Grips traduction Turc
266 traduction parallèle
Just take my grips here.
Şu valizlerimi alıver.
- Mind if I leave my grips here?
- Valizleri bırakabilir miyim?
Then perhaps I'd be free to bear arms myself, sir, and come to grips with the enemy.
Belki de o zaman kendi silahımı taşımakta serbest olurdum, efendim, ve düşmanla ilgilenmeye başlardım.
The woman who thinks must come to grips with fashionable attire.
Düşünen kadın modadan da anlamalıdır.
And then horror, as the fear of what is behind you grips your heart.
Sonra korku, peşindeki şeyin korkusu kalbini kavrıyor.
For 15 years I've kept this space in the hopes that I might come to grips with a killer who had plotted a perfect murder.
15 yıldır bu boşluğu, kusursuz bir cinyet planlayan bir katille karşılaşabileceğim umuduyla muhafaza ettim.
~ Come to grips with me ~
# İlgilen benimle...
Everything at Mittsunda and Frostnas is in the grips of death and decay.
Mittsunda ve Frostnas'daki her şey ölümün ve çürüyüşün ellerinde.
- Yeah. Attack it, but don't come to grips.
Ona hücum et, ama çarpışmaya girme.
It grips you like a fever.
Seni ateş gibi sarmalıyor.
I would also like to tell you, Katerina Matveyevna, that sometimes I get so sick at my heart, such sadness grips me with its claws, when I'm wondering how you're doing over there.
Bir de sana şunu söylemek istiyorum, Katerina Matveyevnam, oralarda neler yaptığını düşündükçe yüreğim öyle bir daralıyor içimi öyle bir hüzün kaplıyor ki, bilemezsin.
GRIPS
MAKİNİSTLER
Holds her heart in grips.
Yüreğine sıkıntı geliyor.
On a bench close by an old man stares into space for hours on end ; his is mummified, perfectly still, with his heels together, his chin leaning on the knob of the walking-stick that he grips tightly with both hands, gazing into emptiness, for hours.
Yakınındaki bankta oturan yaşlı bir adam saatlerce boşluğa bakıyor ; mumya gibi hareketsiz, topuklarını birbirine dayamış çenesini iki eliyle sıkı sıkı tuttuğu bastonunu üzerine yaslamış boşluğa dalıp gitmiş saatler önce.
He wants to realise them in all-powerful subjectivity to pass on what he and he alone experiences from the motif at the very moment that he grips it, or... that he is gripped by it,
Onları öznelliğin en güçlü hâliyle kavrayıp birçok kez çizdiği motifler sayesinde hâkim olduğu tecrübelerle ya da ona hâkim olan tecrübelerle bütünleştirmek istemektedir.
It's not a question of where he grips it.
Asıl soru nereden tuttuğu değil.
His name was J.B. Books, and he had a matched pair of 45s with antique ivory grips that were something to behold... but he wasn't an outlaw.
Onun ismi J.B. Books, Ve onun, antika fildişi kabzalı görmeniz gereken birbirinin aynı bir çift 45'liği vardı. Fakat bir kanun kaçağı değildi.
- No one to put the hand grips on? - Not yet.
- Kime kelepçe takacağımız belli mi?
Beings growing up on any world must come to grips with the identical laws of nature.
Hangi dünyada oluşursa oluşsun,... doğa yasasının belirleyici standartlarına göre oluşacaktır.
I noticed your grips were worn, sir.
Sapı yıpranmıştı.
The heroes had come to grips, figuratively speaking.
Mecazi olarak söylersek, kahramanlarımız savaşmaya başlar.
Setup a separate interview with you and Mr. Neal. and let him really come the grips with your mag's attitude.
Şu röportajınıza biraz verip kendisini neden biraz derginin dikkatine çekmiyoruz.
This is just like the old arcade grips.
Bu nerdeyse eski atari kollarına benziyor.
Then I came to grips with the reason why I couldn't think of a wedding gift for you.
Sonra neden aklıma bir hediye gelmediğini anlayıverdim.
Hey, the wood grips match the plastic belt.
Hey, plâstik kayışa uyumlu ahşap sap.
Ghost Fever Grips New York
Hayalet Modası New York'u Sardı
If you hear strange noises coming from the bedroom, don't worry. It's just Sarah and I in the grips of a wild sexual frenzy.
Eğer yatak odasından gelen garip sesler duyarsan endişelenme, Sarah ile ben oynaşıyoruz demektir.
The Prince begs just a few more hours to really get to grips with it.
Pek değil. Prens, iyice kavramak için bir kaç saat daha rica ediyor.
Don't miss the latest in police holds and grips.
Polis savunmalarındaki en son teknikleri kaçırmayın.
They can experiment with different grips, using one hand or both, or even rub their penis against something.
Farklı tutuş tekniklerini deneyebilir, tek ya da iki elini kullanabilir, hatta penislerini sürterecek bir nesne kullanabilirler.
What if I said that I've come to grips with my job and I've come to appreciate what the three of you mean to my life?
İşimle barıştım ve üçünüzün hayatımdaki anlamını takdir etmeye başladım desem...
As the hour of Ardra's return approaches, fear grips my people.
Ardra'nın dönüş saati yaklaştıkça, korku, insanlarımı pençesine alıyor.
Instead of taking years of painfully coming to grips with reality, you change reality.
O yüzden yillarca aci çekerek gerçeklikle bogusmak yerine gerçekligi degistirebiliyordum.
Read my lips And come to grips with reality
İnanın... Hadi yüzleşin gerçeklerle...
- Just grab these grips here.
- Sadece şu kulpları tut.
You can not catch to grips with the jungle without careful preparation and experience.
Dikkatli ve tecrübeli olmazsan bu ormanların içinden çıkamazsın.
I come all this way to fight fascists and I can't get to grips with them.
Tüm bu yolu faşistlerle dövüşmek için geldim ve ciddiye alınacak bir şey yapamıyorum.
Hook you up with some vice grips, ratchet...
Çok işine yarayabilir.
Before they get someone on the Upper East Side I want you to get to grips with it!
Bunlar Yukarı Doğu Yakasından birisini haklamadan önce bu işi çözmenizi istiyorum!
But what is noble in a universe where entropy grips us in a fatal dance of nihilistic despair?
- Neden böyle konuşuyor? - Bilmiyorum. Sadece bunu yapmıştım.
You two can stay here and come to grips with post-modernism, but I am taking our kids to Mother's.
İkiniz de burada kalıp post-modernizm hakkında çözümler üretebilirsiniz. ... ama ben çocuklarımızı anneme götürüyorum.
Hair grips?
Saç tokası mı?
And support the mad campaign of botanical genocide that grips this country every December?
Her Aralık ayında ülkede esen bitki katliamına mı katılalım?
Well, it's got to come to grips with it eventually.
İllaki bir süre sonra dikkatini çekecektir.
It's got mushroom grips, it's got a bell.
Mantar biçimli tutacakları var, zili var.
And then you will squeeze, like the grips of a vice so our treasuries become fat with the profit of spice.
Sonra sen bir mengene gibi sıkıştıracaksın... böylece hazinemiz bahar geliriyle dolup taşacak.
It grips you, so hold me
O şey seni sımsıkı kavrıyor bu yüzden beni bırakma
Kung Lao... you must come to grips with your moral questions.
Kung Lao... Sende ahlaki sorularınla başa çıkmalısın.
I need my vice grips.
Mengeneye ihtiyacım var.
In your presence confusion grips... my heart.
İnanın ki tüm vücudum ateşler içinde.
Terror grips a peaceful city.
Korku, peştamal giymektedir.