Grenades traduction Turc
827 traduction parallèle
- Get your grenades here.
- El bombalarını buraya getirin.
Many among us have stared down grenades and shrapnel, stared right in their eyes.
Çoğumuz el bombası ve şarapnelle iç içeyiz. Gözlerimizle şahitlik de etmişizdir.
Finally, soldiers stormed the house with hand grenades.
Sonunda askerler eve el bombalarıyla şiddetli bir saldırı düzenledi.
We've got hand grenades.
El bombalarımız var.
Nor were we under the shell fire of grenades... and still we are soldiers.
Ne de bombaların ateşinde kaldık... ve biz hala askerleriz.
Get your hand grenades, soldiers.
Askerler, el bombalarınızı alın.
- Get me your hand grenades.
- El bombalarını bana ver.
Each man will take six hand grenades.
Her asker altı el bombası alacak.
Pass out the grenades and bury those boxes.
El bombalarını alın ve şu kutuları yakın.
All right, fellas, get your hand grenades.
Pekala beyler, el bombalarınızı alın.
- And some hand grenades to play with.
- Biraz da el bombası verin ki oynasın.
I'd be willing to trade my share of the mine right now for a few hand grenades.
Şu an maden hissemi birkaç el bombası ile değiştirebilirdim.
Think we've got enough antitank grenades to do any good?
Uygun bir savunma için yeterince anti-tank el bombamız var mı?
Lane, you and Slattery frisk the Nips for grenades.
Lane, Slattery, Japon'ların üzerlerini arayın.
- Can you get us grenades?
- El bombası bulabilir misiniz?
Tell them we're in bad shape and to bring hand grenades, mortars flamethrowers, anything.
Onlara durumumuzun kötü olduğunu, el bombası ateş püskürtücü, ne varsa getirmelerini söyle.
Grenades.
El bombaları.
What do you think, would hand grenades force it out?
Ne dersin, el bombaları onu çıkartmaya yarar mı?
Our pistols and grenades against their tanks and airplanes.
Onların tank ve uçaklarına karşı... tüfek ve el bombalarımız.
That's what's killing us, not the grenades.
Bizi öldüren de bu, bombalar değil.
They've hung grenades, the dirty bastards!
Adi herifler, el bombaları asmışlar!
They threw everything at us : rifle fire, grenades, four two's, artillery.
Bize herşeyi attılar : mermi, el bombası, dört-iki'likler, topçu ateşi.
Bring a couple of grenades and some tear gas and flashlights too.
Birkaç el bombası, göz yaşartıcı gaz ve el feneri de getir.
- Tear gas? Grenades?
- Göz yaşartıcı gaz mı?
Grenades exploded, probably.
Muhtemelen bombalar patladı.
I hope to live as long as many times I carried grenades.
Ben bomba taşırken pek çok kez yaşamayı umut ederim.
There're no grenades, no war.
Burada, bomba yok, savaş yok!
- Grenades.
- Bombalar.
We have grenades.
El bombamız var.
You'll take the grenades.
El bombasını alın.
Dynamite, gunpowder, grenades.
Dinamit, barut, el bombası.
"... plus handmade grenades.
Bir de ev yapımı el bombaları. "
Toss your grenades and attack immediately.
El bombalarınızı fırlatın ve hemen saldırıya geçin.
We're going to burn down the village. Where are the grenades?
- Köyü yakmaya gidiyoruz, El bombaları nerede?
Combat grenades aren't sold in shops.
- Savaş bombası dükkanlarda satılmaz.
Hand grenades :
El bombası attılar.
One thing is sure... the gun, the grenades...
Kesin olan bir şey var silahlar ve el bombaları arabada kalacak.
How can you get away from the guards without the grenades?
El bombaları olmadan nöbetçilerden nasıl kaçabiliriz?
Oh, those smoke grenades... they were intended to deal with that?
O sis bombaları, kulübenin icabına bakmak için miydi?
A rifle and six grenades.
Bir tüfek, altı el bombası.
Lieutenant, keep those grenades coming.
Teğmen, el bombalarına devam et.
You, get me some hand grenades off the tank.
Tanktan el bombası getir.
Hand grenades.
El bombaları.
- Give me those grenades.
- El bombalarını ver.
Let me make a raid into town tonight and throw a few grenades to give them a welcome.
Bu gece kasabaya baskın yapayım, birkaç el bombası atarak... onları karşılayayım.
Ooh, careful. Prepare the grenades.
El bombalarını hazırlayın.
Jacques, the incendiary grenades?
Jacques, yangın el bombaları?
You got the grenades?
El bombaları?
All right, bring your grenades! Over here!
El bombalarını getirin!
Maybe we'll get lucky and blow a track. Save the grenades.
Belki şans yardım eder de bir paletini patlatırız.
In the shooting range, you could've run like mad, but she saved your life with those smoke grenades.
Sen atış poligonunda deli gibi koşarken gelip sis bombalarıyla hayatını kurtaran oydu.