Gizmo traduction Turc
245 traduction parallèle
But... this little gizmo here ― this gave me the idea.
Ama buradaki küçük alet bana bir fikir verdi.
- What is that gizmo?
- Nedir o alet?
Well, you... you really don't think that that... that gizmo can foretell the future, do you?
peki, sen gerçekten bunların gerçek olduğuna inanıyormusun... bu mistik kahinin gelecek ile ilgili yaptığı tahminler doğru olabilir mi?
That's the latest gizmo for a clean environment.
Bu temiz bir çevre için yapılmış son model bir cihaz.
- A gizmo known as a deadman's feature.
-'Ölü Adam Özelliği'denen bir akıllı makine sayesinde.
What happens if my gizmo busts?
Çuvallarsam ne olacaktı?
If I can develop this gizmo, I'll split it with you fifty-fifty. How much for the gas?
Eğer bu zımbırtıyı geliştirmeyi başarırsam karı seninle yarı yarıya bölüşürüz.
I reckon you ought to connect the doohickey to the gizmo.
Sanırım bu zımbırtıyı şuna bağlaman gerek.
What's this gizmo?
Bu şeyde ne?
The checkerboard serves as my weapon... and the chess my secret gizmo
Bu dama tahtası benim silahımdır! ... ve taşlarıda cephane gibidir!
But Le Bombé, when he'll see this gizmo, he'll...
Ama Bombeli bu aleti görürse...
This little gizmo makes your larynx reverberate, mimicking their sound.
Bu küçük aletle gırtlağın eko yaparak onların sesini çıkarıyor.
Look up here a minute.
Buraya bak, Gizmo.
His name's Gizmo.
Adı Gizmo.
Gizmo, what's the matter?
Gizmo, ne oldu?
The new ones aren't like Gizmo.
Yenileri, Gizmo'ya benzemiyor.
Except for Gizmo.
Gizmo dışında.
Gizmo ca-ca!
Gizmo ka-ka!
Go on home, take little Gizmo sit by the fireplace and open your Christmas presents.
Evine git, Gizmo'yu al, şöminenin yanına otur ve Noel hediyelerini aç.
The electronic gizmo. Switch it on.
Elektronik zımbırtıyı devreye alıversene.
Let me guess. That music gizmo there?
Şu müzikli zamazingoyu diyorsun herhalde.
They were after this electronic gizmo- -
Şu elektronik zımbırtının peşindeler.
I'll attach a gizmo to your chair for dispensing these.
Atıştırmalık şeyler için sandalyenin kenarına bir kaç ıvır zıvır koyacağım.
This gizmo's been blowing up fruit.
Bu dalga meyveleri patlatıyormuş.
Gizmo, I'm here.
Gizmo, geldim.
- Gizmo's here and he...
- Gizmo burada ve...
Gizmo, ca-ca!
Gizmo, ça-ça!
Gizmo.
Gizmo.
Gizmo, you're so hyper.
Gizmo, çok hareketlisin.
Okay, Gizmo.
Evet, Gizmo.
Where's Gizmo?
Gizmo nerede?
Gizmo?
Gizmo?
This is not Gizmo.
Bu Gizmo değil.
I shouldn't have left Gizmo.
Gizmo'yu bırakmamalıydım.
Gizmo, zap, zap!
Gizmo, zap, zap!
Gizmo, Gizmo, Gizmo, Gizmo!
Gizmo, Gizmo, Gizmo, Gizmo!
Put Gizmo in a box so he doesn't get wet.
Gizmo'yu ıslanmaması için bir kutuya koy.
- This is Gizmo.
- Bu Gizmo.
That must be the gizmo, all right.
Hey, aradığımız şey bu olmalı.
We got the gizmo. - Well yes, it could have been worse.
Evet, daha kötü de olabilirdi.
Damned infernal gizmo.
Lanet olası alet.
Or a small chimpanzee with a bigger gizmo?
Ya da daha büyük makinalı küçük bir şempanze?
I mean, using electrodes to connect this gizmo directly to your brain's optic center?
Beyninin optik merkezine bu zamazingoyu bağlamak için elektrotları kullanmak?
I had the boys at RD make this prototype so our discussion could have some focus and to give you gentleman a firsthand look at how exciting this gizmo is.
Araştırma-Geliştirmedeki çocuklara bunun prototipini yaptırdım böylece konumuza biraz odaklanabiliriz ve baylar sizlere, bu aletin ne kadar heyecan verici olduğunu ilk size gösteriyorum.
- Don't forget to feed Gizmo.
- Gizmo'yu beslemeyi unutma.
Hey, he's got a gizmo!
Elinde bir şey var!
Hey, kid, did you get the gizmo?
Selâm çocuk, o şeyi aldın mı?
What is that gizmo?
O alet de nedir?
That's not a gizmo, it's a computer.
- Bu bir alet değil ; bir bilgisayar.
Now it's a gizmo.
Şimdi bir alet oldu.
I just call him Gizmo.
Ben ona Gizmo diyorum.