Good to see you too traduction Turc
794 traduction parallèle
- It's good to see you too.
- Seni görmek de.
- It's good to see you too.
- Seni görmek de çok güzel.
It's good to see you too.
Seni de öyle.
It's good to see you too.
Seni görmek te güzel.
- And very good to see you too, my lord.
- Sizi görmek de çok güzel sevgili lordum.
Good to see you too.
Seni gördüğüme ben de sevindim.
- Nice to see you. - It's good to see you too.
Seni görmek de çok güzel.
- Good to see you too.
- Ben de öyle.
Good to see you too.
Ben de.
Yeah, it's good to see you too.
Evet seni görmekte çok güzel.
- Good to see you too, Graham.
- Seni görmek güzeldi Graham.
Good to see you too, Ouiser, Owen.
Sizi görmek de güzel, Ouiser, Owen.
It's good to see you too, Julie.
Seni görmek güzeldi, Julie.
Yeah, it's good to see you too.
Benim için de seni görmek.
It's so good to see you too.
Ben de seni gördüğüme sevindim.
Yes, good to see you too.
Evet, seni de.
It is good to see you too, sir.
Sizi görmek de güzel efendim.
- Hi! - Good to see you. - Good to see you too.
- Seni gördüğüme sevindim.
It's good to see you too.
Ben de sizi gördüğüme sevindim.
It's good to see you, too.
Ben de.
I'm waiting here to see the people that are interested in buying the villa, and I think it might be a good idea if you were here too.
Villayla ilgilenenleri bekliyorum. Belki sen de burada olmak istersin diye düşündüm.
It wouldn't be good for you to see too much of me anyhow.
Beni çok görmek, senin için iyi değil, nasıl olsa.
It will be good to see you, too.
Seni görmek de güzel olacak.
Ah, well, good to see you, too, old longbow.
Seni gördüğüme sevindim, Lobo.
These few are just too happy to see you vanish for good out there.
Bunlar sen orada yokolup gidersen zevkten geberecekler.
It's good to see you, too.
Seni görmek de çok güzel.
And if you take the kid, then it's to see football, you have a good time, him too, you take him for a walk you go to the cakeshop, I have to do the hard stuff,
Eğer çocuğu sen götürürsen de maç izlemeye götürüyorsun o da sen de iyi vakit geçiriyorsunuz, onu yürüyüşe çıkarıyorsun pastaneye gidiyorsunuz, işin zor kısmı bana kalıyor...
Good to see you, too, Mac.
Seni de öyle Mac.
I knew it was too good to last. I'll see you, Bernadette.
Sonunda iyi olacağını biliyordum.
It's good to see you, too.
Seni görmek de güzel.
Good to see you, too. Got all your things?
Eşyaların tamam mı?
It's good to see you, too.
Ben de seni gördüğüme sevindim.
- It's good to see you, too.
- Bilmukabele.
- Good to see you, too, sir.
- Sizi de efendim.
Good to see you, too.
Seni görmek de güzel.
Good to see you, too, Vic.
Ben de seni gördüğüme sevindim, Vic.
It's good to see you too.
Ben de seni gördüğüme sevindim.
Good to see you, too.
Seni gördüğüme sevindim.
Good to see you, too, Mr. Trant.
Ben de sizi gördüğüme sevindim Bay Trant.
It's good to see you, too.
Seni görmekte güzel.
Too bad. It was good to see you.
Yazık, seni görmek benim için zevkti.
It's good to see you, too, Bella.
Seni görmek de öyle Bella.
- lt's good to see you, too... old man.
- Endişeleniyordum. - Seni görmek de güzel yaşlı adam.
Good to see you, too.
Sende iyi görünüyorsun.
Good to see you, too, Abu.
Seni görmek de güzel.
It's good to see you, too, Grandpa.
Seni görmek çok güzel, büyükbaba.
It's good to see you, too.
Seni de görmek güzeldi.
Good to see you, too, Houston.
Biz de çok sevindik Houston.
It's good to see you, too. It's over here. It's nice.
Ben de seni gördüğüme sevindim.
- It is good to see you again, too.
- Ben de sizi tekrar gördüğüme sevindim.
It's good to see you, too, Chakotay.
Seni görmek çok güzel, Chakotay.