's in a meeting, get him on the phone.
Toplantıda olması umurumda değil, onu telefonla ara.
Get him on the phone, and I'll tell you exactly what to say, okay?
Telefona onu iste sana ne söylemen gerektiğini söyleyeceğim, tamam mı?
Get him on the phone.
- Ona telefon et.
Could you get him on the phone?
Ona telefon edebilir misin?
- Get him on the phone.
- Onu bağla.
- Get him on the phone, Betty.
- Beni ona bağla Betty.
Get him on the phone right away.
Onu hemen bana bağla.
I can't even get him on the phone.
Telefonla bile ulaşamıyorum.
Get him on the phone.
- Evet. - Ara bakayım. - Tamam.
I can get him on the phone for you.
Sizin için telefona bağlayabilirim.
We can just get him on the phone if we have any questions.
Eğer bir sorumuz olursa, onu telefona çağırırız.
We'll get him on the phone and arrange a meeting so we can get through all this getting-to-know-you stuff, all right?
Ona telefon edeceğiz ve bir buluşma ayarlayacağız. Bu tanışma ve güven sağlama mevzularını halledeceğiz, tamam mı?
- Let's get him on the phone.
- Ona telefon edelim.
- Get him on the phone for me.
- Bana bağla.
Get him on the phone because I can't read his handwriting.
Ona telefon aç çünkü el yazısını okuyamıyorum. Sanskritçe gibi.
- Get him on the phone for me.
- Bana onu bağlayın.
We'll try and get him on the phone.
Onlara telefonla ulaşmaya çalışayım mı Frank?
Get Judge Thomas on the phone have him appoint somebody close to us to administer the estate.
Yargıç Thomas'a telefon et bir yakınımızı tereke memuru olarak tayin etsin.
I tried to get him on the car phone about 10 : 30, he didn't answer.
Araç telefonundan 10 : 30 gibi ona ulaşmaya çalıştım ama o cevap vermedi.
I'll get MacKinnon on the phone and tell him to get out of town.
Ben de Mackinnon'a telefon edip şehirden gitmesini söyleyeceğim.
Now, the sooner we can put him in the holding tanks and I get on the phone and call a doctor...
Ama onu nezarete koyarsak ben bir doktora telefon edebilirim. - Böylece meseleyi çözmüş oluruz.
You get Felix on the phone and tell him to be at David's office at 11 : 00.
Telefonla Felix'i ara ve de ki, saat 11'de David'in bürosunda olsun.
If you know what's good for you, you better get on that phone and tell Mr. Big-shot Farmer that I said he'd better let me on that stage or I'll crucify him in 150 newspapers every day for the rest of his useless life.
Hakkında hayırlı olmasını istiyorsan hemen şu telefonu al ve Sayın Farmer Haşmetlerine de ki, bıraksın şu stüdyoya gireyim, yoksa kalan o beş paralık ömrünün her günü, 150 gazetede ona demediğimi bırakmam!
Harry, get on the phone, call the sheriff, tell him to get over here on the double.
Harry, şerifi arayıp hemen buraya gelmesini söyle.
You get on the phone with Kimbrough and tell him to get another plane here.
Şimdi ara şu Kimbrough'u, buraya yeni bir uçak göndermesini söyle.
Get Ford on the phone and get him to confirm.
Ford'a telefon et, teyit etsin.
I want you- - I want you to tell him... in these words : Get on the fucking phone.
Kahrolası telefona çık.
Tell him to get on the fucking phone!
Ona siktiğimin telefonuna çıkmasını söyle!