Go for a walk traduction Turc
1,333 traduction parallèle
Although I suppose we could go for a walk on the beach.
Yine de sanırım plajda bir yürüyüşe çıkabiliriz.
- Can we go for a walk?
- Biraz yürüyelim mi?
- Hi. I'm gonna go for a walk.
Yürüyüşe çıkıyorum.
I think I'd like to go for a walk.
Carry biraz yürüyüşe çıkmak istiyorum.
Hey, you want to go for a walk? Or a drive it's really nice out
Biraz yürümek ister misin dışarısı çok güzel.
I'lljust go for a walk.
Sadece kısa bir yürüyüş yapacağım.
Hey, you want to go for a walk in the dark, scary woods?
Karanlık ve ürkütücü ormanda bir yürüyüşe ne dersin?
Let ´ s go for a walk.
- Hadi yürüyüşe çıkalım.
I'll go for a walk, I'll go on foot.
Yürüyeceğim. Yürüyerek gideceğim.
- He didn't go for a walk?
- Yürüyüşe mi çıktı?
Maybe I should ask her if she'd like to go for a walk.
Belki ona benimle yürüyüşe... çıkmak isteyip istemediğini sorabilirim.
Want to go for a walk?
Yürüyüşe çıkmak ister misiniz?
- What? It's a beautiful Sunday afternoon. Two brothers can't go for a walk on a beautiful Sunday afternoon?
Güzel bir Pazar öğleden sonrası iki kardeş yürüyüşe çıkamaz mı?
Why don't we go for a walk?
- Bence yürüyüşe çıkalım.
Do you have a couple of minutes to go for a walk?
Yürümek için birkaç dakikan var mı?
Can we go for a walk in the park?
Parkta bir yürüyüşe çıkabilir miyiz?
- Listen. you want to go for a walk?
- Evi gezmek ister misin?
Wanna go for a walk?
Yürüyüşe çıkalım mı?
You want to go for a walk, have a chat or something?
Yürümek veya konuşmak falan ister misin?
- Do you wanna go for a walk?
- Yürümek ister misin?
- Want to go for a walk? - Yeah!
- Gezmeye gidelim mi?
"Let's go for a walk".
biri diğerine, "Haydi, yürüyüşe gidelim" demiş.
You wanna go for a walk?
Yürümek ister misin?
Why don't you go for a walk?
Neden biraz dolaşmıyorsunuz?
I thought we might go for a walk
Yürüyüşe çıkarız diye düşündüm.
You want to go for a walk with him.
Onunla yürümek istiyorsun.
- Okay, go for a walk.
- İyi, yürüyüşe çık.
- Oh, let's just go for a walk.
- Haydi, sadece biraz yürüyelim.
When you're done eating, do you wanna go for a walk or something?
Yemeğini bitirdikten sonra, yürüyüşe çıkalım mı?
And we'd go for a walk.
Yürüyüşe çıkacaktık.
I think I'm going to go for a walk.
Yürüyüşe çıkacağım ;
Brian, let's go for a walk.
Brian hadi yürüyüşe gidelim.
Um... I think I'm just gonna go for a walk.
- Sanırım ben biraz yürüyeceğim.
Would--would you like to go for a walk?
- Yürüyüşe çıkmak ister misin? - Yürüyüşe mi?
TALK, GO FOR A WALK.
Konuşmak, yürümek.
You wanna go for a walk?
- Yürüyüşe çıkmak ister misin?
When the pirate ghosts walk in, they should go right for Antonio Banderas.
korsan hayaletler içeri girdiğinde direk Antonio Banderas'a yönelecekler.
I'll go for a short walk.
Kısa bir yürüyüş yapacağım.
Go out for a walk and come back in an hour!
çıksanıza dışarı 1 saat sonra görüşürüz!
All right, go for a nice walk.
Gidin, biraz yürüyün.
What do you say we go for a little walk?
- Gidip biraz yürüyelim mi?
No, I just want you to go for a quick walk with me. Please?
Hayır, sadece benimle birazcık yürümeni istiyorum.
Let's go for a walk.
- Ben dolaşacağımızı düşünmüştüm.
Why don't I take you for a walk down to the women's store... so I can get you a blouse to go along with the meter maid outfit... you're gonna be wearing from now on,'cause that's your new job!
Neden aşağıdaki bayan mağazasına kadar yürüyüp... sana bir mazohist bluzu almıyoruz bundan sonra onu giyersin... çünkü bundan sonra senin, yeni işim o olacak!
( Chuckles ) MARINA : Let's go for tea or a nice long walk.
Hadi biraz çay alalım veya uzun güzel bir yürüyüş yapalım.
Let's go for a little walk.
Pekala doktor, biraz yürüyüşe çıkalım.
Why don't you take the dog for a walk? Go for a drink.
Köpeği yürüyüşe çıkarsana.
There's a lot of time to go for the conclusion of the wedding "lf he isn't given 20,000 he'll walk out right now"
Düğünün bitmesine daha çok zaman var eğer 20.000 ayarlamazsam da o gidecek.
so I'll just go out for a little walk and I'll be back in an hour or so.
Ben çıkıp biraz dolaşayım, bir saat içinde dönerim.
I don't know, man, I--I just feel like I--I really- - hey, bergin, why don't you go take that dog for a walk, huh?
Kendimi gerçekten... Hey, Bergen. Sen köpeğini gezdirmeye çıkarsana.
Ready to go for a walk?
Yürüyüşe çıkmaya hazır mısın?