Gifted traduction Turc
1,399 traduction parallèle
Gifted, I hear.
Yetenekli.
You're a brilliant, gifted girl, Julia.
Sen harika, yetenekli bir kızsın Julia.
And there's never been a day that I was as gifted as either one of you.
Ve sizin kadar yetenekli bir günüm dahi hiç olmadı.
If I may return it, it is rare to find such... beauty gifted with the power of self-expression.
İltifatlarınıza karşılık olarak, Tanrı vergisi bir kendini ifade etme yeteneği ile bezenmiş bu güzelliğin, nadiren bulunduğunu söylemek isterim.
gifted with extensions of the senses we have lost or never attained, living by voices we shall never hear.
bizim kaybettiğimiz ya da hiç sahip olmadığımız hislerle ve bizim hiçbir zaman duyamayacağımız seslerle beraber.
The Qin Emperor gifted him one of his concubines, but he picked the Emperor's favourite.
Qin İmparatoru, ona eşlerinden birini hediye etti o da, İmparator'un en gözde eşini seçti.
I would say that Bob was gifted, and it was flowering.
Diyebilirim ki, Bob yetenekliydi ve yeteneği gelişiyordu.
You're gifted.
Yeteneklisin.
They're not gifted people, Jared.
Yetenekli insanlar değiller Jared.
Gavin is a very gifted player and should fit in very well with our set-up here at St James'Park.
Gavin çok yetenekli bir oyuncu. Ve St. James Park'daki düzenimize çok iyi uyum sağlayacaktır.
And Pierrot, is he gifted?
Ya Pierrot, yeteneği var mı?
Is she gifted?
Tanrı vergisi.
It's a sign of being gifted, you know.
Bu özel olmanın bir işaretidir.
She'll tell us if he's gifted.
Yetenekli olup olmadığını anlar.
A family's seventh child of the same sex is gifted.
Bir ailenin aynı cinsiyetten yedinci çocuğu doğuştan yetenekli olurmuş.
We knew he could stop colic, but he's otherwise gifted.
Karın ağrısını geçirebildiğini gördük.
Gifted people can pass their gift on to others, if they're of the opposite sex and not related.
Yeteneği olmasa nasıl yapacaktı? Doğuştan yetenekli biri, bunu karşı cinse ve akrabası olmayanlara geçirebilir.
He's truly gifted!
O gerçekten yetenekli.
Gifted...
Doğuştan yetenekli...
You're a gentleman and a scholar, and a most gifted bullshitter.
Ayrıca çok yetenekli bir yalancısın.
It wasn't that I was any more gifted than your average contester,
Ortalama yarışmacılardan daha yetenekli sayılmazdım. Sadece daha azimliydim.
He's not really socially gifted.
Aslında sosyal yetenekleri yok.
We're not gender-challenged, we're gender-gifted.
Biz cinsiyet özürlü değiliz, cinsiyet ödüllüyüz.
Jerry Sykes, Chuck Adler and a truly gifted newcomer to the Sports Advisorpanel.
Jerry Sykes, Chuck Adler. .ve programımıza yeni katıIan gerçekten özel yetenekleri olan arkadaşımızla.
A gifted racer of that era
Yolların efendisi.
I've got three at a private school for gifted children in Lake Forest.
Üçü Lake Forrest'de üstün zekalı çocukları alan özel bir okulda.
I'd have gifted the railway station had it been my daughter.
O benimde kızım bana tren istasyonun armağanı.
- l'm not as gifted as you.
- Senin gibi bu yetenekle doğmadım.
Indeed, gifted are my two legs, but it is my third that has true genius.
Doğrusu, iki bacağım da yetenekli, ama üçüncüsü, hakiki dahi o.
We're asking the parents of the students she's "gifted" to come in to be interviewed.
Yenetek verdiği öğrencilerin ailelerden görüşme için gelmelerini istiyoruz.
I was hoping he would be gifted sexually.
Ben de cinsel açıdan ödüllendirilmesini umuyordum.
[Narrator] Gob was especially gifted at sacrificing his body for the play.
Gob özellikle de vücudunu maç için feda etmede oldukça yetenekliydi.
That kid is dead. And that's what happens to people who don't know the difference between being well-trained and being gifted.
Çok çalışmakla yetenekli olmak arasındaki..... farkı bilmeyen insanların başına bu gelir.
Well, that's Dennis, the most gifted research assistant I've ever had.
Adı Dennis, Şimdiye kadarki sahip olduğum en yetenekli asistan.
He's... gifted.
O... yetenekli.
You're a gifted student.
Başarılı bir öğrencisin.
Emily Crawford was a very talented and gifted girl.
Emily Crawford çok yetenekli bir kızdı.
He was also gifted.
Onu acemi haliyle, Dylan ve Morrison ile bir yerlere getirdim.
Betty Applewhite was a gifted woman.
Betty Applewhite, yetenekli bir kadındı.
Yes, Betty Applewhite was a gifted woman.
Evet, Betty Applewhite yetenekli bir kadındı.
You're gifted, and you're ungrateful.
Yeteneklisin ama nankörsün.
Before exiling Jon, he gifted him with invulnerability to harm from metal, wood, fire and water.
John'u sürgüne göndermeden önce ona metal, ahşap, ateş ve sudan zarar görmeme yeteneğini verdi.
She's probably jealous because you're so gifted.
Muhtemelen kıskandı çünkü çok yeteneklisin. Ve ateşli.
And... I told him you were my most gifted student.
Ona en yetenekli öğrencimi göndereceğimi söyledim.
Keep watching. He was gifted at this.
Ona yetenek olarak verilmiş bu.
You might as well pick a man who gives you the whole package... flawless genetics, MIT graduate, gifted athlete... as we know, personality plus.
Sende tüm paketini verebilecek birini seçerdin... kusursuz genler, Mühendislik diploması, yetenekli atlet... bildiğin gibi iyi bir kişilik.
I think it might be because really gifted people can't help but leave a piece of their souls on the canvas.
Galiba bunun nedeni gerçekten yeteneği olan insanların ruhlarından bir parçayı da tuvale aktarmaları.
I've got the financing, but I need a sounding board, a confidante, not to mention a gifted engineer.
Finansmanı kendim hallederim ama bana akıl danışabileceğim biri lazım. Bir sırdaş istiyorum. Kuşkusuz yetenekli bir mühendis olmalı.
- Oh, a gifted one.
Evet evet, hem de bir hayli yetenekli.
Dr. Kim told me that, like, every few years she has a female student that turns out to be, like, academically gifted, but just didn't apply herself.
Dr. Kim bana arada sırada kafası derslere çok iyi çalışan ama gerekli çabayı göstermeyen kız öğrenciler görüldüğünü söyledi.
In college, I wasn't the most gifted athlete.
Üniversitedeyken pek iyi bir atlet değildim.