Granola traduction Turc
235 traduction parallèle
These are not organic blackberries or granola in bulk.
BunIar organik böğürtIen veya gevrek değiI.
Granola, wheat germ, soya, lecithin, natural honey.
Müsli, buğday kepeği, soya ve doğal bal.
no. Bye-Bye, new granola.
- Güle-güle, New Grenada.
I'm tired of granola and sesame seeds.
Bu susamlı granola'dan bıktım artık.
You finish that, and you can have a granola bar for dessert.
Bunu bitirirsen, tatlı olarak yulaf ezmesi alabilirsin.
I don't know, a box of granola.
Bilmiyorum, bir kutu kuruyemiş.
Granola breath, you got something on your chin.
- Çenende bir şey var. - Keçi sakalı bırakıyorum.
Granola? I got granola.
- Granola'ya alırsın.
Some granola a couple of poppy seed bagels, some cheese a nice lamb chop.
Fındıklı gevrek bir iki tane haşhaşlı ekmek, biraz peynir, güzel bir kuzu pirzola.
Some sprouty, New Age, granola-crunching fluff piece on angels.
Sebze yiyen, new age, kabarık saçlı bir melek hikayesi.
Granola, nature " s broom.
Mısır gevreği, sağlıklı yaşam.
Got a granola bar or something?
Gofret falan var mı?
For shocking people who give granola.
Hippilere şok vermek için.
Yeah, granola pisses me off.
Evet, hippiler beni sinirlendiriyorlar.
Tangerines, breadsticks, string cheese, Granola Bars- -
Mandalinalar, ekmekler, peynir, şekerleme çubukları...
You've gone granola!
Kıvama gelmişsin iyice!
Here's my granola.
İşte müslim.
Dried fruit and granola, and stuff like that.
Kuru meyva, gevrek ve buna benzer şeyler..
You must have smoked some bad granola.
İyi mal çekmiş olmalısın.
I'm not a big granola fan.
O tür şeylerden hoşlanmam.
"Granola." So not you.
Sana göre değil.
I do not want to spend Christmas with Miss Granola Suicide and her spawn.
Noel'i Bayan İntihar ve velediyle geçirmek istemiyorum.
Homemade granola, wheatgrass juice, soy-chicken taco.
Hayır, onu annem hazırladı. Ev yapımı kahvaltılık gevrek buğday suyu, soya ve tavuklu "taco".
Want a granola bar?
Bir granola gofreti ister misin?
I forgot I was talking to the granola-heads from the natural food division.
Doğal gıda bölümündeki mankafalarla konuştuğumu unutmuşum.
Scratch the surface of any granola-type dude - naughty nurses and horny cheerleaders.
Her düzgün tipli adamı birazıcık kazıdığın zaman altından edepsiz hemşireler ve azgın pon-pon kızlar çıkar.
I ate a granola bar.
Fındık ve meyveli bir çikolata yedim.
Want a granola bar?
Tahıllı bar ister misin?
- Buy him a snack, like a granola bar.
- Yemek al daha iyi.
If you get the regular size without granola, it contains nearly as many calories as a strawberry sundae.
Eğer tahılsız bir orta boy alırsanız küçük boya ilaveten, çilekli bir dondurma kadar daha fazla kalori alırsınız.
With granola, it has more calories than the hot fudge or caramel sundae.
Tahıllı alırsanız, sıcak çikolatalı ya da dondurmadan daha fazla kalori alırsınız.
You stole a granola bar.
Mısır patlaklı bir gofret çaldın.
Crunchy granola.
Kuru meyveli müsli.
Granola?
Yulaf ezmesi?
It's just us granola types causing trouble for American industry.
Amerikan endüstrisi için sıkıntı yaratan etkenler biziz.
Jeffy, do you wanna grab a POWERade or a granola bar or something?
Jeffy, içecek bir şeyler ya da cips ister miydin?
- eating granola and low-fat yogurt.
- granola ve yoğurt yiyorduk.
Granola.
Tahıl çerezi
Granola?
Tahıl çerezi mi?
I like it though ; I like the granola.
Yine de sevdim bunu Tahıl çerezini sevdim
Leave the gun ; take the granola.
Tabancayı bırak, tahıl çerezini al
That mobster thug scared my son to death and ate his granola!
Bu gangster oğlumu korkuttu ve tahıl çerezini yedi!
There's a granola bar in the cupboard.
Dolapta gronola var.
Will it be fruity? Will it be granola-y? Will it be chocolate substitutey?
Meyveli mi olacak, tahıllı mı olacak, çikolatamsı mı olacak.
I'm so over the west coast. A bunch of granola heads.
- Bir sürü granola kafalı.
It's a granola bar, alex.
Bu ufak bir paket, Alex.
The granola girl's on a rampage.
Öfkeli kızımız da burada.
Granola brownies.
Tatlı.
I bet it was the poppy seeds or the granola.
Eminim haşhaş veya fındıktan.
- Low-fat granola.
- Yağsız tahıl.
Bran and granola and rapini.
Çocukken bana bir sürü selülozlu yiyecek yedirdi.