Gobber traduction Turc
159 traduction parallèle
You might wanna shut your gobber or I'm gonna do it for you.
O gaganı kapa, yoksa ben kapayacağım.
My gobber?
Gaga mı?
What's a gobber?
Gaga da ne?
- Where's Gobber?
- Gobber nerede?
Gobber, what happened?
Gobber, ne oldu?
Gobber, for the last time,
Gobber, son kez söylüyorum,...
Stoick, we found Gobber's underpants hanging by the stove.
Stoick, Gobber'in iç çamaşırlarını sobanın yanında bulduk.
Gobber, it's late and we're too tired for your stories.
Gobber, geç oldu ve biz senin öykülerin için çok yorgunuz.
- Gobber, are we there yet?
- Gobber, daha varamadık mı?
Gobber, I hate to be a stickler for details, but Boneknappers are not silent.
Gobber, ayrıntılar konusunda ısrarcı olmaktan nefret ederim ama, Boneknapper'lar sessiz değildirler.
- Listen, Gobber?
- Dinle, Gobber?
Gobber, are you sure this is safe?
Gobber, bunun güvenli olduğuna emin misin?
Gobber, you're taking this way too far, OK?
Gobber, bunu çok uzattın, tamam mı?
OK, Gobber, we believe you!
Pekala, Gobber, sana inanıyoruz!
Gobber, take off your pants.
Gobber, pantolonunu çıkar.
Gobber, please, you have to give it back.
Gobber, lütfen, onu geri vermelisin.
Gobber!
Gobber!
The meathead with attitude and interchangeable hands is Gobber.
Bu elleri değişebilen ukalanın adı Geğirik.
What am I going to do with him, Gobber?
Onu ne yapacağım, Geğirik?
It taught me what a Viking could do, Gobber.
Bu bana bir Viking'in gücünü gösterdi.
Gobber's not here so...
Geğirik burada değil...
Gobber, go with the men!
Geğirik, sen de git!
By Odin's beard, Gobber, Vikings spending the winter holiday with dragons!
Odin'in sakalı adına Gobber Vikingler bu kış bayramını ejderhalarla birlikte geçiriyor!
Gobber, this is a disaster.
Gobber, bu bir felaket.
Gobber, you can't scare us.
Bizi korkutamazsın, Gobber.
That's what you did Gobber.
Senin yaptığın da buydu, Gobber.
I know very well they breathe fire, Gobber.
- Ateş üflediklerini çok iyi biliyorum, Gobber.
Gobber! I wanted to tell them!
Bunu ben onlara söylemek istiyordum.
We know that, Gobber.
Bunu biliyoruz, Gobber.
- So what are you saying, Gobber?
- Öyleyse ne demeye çalışıyorsun, Gobber?
- What's she saying, Gobber?
- O ne diyor, Gobber?
You and Gobber go find the kids and bring them here.
Sen ve Gobber gidin ve çocukları buraya getirin.
- Sorry, Gobber.
- Üzgünüm, Gobber.
Gobber, grab him!
Gobber, yakala onu!
You all heard Gobber.
Hepiniz Gobber'ı duydunuz.
- I know what has to be done, Gobber.
- Ne yapılması gerektiğini biliyorum, Gobber.
She didn't have to die, Gobber.
O ölmek zorunda değildi, Gobber.
- I know, Gobber.
- Biliyorum, Gobber.
I got it, Gobber!
Anladım, Gobber!
You're right, Gobber.
Haklısın, Gobber.
- Gobber's right.
- Gobber, haklı.
Shouldn't we ask Gobber?
Gobber'a sormamız gerekmez mi?
Like me and Gobber?
Aynı benle Gobber gibi mi?
Go get the others, and tell Gobber to get ready.
Gidip diğerlerini getir ve Gobber'a söyle hazırlansın.
You heard what Gobber said.
Gobber'in söylediğini duydun.
- Gobber!
- Gobber!
- Come on, Gobber.
- Hadi, Gobber.
What does "an hour ago" smell like, Gobber?
"Bir saat önce" nasıl kokuyor, Gobber?
You okay there, Gobber?
Sen orada iyi misin, Gobber?
Huh?
Gobber!
- What are you saying, Gobber?
Görünüşe göre küçük Hiccup içimizde en iyi olanmış ve biz de kendimizin en büyük ve güçlü Vikingler olduğumuzu düşündük. - Ne diyorsun, Gobber?