Giggles traduction Turc
973 traduction parallèle
( giggles ) Thanks for the ticket, Riley.
Biletler için sağ ol Riley.
She tickles! [Giggles]
Gıdıklıyor!
We'll all be more comfortable. [Giggles]
Daha rahat ederiz.
( giggles ) Mr. Townsend, you remind me so of the Reverend Penniman.
Bay Townsend, bana Papaz Penniman'ı anımsatıyorsunuz.
- [Alice giggles] - "William's conduct at first was..."
"İlk başta William'ın yönetimi kusursuzdu- -"
How... [giggles ] [ grunts]
Nasıl- - Nasıl küçük timsah
- Oh! [Alice giggles]
- Ben- - Ben-
( Giggles )
( Kıkırdama )
( Giggles )
( Kıkırdar )
[Giggles] You know me better than that. Mmm.
Sen, beni daha iyi tanırsın.
( Giggles ) Oh, look, there's the gypsy that told me fortune last year, she's wonderful.
Bak, geçen yıl falıma bakan çingene! Harikadır.
"Giggles rather often and is excitable." She giggles at things.
"Durmadan kıkırdıyor ve kolay heyecanlanıyor." Her şeye kıkırdıyor.
Her giggles and way of acting irritated me no end.
Kıkırdayıp duruşu ve davranışları, beni fazlasıyla sinir ediyordu.
Oh, come on. ( giggles )
- Haydi yürü.
( Giggles )
( Giggles )
Johnson giggles and me I wiggle Mao Mao
Güler Johhson, ben çalarım don Mao, Mao!
Les, for example, could hardly be called insensitive. [LESLIE GIGGLES]
Örneğin Les'e duyarsız demek imkânsız.
Yes, please do. [Giggles]
Evet, lütfen deyin.
Oh, the best kind. [Giggles]
Oh, hem de en iyisi.
I was very confused when I saw the papers, because, when you were in my store making a phone call the other day, Uh-huh. I wandered over to the side window to see... if you had brought a lady with you. [Giggles]
Gazeteleri görünce çok şaşırdım, çünkü, geçen gün benim mağazada bir telefon görüşmesi yaparken, uh huh, yan pencereye kadar yürüyüp, baktım acaba yanında bir bayan getirmiş misin diye.
[Giggles] Well, anyway, you can imagine my surprise when I saw your partner.
Şey, her neyse, ortağını gördüğümde benim şaşkınlığımı tahayyül edebilirsin.
Listen, it's okay. He won't hurt you. ( GIGGLES )
Bir şey yapmaz size.
I mean, those children - just giggles, giggles, giggles... about what this Japanese monk was doing in these holy robes.
Çocuklar, bu Japon keşişin kutsal cübbesiyle yaptıklarını görünce kıkırdayıp duruyorlardı.
[Giggles] You're pigheaded.
[kıkırdama] seni domuz kafalı.
[Giggles] Dealer?
Satıcı mı? Ne demek satıcı?
[Tubbs Giggles] Tubbs, turn this guy down.
Tubbs, bu herifi kabul etme.
[Giggles] Um, where do the Crocketts vacation?
Crockett'ler tatile nereye gider?
( GIGGLES ) I never thought of that before.
Bunu, daha önce hiç düşünmemiştim.
Okay. [Giggles]
İyi.
Oh! [Giggles] You know,
Biliyor musun -
- YEAH. - [Giggles]
Evet, öyledir.
[giggles] I'm sure I can't.
Yapamam.
Yes, Jeff, I have. [giggles]
Evet, Jeff.
[giggles] Yes, you.
Evet, sen.
There. [giggles]
İşte.
[Giggles] They're frogs.
- Onlar kurbağa. Aynen.
And she giggles!
Ve sürekli kıkırdıyor.
( giggles ) Hey, you're better than the Snoopy puppets I use with the kids.
Çocuklar için kullandığım Snoopy kuklalarından bile iyisin.
Oh, oh my god. ( Giggles )
Oh, aman Tanrım.
- ( Woman giggles ) - You're the tenant from zero, aren't you?
- Sıfır numaradaki kiracısın, değil mi?
- You want orange juice or... - ( Rachel giggles )
Portakal suyu mu yoksa...
( Billy giggles ) OK. Son, you should sit down.
Tamam evlat, burada otur.
( giggles ) OK, try again.
Tamam, bir daha dene.
- [giggles]
Patron!
Sometimes she's good at understanding. Other times she just giggles and I don't have the nerve to ask why things like that are funny to her.
"Bazen beni anlasa da, çoğu zaman kıkır kıkır gülmeye başlıyor ve kabalık yapıp nedenini sormak istemiyorum."
The giggles and bits of good cheer.
Kıkırdamalar ve iyi tezahüratlardır.
[Lora clears thro at and giggles] Just a scalp wound.
Kafa derisinde bir yara sadece.
Or about. [giggles]
Ya da arkasından.
[giggles nervously] Never mind.
Neyse. Boş verin.
( Giggles ) I haven't been to a fair since Christmas. Thanks, Geoff.
Noel'den beri lunaparka gitmemiştim.
- ( woman giggles ) - ( growling )
- O neydi?