Good to have you here traduction Turc
286 traduction parallèle
- It's good to have you here again, sir.
- Seni burada tekrar görmek çok güzel.
Oh, Steve, it's good to have you here. I mean it.
Oh, Steve, burada olman çok iyi, cidden.
It's so good to have you here.
burada olman çok güzel.
Good. Good to have you here. - Heh.
Güzel, sizi buralarda görmek ne güzel.
- It's good to have you here.
- Burada olman çok güzel.
- Good to have you here.
- Burda olman çok iyi.
- Good to have you here.
- Burada olmanıza sevindim.
- hi! - luis, it's good to have you here. luis is going to stay here tonight.
Eski dostunu kafesten çıkarmak istiyorsun, değil mi?
Good to have you here, officers.
Ne iyi ettiniz de geldiniz.
Good to have you here.
Burada olmanız çok güzel.
- Okay. This is good to have you here.
Burada olman iyi oldu.
Well, it's good to have you here, man.
İyi ki buradasın ahbap.
- Major marshall, good to have you here.
Binbaşı, burada olman bizi sevindiriyor.
It's good to have you here!
Seni gördüğüme çok sevindim. "... geceleri kimseyi görmediğinde. "
It's good to have you here again, Vir.
Seni tekrar burada görmek çok güzel, Vir.
It's good to have you here.
Sizi burada görmek güzel.
Good to have you here.
Gelmenize sevindim.
We're just here to have a good time, so you please to leave us alone.
Buraya eğlenmek için geldik, Lütfen bizi rahat bırakın.
- You're here to have a good time, Mrs...? - Mrs. Cutler.
- İyi zaman geçirmek için buradasınız değil mi, Bayan...?
My dear Maxine, you're here to eat, drink, enjoy the show and have a good time.
Sevgili Maxine, burada yiyorsun, içiyorsun, gösteriyi izliyor ve iyi vakit geçiriyorsun.
I was only attempting to remind you that we invited her here to have a good time, that's all.
Sadece onu iyi vakit geçirmesi için davet ettiğimizi... hatırlatmaya çalışıyordum.
It's good to have parties like this. But it's also good to know what you're here for.
Böyle partiler yapmak güzel ama buraya niye geldiğinizi bilmek de güzel.
Now that you're here with these friends of mine who want to have a good time, we'll go where we like.
Hazır hoş vakit geçirmek isteyen arkadaşlarla birlikteyken kafamız nereye eserse oraya.
Look, Belle, I know this hasn't been a good trip for you, but, well, we're going to have smooth sailing from here on out.
Bak, Belle, Biliyorum, bu senin için iyi bir gezinti olmadı. ama biz şuan rahat bir yelkenlideyiz.
I was referring particularly to you. You have a good business here. The Turkish people like you and you have a good business.
Özellikle size havale ediyordum, burada iyi bir işiniz var Türkler sizi seviyor, sizin de ilişkileriniz iyi.
If you have any good ideas to get us out of here, I promise you a mammoth's bone.
Eğer bizi buradan çıkarmak için iyi bir fikrin varsa sana bir mamut kemiği alacağıma söz veriyorum.
Please to remain absolutely good behaved so that this man here, a marksman of prize-winning calibre, will not have the necessity of shooting you to small pieces.
Lütfen burada kalmak kesinlikle güzel hareket olduğu için ödül kazanmış çapta nişancı olan bu adamın size küçük parçalarla ateş etmek zorunluluğu olmaz.
You have here an unusual opportunity to appraise the human mind, or to examine, in Earth terms, the roles of good and evil in a man.
İnsan zihnini keşfetmek için bulunmaz bir fırsat bu, ya da incelemek için, Dünya söylenişiyle, iyi ve kötünün rolleri.
Well that's good, you see Asterix, in the small pot I have prepared... our real magic potion, I think we will need your muscles if we are to get out... of here and here in the big pot I have prepared the anti dote.
Görüyorsun oldu Asterix, hazırladığımız küçük kazanda... gerçek sihirli iksirimiz var, çünkü buradan kaçacaksak senin kaslarına ihtiyacımız olacak... büyük kazandada panzehiri hazırladım.
you have three months to make good, you are to build a... magnificent palace here in Alexandria for Julius Caesar.
