Ghastly traduction Turc
499 traduction parallèle
Mata, if you don't help me forget this ghastly business for a few hours, I'm going insane.
Mata, bu korkunç işi bir kaç saatliğine unutmama... yardım etmezsen aklımı kaçıracağım.
I've had the most ghastly day anybody ever had.
Hiç kimse bu kadar feci bir gün geçirmemiştir.
I only pray to God that Griffin hasn't been meddling with this ghastly stuff.
Dua edelim de, Griffin bu ilacı kendi üzerinde kullanmamış olsun.
- But, Griffin, it's ghastly!
- Ama, Griffin, bu korkunç bir şey!
Doctor, it's something ghastly.
Doktor, korkunç bir şey oldu.
That last report was pretty ghastly.
Son rapor korkunçtu.
And that ghastly confusion?
O korkunç kafa karışıklığını?
We've discussed it so often - the futility of this idiotic Egyptian adventure... the madness of it all... the ghastly waste of time that we can never have again.
Bunu çok tartışmıştık. Bu aptal Mısır macerasının gereksizliğini... bütün bu deliliği... hiçbir zaman geri alamayacağımız o korkunç zaman kaybını.
I was told a ghastly story when I was a boy, and you were there when it was told.
Küçük bir çocukken korkunç bir hikaye anlatmışlardı, anlatılırken siz de oradaydınız.
It all seems so weird and ghastly.
Herşey çok tuhaf ve berbat görünüyor.
Poor chap was at Singapore, escaped from a Japanese prison camp, ghastly experience.
Zavallı adam Singapur'daydı, bir Japon esir kampından kaçtı, korkunç deneyim.
Do be quick something ghastly has happened.
Çabuk olun korkunç bir şey oldu.
Behold Satan's ghastly abacus
Bakın Şeytan'ın korkunç hesap tahtasına
- Ghastly in winter.
- Kışları korkunç.
I refuse to stay while my sister's humiliated by these ghastly children.
Kızkardeşim bu haylaz çocukların alay konusu olurken, burada kalamam.
- Oh, this is ghastly.
- Bu çok fena.
It was ghastly.
Çok berbattı.
Pushed by the most ghastly apparition.
En korkunç hayalet tarafından itildim.
I still get a shiver when I think of what happened to a couple of friends of mine. Ghastly business.
Birkaç arkadaşımın başına gelenleri düşündükçe hala üpreririm.Korkutucu şeyler..
And you, at those ghastly animal fights.
Sen de yine o korkunç hayvan döğüşlerine gittin.
"Ghastly" is too strong a word.
"Korkunç" fazla güçlü bir kelime.
- What a ghastly afternoon.
- Ne korkunç bir öğleden sonra.
What a ghastly woman.
Ne korkunç bir kadın.
Then, out of a clear sky, I was cut into this ghastly conversation... between two killers.
Sonra birden bire kendimi iki katil arasındaki feci bir konuşmanın içinde buldum.
It's Till on that ghastly robot of his.
Till ve şu berbat robotu işte.
Some make you look ghastly, but this was perfect.
Bazıları seni korkunç gösterir ama bu mükemmeldi. Onu bulacağım.
Doesn't she look ghastly?
Kötü görünüyor.
Oh, ghastly.
Çok zor olur.
Why keep me cooped up in this ghastly place?
Neden beni bu korkunç yere tıkıyorsunuz?
We meet in a ghastly hour.
Kötü bir zamanda tanıştık beyler.
What a ghastly bow tie!
Ne korkunç bir papyon!
It's all a ghastly mistake, officer. I'm completely innocent.
Bu korkunç bir hata memur bey.Ben tamamen masumum.
And there were drawn upon a heap 100 ghastly women, transformed with their fear, who swore they saw men all in fire walk up and down the streets.
O sırada bir sürü kadın gördüm, korkudan heykellere dönmüştü suratları. Yeminler ederek yollarda bir aşağı bir yukarı koşuşan alevler içinde insanlar gördük, dediler.
I bolted horrified all that night I observed the cannibals at their ghastly entertainment.
Yamyamların korkunç törenini görünce dehşete kapıldım.
There's been a ghastly accident.
Burada korkunç bir kaza oldu.
At least he's rid of that ghastly woman!
En azından o korkunç kadından kurtuldu!
So full of ugly sights, of ghastly dreams... that as I am a Christian faithful man...
Korkulu rüyalar, kötü kötü olaylar gördüm durdum.
Every few months we come across a few of the wretches with their ghastly rites.
Birkaç ayda bir o korkunç törenleri yapan bazı alçaklarla karşılaşırız.
I made the same impression on other neighbors during the weekends I spent in that ghastly little apartment during the summer.
Öteki komşular için de yazın o korkunç küçük apartmanda geçirdiğim hafta sonlarında aynı izlenimi verdim.
And as you, George, lifted it into place, I glanced in and made a ghastly discovery.
Ve sen, George, kapağı yerine yertleştirdiğinde, içeri göz attım ve korkunç keşfi yaptım.
They both looked ghastly.
İkisi de korkunç görünüyordu.
Bob, you look simply ghastly.
Bob, korkunç görünüyorsun.
- He's in rather a ghastly mess, I'm afraid.
- Kendisi ne yazık ki korkunç bir karmaşanın içinde.
Some ghastly, horrible dream.
Korkunç, inanılmaz bir karabasan.
Maybe you can help me to clear up this ghastly business.
Belki bu feci şeyi temizlememe yardım edebilirsiniz.
- It's ghastly!
- Çok feci!
Oh, what a ghastly thing to say.
Oh, söylenecek ne korkunç şey.
What's so ghastly about it?
Onda korkunç olan ne?
When I thought I was dead I was tormented by ghastly dreams.
Öldüğümü düşündüğümde korkunç hayallerle eziyet çektim.
- Was the flight absolutely ghastly? I'm in a terrible rush.
- Yolculuğun çok mu kötü geçti?
How ghastly...
Ne kadar iğrenç.