Grooming traduction Turc
461 traduction parallèle
You could do with some grooming, even if you don't have visitors.
Ziyaretçin olmasa bile biraz süslenebilirsin.
In grooming.
Kuaförlük.
He's grooming himself for public office.
Basamakları hızla tırmanmak için hazırlanıyor.
Your grooming is very important.
Giyim kuşamın çok önemli.
Mr. Beagleman is grooming Bob to take over the entire East Coast office.
Bay Beagleman, Bob'u tüm Doğu Sahili ofislerini yönetmesi için yetiştiriyor.
It's a question of grooming.
Bakımla alakalı bir şey.
He may not have known it, but he was grooming me.
- O bunu bilmiyordu ama beni eğitti.
We're most grateful for his grooming.
Onun güvenine layık olmaya çalışıyoruz
I'm grateful for General Zen's grooming.
General Zen'ne hizmet etmekten çok memnunum.
We're thankful for Ma's grooming.
Bizler Ma'nın sadık uşaklarıyız
Well, women, are you grooming the lawn?
E, kadınlar, çimleri düzeltiyor musunuz?
He does a thorough job of grooming himself today and she wants her future home to be just right.
Damat tımarlanmak konusunda bugün mükemmel bir iş çıkarıyor ve gelin gelecekteki evinin kusursuz olmasını istiyor.
Well, I don't know what you're accustomed to... in good grooming, but this is the Lipstick Beauty Salon... and not some bargain-basement beauty school.
Yani, sizin ne çeşit bir tımara... alışık olduğunuzu bilmiyorum ama burası Ruj Güzellik Salonu... ne alırsan 1 dolar dükkanı değil.
Do you have a kid that you're grooming?
Muhabir, yetiştirdiğim biri var mı diye sordu.
So I answered, I'm grooming one too and doing well.
Bu yüzden,'Ben de birini eğitiyorum! Oldukça iyi ilerliyor.'dedim.
Massa got me grooming that filly on account of it.
Sahip bunun için bana o kısrağı tımar ettirdi.
He spent hours with the horses, cleaning and grooming... way over the call of duty.
Atlarla saatlerce vakit geçirirdi, Onları temizler, tımar ederdi... görev hissini aşkın bir şekilde hem de.
You'll save your money every week... and change that scooter for a car... and spend glorious weekends... grooming that.
Haftalığını biriktirip... Scooter'ının yerine bir araba alacaksın... ve görkemli haftasonlarını... arabanı tımar ederek geçireceksin.
LAWLESSNESS IS RAMPANT, PANIC STALKS THE STREETS, AND PERSONAL GROOMING HABITS
Sokaklarda panik hakim.
It "s in my book under" Decreased Inmate Violence Through Personal Grooming. "
Kitabımda "Kişisel Bakım ile Mahkûmlarda Azalan Şiddet" bölümünde var.
Now I'll let my grooming and appearance go to hell.
Damatlığımı ve kıyafetlerimi alıp direkt cehenneme gideceğim.
We had lunches over and over for years and you were grooming me for Senior Vice President.
Defalarca öğle yemeği yedik ve beni Kıdemli Başkan Yardımcılığına hazırladınız.
They were grooming me to be the new Vera Miles.
Benim yeni Vera Miles olacağımı söylüyorlardı.
Actually, I'm just offering my grooming services.
- Tımar hizmetlerimi sunuyorum.
They're grooming you for it all and you don't even know it.
Seni onun yerine hazırlıyorlar ve sen bunun farkında bile değilsin.
Of course, these days, the judges emphasize grooming...
Elbette bugün, jurinin üzerinde durduğu konu...
I'm planning on going back to school in January... for veterinary assistance, and also for dog grooming...'cause there's a lot of animals that need taking care of.
Ocak ayında okula geri dönüp yardımcı veterinerlik ve köpek tımarı konusunda eğitim almak istiyorum. Yardıma ihtiyacı olan bir sürü hayvan var.
He's grooming him to take over.
Şirketi devralması için onu yetiştiriyor.
Yeah, but I think they're grooming a granddaughter of hers now.
Evet, sanırım artık torunu işletiyor.
Grooming her for offiice?
Onu devlet için yetiştireceğiz?
Grooming, preening, teasing and sometimes territorial behaviours.
Hazırlanma, düzeltme, şakalaşma ve bazende yöresel davranışlar.
He cared about his grooming.
Kendine bakan biriymiş.
We, uh, were in a dog-grooming business for the last seven years.
Biz, ee, son yedi yıldır köpek kuaförlüğü işindeydik.
Plus, I'm teaching your daughter riding, grooming... and at no extra charge, pronunciation.
Artı, Kızınıza biniciliği, bakımını... ve fazladan Telaffuz dersi vereceğim.
He traded hair grooming tips with Caroline.
Saç bakımı sırlarını Caroline ile paylaştı.
For a baboon troop much of the day passes... attending to young, grooming... and socializing.
Bir babun grubu günün çoğunu yavrularla ilgilenerek birbirlerini kaşıyarak ve sosyalleşerek geçirir.
No, Dad, he's grooming him.
Hayır baba. Onu tımar ediyor.
Grooming him, eh?
Tımar ediyor öyle mi?
He's grooming me.
Tımar ediyor beni.
How many hours a day do you spend grooming yourself?
Bakımın için günde kaç saat harcıyorsun?
I think these two are involved in some kind of a grooming ritual.
Bence şu ikisi bir çeşit tımar ayini yapıyorlar.
Plastic surgery is like good grooming.
Dişlerini fırçalamak gibi.
I don't know, maybe dog grooming.
Bilmiyorum, belki bir köpek bakıcılığı işi.
I don't groom a horse to have it admired by others. I groom it because it needs grooming.
Atı başkaları övsün diye tımarlamam tımarlanması gerektiği için yaparım.
What Mr Ponsonby was appreciating was their literary merit, a skill not intimately associated with a knowledge of grooming.
Bay Ponsonby'nin övdüğü şey, yazılarımın edebi değeriydi. Seyislik bilgisiyle beraber pek düşünülmeyen bir beceri.
"What Niles lacks in assertiveness, he makes up for in an abnormally fussy grooming regimen."
"Niles iddialı değil. Ama anormal ölçüde titiz."
"He's become so subservient lately that when he finishes grooming himself, he often begins licking Frasier."
"Son zamanlarda köle gibi hareket ediyor. Kendi tımarından sonra Frasier'ı yalamaya başlıyor."
Yeah, I learned at my aunt's dog-grooming shop.
Evet, yaparım. Ama teyzemin köpek manikürcüsünde öğrendim.
Dog grooming?
Köpek manikürcüsü mü?
- And how's your grooming?
Bu doğru değil. Bakın, bu onun tanıtımından.
You ought to start grooming. Put a move on.
Tımara başlamalısın.