- Başarırsan seni altına boğarım... başaramazsan timsahlara atarım. - Ne, 3 ay mı?
But you said yesterday when Jacobi was here that it's good for us to have him as a friend.
Ama dün Jacobi buradayken onun gibi bir dostumuz olmasının ne kadarda iyi olduğunu söylüyordun.
He'll have a good home. And you'll be able to stay here.
Güzel bir evi olacak ve siz de burada yaşamaya devam edeceksiniz.
Well, I don't have to tell you good folks what has been happening here in our beloved town.
Değerli hemşerilerim... sevgili kasabamızın başına gelenleri hepiniz biliyorsunuz.
It's good to have you down here.
Buraya gelmen iyi oldu.
I mean, you come in here, just like that, and, well, to be perfectly blunt, you have a very good time at our expense.
Yani öylece geliyorsunuz... ve tamamen dürüst olmak gerekirse, sayemizde çok güzel vakit geçirdiniz.
Good. I have a file here, very delicate and I want you to control it.
Burada bir dosya var, çok ince bir dosya.
How good it is to have you here!
Burada olman ne kadar güzel!
You said yourself when Jacobi was here the other day : "It is good to have a friend."
Ama dün Jacobi buradayken onun gibi bir dostumuz olmasının ne kadarda iyi olduğunu söylüyordun.
Look, your credit's no good here. You've got to have the green.
Bak... senin kredin burada geçmez.
It prays well. It seems to you to be a good informer. Here you have six pence.
İyi muhbire benziyorsun işte al altı peni.
You know, whatever happens to me I just want you and Dr. Resher to know I think this program that you have here, it's really good.
Başıma ne gelirse gelsin... Siz ve Doktor Resher bilmelisiniz ki, projenizi çok iyi buluyorum.
I'm here to announce that King Mufasa's on his way, so you'd better have a good excuse for missing this morning's ceremony.
Kral Mufasa'nın yolda olduğunu söylemeye geldim, sabahki töreni kaçırmana iyi bir mazeret bulasın diye.
And you will have to say Good-bye to phil here. Wait. No.
Ve Phil'e burada elveda demek zorundasın.
d It's a pleasure to have you here Mr. Badger d d So good of you to ask me.
Sizi burada görmek çok güzel Bay Porsuk İyi ki davet ettiniz Bay Kurbağa
And no offense to everybody who still works here but you have no idea how good it feels to say that as of this moment I will never have to make coffee again.
ve burda çalışanlar yanlış anlamasın ama şunu söylemek ne kadar güzel bilemezsiniz Şu andan itibaren "Artık kahve yapmak zorunda kalmayacağım."
Neither have I. So, when we get out of here and we will get out of here what do you say we go down to Florida, get ourselves a boat we stock it with the nicest, yummiest things we can get our hands on and we go out there and catch ourselves a big, old, fat fish? Good.
Güzel.
Second, to the boys who fished me out of the river and saved my life, and to the nurses and doctors here who are taking such good care of me, and for the thousands of letters and prayers I have received from all across America, thank you.
Îkinci olarak da, beni nehirden çikartarak hayatimi kurtaran çocuklara bana çok iyi bakan ve hala bakmakta olan hemsire ve doktorlara dualarini esirgemeyen herkese ve Amerika'nin her kösesinden gelen binlerce mektup için tesekkür ediyorum.
Yeah, good. But you're gonna have to climb up here, okay?
Aferin sana, şimdi buraya tırmanacaksın tamam mı?
It's good to have someone like you to see what's going on here.
Burada olup biteni senin gibi birinin görmesi çok iyi.
You have given us a second chance, so let us take that second chance and use it to fuel our fires of productivity so that the spirits of the two people that we buried here tonight can forever live on in our good deeds and positive achievements that we, from this day forward, shall make our lives'work.
Bize ikinci bir şans verdin, bu şansı değerlendirip üretken olmak için kullanmamıza yardım et ki bu gece burada gömdüğümüz iki kişinin ruhu bugünden itibaren düzelteceğimiz yaşantımızda yapacağımız iyiliklerle ve başarılarımızla sonsuza kadar yaşayabilsin.
Because we have a chance to get you out of here now, a good chance.
Çünkü seni buradan çıkarma şansımız var, hem de sağlam bir şans.