English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Anglais → Turc / [ G ] / Grew

Grew traduction Turc

9,372 traduction parallèle
I grew up with a steal.
Çalarak geçinimi sağlıyorum.
For the people that I grew up with, who ended up getting involved in crime, there was nothing else.
Birlikte büyüdüğüm, en sonunda suça karışan insanlar için başka bir şey yoktu.
Glad you finally grew a pair.
Şükür sonunda biraz büyüdün.
Yeah, we both grew up with blood on our hands.
Evet, ikimiz de ellerimizde kan ile büyüdük.
But it grew on her, And she got sentimental about it. A little toy.
I sadece o bu durumun geçiyor umuyoruz.
Harper and I grew up together.
- Harper'la birlikte büyüdük.
I grew up, stopped playing the victim.
Olgunlaştım, ezileni oynamayı bıraktım.
Frank thought it was Laurel because of who she grew up around, but that was you.
Frank, içinde büyüdüğü ortam yüzünden Laurel'ın yaptığını düşündü ama sen yaptın.
We... We grew flowers.
Çiçek yetiştirirdik.
You know, I grew up just 20 miles North of here.
- Şuranın 20 mil kuzeyinde büyüdüğüm ben biliyor musun?
You grew up in Puget Sound. In a little blue house right by the sea.
Puget Sound'da deniz kenarında, küçük mavi bir evde büyüdün..
So Charlie grew up to be Charles?
- Charlie büyüyüp Charles mı olmuş?
Nice, Paul grew some balls.
Nihayet bizim Paul'ün taşakları çıkmış.
Not really. He grew up in London.
Londra'da büyümüş.
Malik grew up hearing my stories about uncles and cousins he never met because of the Al Fayeeds.
Malik, Al Fayeed'ler yüzünden tanışamadığı amcaları, kuzenleri hakkında anlattığım hikayelerle büyüdü.
He grew up with a mother who could never explain to him why she had to leave him so often or where she was really going.
Ondan neden bu kadar sık ayrıldığını veya aslında nereye gittiğini asla açıklayamayan bir anneyle büyüdü.
I kind of grew up on my own, so being here tonight with you and Samir, you're both just so warm and wonderful, and I've definitely never worn anything this beautiful.
Yalnız büyüdüm sayılır. O yüzden bugün burada Samir ve sizinle olmak... İkiniz de o kadar sıcak ve harikasınız ki.
I told you, I grew up on these guys.
Sana söyledim, bu adamlarla büyüdüm ben. 11.
We grew up in the same house, got smacked around by the same guy.
Aynı evde büyüdük, aynı adam tarafından sopa yedik.
He and his sister grew up in that area, but it doesn't look like anyone else is still around.
O ve kız kardeşi o bölgede büyümüşler ama oralarda başka kimse yokmuş gibi görünüyor.
You grew up.
- Büyümüşsün.
There was a black mold that grew in the town of Chernobyl right after the meltdown.
Erimeden sonra kalan siyah bir Çernobil şehri belirtisi varmış.
I'm sure glad you finally grew into those ears, son.
Sonunda o kulaklarla uyumlu bir büyüklüğe geldiğine sevinmişsindir evlat.
It's just like the room you grew up in.
Senin büyüdüğün odayla aynı.
The one I grew up with?
Beraber büyüdüğüm mü?
But, success breeds envy and eventually the others grew timid.
Ama başarı kıskançlığı besler ve eninde sonunda diğerleri bundan korkmaya başladı. Gelişimden korktular.
This room is similar to the one my daughter grew up in.
Bu oda kızımın büyüdüğü odanın aynısı.
The Crockers grew so cowardly over the years.
Crocker'lar yıllar boyunca çok korkak yetiştiler.
I grew up there, yeah.
Orada büyüdüm.
Josh Correll grew up solving puzzles for fun, but now, as a psychologist, he's trying to solve the puzzle of racism.
Josh Correll bulmaca çözerek büyüdü, ama şimdi bir psikolog olarak ırkçılık bulmacasını çözmeyi deniyor.
This isn't the lame era you grew up in, Dad.
büyüdüğün o kıytırık çağda değiliz artık!
- I grew up in a car.
- Bir arabada büyüdüm.
Then of course I grew up, became an adult, and we became good friends with each other.
Sonra ben elbette büyüyüp yetişkin oldum ve birbirimizle iyi dost olduk.
I grew up in that house.
O evde büyüdüm.
You grew up around here.
Sen buralarda büyüdün.
You just never grew up.
- Sen büyümemişsin sadece.
My fingers grew... the ring stayed the same
Parmaklarım büyüdü... yüzük aynı kaldı.
Your legend grew.
Senin efsanen büyüdü.
I grew up in a bilingual household.
İki dil bilen bir ailede büyüdüm.
Not from the slums she grew up in.
Büyüdüğün yerdeki serserilerden değil.
WHAT DID YOU WANT TO BE WHEN YOU GREW UP?
Büyüyünce ne olmak istersin?
♪ When I grew up and fell in love
♪ Büyüyüp aşık olduğumda ♪
- What happened to my little girl? - I grew up. Did you?
- Benim küçük kızıma ne oldu?
Look, I grew up on the streets. Okay?
Ben sokaklarda büyüdüm.
But as the boy who would carry them grew, I saw that he was good and kind and brave.
Onları büyürken taşıyacak çocuk olarak gördüm ki o iyi, nazik ve cesur çocuktu.
Not only are there more threats than ever before, but the majority of those threats don't come from known organizations or extremist groups, but our own backyard... a neighbor you grew up next to, a one-night stand you had,
Öncekinden daha fazla tehdidin olmasının yanında bu tehditlerin çoğunluğu bilinen örgütlerden ya da radikal gruplardan değil, kendi bünyemizden geliyor. Büyüdüğünüz yerdeki bir komşu, tek gecelik ilişki partneriniz ya da ailenizden biri.
You grew up in Georgia?
- Georgia'da mı büyüdün?
Sykes : No, but he does have family and grew up in Santa Monica... Wealthy parents.
Hayır. ama bir ailesi var ve Santa Monica'da büyümüş...
This is stuff that we grew up with.
Bunlar birlikte büyüdüğümüz adamlardı.
of Chad on the Internet and my audience grew from 50 to millions overnight.
1 kişi de eksildi.
Oh. - Yeah, I grew out of it.
- Evet, büyüdükçe geçti.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]