English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Anglais → Turc / [ G ] / Glass

Glass traduction Turc

17,204 traduction parallèle
- We raised a glass.
- Kadeh kaldırdık.
You got a glass?
Bardağın var mı?
Just the glass there, "Spitz."
Bardakdan başka bir şeye elin gitmesin.
Long ride through the country and then glass of wine on the back patio at sunset.
Arazide uzun bir gezintinin ardından arka bahçede güneş batarken bir kadeh şarap.
Kept that thing behind six inches of glass like it was the Mona Lisa or something.
15 santimetre kalınlığındaki camda saklardı, sanki Mona Lisa'ymış gibi.
Hey, can he talk while you drink a glass of water?
Peki sen su içerken konuşmasına izin var mı?
There's a separate, big can in the kitchen for plastic, glass and aluminum.
Plastik, cam ve alüminyum için mutfaktaki büyük kutuları kullanıyoruz.
He could have bribed one of the servants to put the cascara in my glass of wine. The way he was staring at me...
Şarabıma barut ağacı koyması için hizmetkârlardan birine para vermiş olabilir.
Bring us more wine... my lovely, and a glass of milk for my boy.
Güzelim bize daha çok şarap oğluma da bir bardak süt getir.
Run, Frank! Eat glass, you mangy mutt.
Kafam girsin, uyuz it.
Just swallowed a little glass, but it held, man!
Küçük bir cam parçası yuttum ama dayandı dostum!
Bulletproof glass.
Mermi geçirmez cam.
Had a man with a glass watching her set sail, watching her clear the horizon and disappear...
Dürbünle bir adamıma onu izlemesini söyledim ufka doğru gidip kaybolmasını izledi.
I had my man keep his glass to the spot on the horizon where the Walrus disappeared.
Walrus'un ufukta kaybolduğu noktaya bakması için... bir adamım vardı.
I, uh, I poured a little of the bourbon into a glass by the sink.
Viskinin birazını lavabonun yanındaki bardağa boşalttım.
- Can I get a glass of water?
- Bir bardak su alabilir miyim?
A glass of water.
- Bir bardak su.
May I offer the two of you a glass of champagne?
Size şampanya ikram edebilir miyim?
Could I get a glass of white wine, please?
Bir kadeh beyaz şarap alabilir miyim, lütfen?
Can I have a glass of white wine? Yes!
- Bir kadeh beyaz şarap alabilir miyim?
If my cab driver hadn't driven through the plate glass roof of that restaurant, I would never have met Leonard.
Taksi şoförüm o restoranın vitrin camına çarpmasaydı Leonard ile hiç tanışamazdım.
It's just gonna be a little hard with a pane of glass between us.
Aramızda camdan bir duvar varken bunu yapmak biraz zor olacak.
Doctor, all due respect, you need me sitting on the other side of the glass from this thing, then I think it's safe to say that it has already failed the psych evaluation.
Doktor, kusura bakmayın ama... bu şeyle aramda bir duvar olması gerekiyorsa... psikolojik değerlendirmenin başarısız olduğunu rahatlıkla söyleyebilirim.
Would you like a glass?
Bir kadeh ister misin?
Whose idea were the glass walls?
Cam duvarları kimin fikriydi?
It was cut on a piece of glass from the broken door pane.
Kapının yanındaki camı kırarken meydana gelmiş bir kesik o.
- And a glass of milk?
- Bir bardak süt de olur mu?
You best clean that glass up before your mother gets home.
Annen gelmeden o bardakları temizlesen harika olur.
So, finally, he visits a gypsy, who tells him the only way to kill this monster is to stab it in its appendix with a lance made of green glass.
Sonunda bir çingeneye gitmiş. Çingene ona bu canavarı öldürmenin tek yolunun yeşil camdan yapılmış bir mızrağı apandisine saplamak olduğunu söylemiş.
Wh... why the green glass?
Neden yeşil cam?
So, he fashions a lance of green glass and stabs the monster in its appendix.
O da yeşil camdan bir mızrak yapmış ve canavarın apandisine saplamış.
I know what you're trying to do. The green glass, the appendix.
Ne yapmaya çalıştığını biliyorum.
- We gotta raise a glass. - Mmm.
Kadeh kaldırmalıyız.
People in glass houses bad.
Serada yaşayanlar böyle.
May I take your glass?
Bardağınızı alabilir miyim?
Oh. Glass of sherry.
Bir kadeh sherry.
You have a glass of wine.
Bir kadeh şarap al.
Then I heard last year, a detective in Hollywood division threw his ass through a plate glass window, right in the fuckin'watch office.
Sonra geçen sene... Hollywood Bölümü'nden bir dedektifin bunun kıçını camdan içeri soktuğunu duydum. Hem de komuta odasının camından.
Sorry about that glass.
Bardak için özür dilerim.
- It's just a glass, right?
- Alt tarafı bardak.
- Another glass of rosé.
- Bir kadeh daha içiyorsun demek.
He was very precise.
- DAMDAKİ KEMANCI MAN IN THE GLASS BOOTH Çok titizdi.
In the early'70s, Dad was in a play called "Man in the Glass Booth," and it was a terrific play.
70'lerin başında babam Man in the Glass Booth adında müthiş bir oyunda oynadı.
So i take a hot glass out of the dishwasher, I pour cold water into it,
Sıcak bardağı bulaşık makinesinden çıkarıp, içine soğuk su koydum.
Then the customer picks up the glass, And the bottom falls off.
Sonra müşteri bardağı kaldırdığında, bardağın dibi düştü.
Bottom of the glass fell clean off. It was a science miracle.
- Bardağın dibi dümdüz düştü.
No, the glass was hot, and the ice made the glass contract,
Bilimsel bir mucizeydi.
You're not gonna believe what happens to this glass.
- Çocuklar, durun! Chaz, diğer hattaydım.
The floor to ceiling, wall-to-wall glass provides stunning views of the lake.
Zeminden tavana, duvardan duvara camlar muhteşem bir göl manzarası sağlıyor.
- Just get her a glass of water.
- Ona su getirin.
Uh, are you sure I can't get you a glass of wine?
- Şarap istemediğine emin misin?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]